Gazi Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi Diş Hastalıkları ve Tedavisi Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Tayfun Alaçam, Ağız ve Diş Sağlığının genel tıbbın dahiliyesi olduğunu belirterek, Hastalar bize uğramadan dişlerine müdahale ettirmesinler dedi. Prof. Dr. Alaçam, tedavi sırasında ağrı çekmekten korkanlara, “Yapılan bir ankette 20. yüzyılın buluşu olarak, diş hekimleri lokal anestezinin icadını seçtiler. Gerçektende öyle, diş tedavisindeki ağrıyı iğne ağrısına indirgeyebiliriz. Bunun için korkmaya gerek yok dedi. Prof. Dr. Alaçam, diş ağrılarında antibiyotik kullanmanın son derece hatalı olduğunu söyledi ve Ateşli ve ileri durumlarda tavsiye edilebilir, ama bu tarz ilaçlar alerjik tablolara neden olabilir” dedi.
Prof. Dr. Alaçam, ağız ve diş sağlığı konusunda ANKAnın sorularını yanıtladı. Son dönemde yaygın olarak uygulanan diş çakmasına yönelik bir soruya üzerine Prof. Dr. Alaçam, öncelikli olarak doğal yapının korunması gerektiğini söyledi. Prof. Dr. Alaçam, Kemiğin analizi yapılarak, bilimsel usullerle bu tedavi ileri durumlarda tercih edilebilir. Bu tedavi çoğu kez çare olarak gösteriliyor. Dünyada, kompozit dolguya yüzde 4, implant tedaviye yüzde 13 harcama yapılıyor. İmplant tedavi gelir kaynağı olarak görüldüğü için, gerekli tetkikler yapılmadan uygulanıyor. Hasta sağlığı ön plandayken, mevcut yapıyı korumalı, kestirme yola gidilmemeli. Yapay diş, doğal dişten üstün olamaz. Çare ağzımızda.
Prof. Dr. Alaçam, diş rahatsızlıklarının oluşmasını engellemek için, hekim ve hastanın iyi bir iletişimde olması gerektiğini söyleyerek, diş tedavisinde uygulanan yöntemler hakkında da bilgiler aktardı. Prof. Dr. Alaçamın verdiği bilgiye göre, diş beyazlatması, çürük ve çatlak varsa daha büyük rahatsızlıklara neden oluyor. Batıdan gelen diş bakım ürünleri bilinçsizce kullanıldığında sakıncalı bir hal alıyor. Ezbere yapılan diş bakımının bilimsel olarak kabul edilmediğini belirten Alaçam, bitkisel ürünlerin ancak geçici rahatlıklar verebileceğini söylüyor.
Prof. Dr. Alaçam, diş çürümelerine neden olan besinlerden de bahsederek, karbonhidrat, şeker ve nişastanın bakterilere çabuk besin sağladığını belirtti. Asitlerin ağızda özellikle ilk 5 dakikada dişlerde zarar oluşturduğunu vurgulayan Prof. Dr. Alaçam sözlerine şöyle devam etti: “Yemekten 5 dakika sonra diş fırçalamak önemli. Ağızdaki korunma mekanizmaları günde 5 defa koruyucu olabilir, daha fazlasına yetersizdir. Sık atıştırmalar, ağzın savunma mekanizmasını düşürür. Sık tüketilen şeker, çikolata, asitli içecekler afet şeklinde çürüklere neden olur. Bazı besinler çok daha yapışkandır, ağızdan uzaklaştırması güçtür. Örneğin çürük oluşturma potansiyeli bakımından muz çikolataya göre çok daha sakıncalı. Yemeklerden sonra bazı meyvelerin ağzı temizlediği çok doğru değil. Meyve şekeri kolay parçalandığı için glikoz ve fruktoz oluşumuna neden olur.”
Prof. Dr. Alaçam, erken dönemdeki tedavinin faydalı ve ekonomik olduğuna dikkat çekerek, diş hastalıklarının ihmal edilirse çok çabuk sürede ileri hastalıklara (eklem-kalp romatizmaları, böbrek hastalıkları gibi) neden olabileceğini söyledi.
DİŞ AĞRILARINDA ANTİBİYOTİK KULLANMAK SON DERECE HATALI
Prof. Dr. Alaçam, tedavi sırasında ağrı çekmekten korkanlara, “Yapılan bir ankette 20. yüzyılın buluşu olarak, diş hekimleri lokal anestezinin icadını seçtiler. Gerçektende öyle, diş tedavisindeki ağrıyı iğne ağrısına indirgeyebiliriz. Bunun için korkmaya gerek yok. Diş ağrılarında antibiyotik kullanmak son derece hatalı. Ateşli ve ileri durumlarda tavsiye edilebilir, ama bu tarz ilaçlar alerjik tablolara neden olabilir” dedi.
Prof. Dr. Alaçam, diş beyazlatması ile ilgili olarak da şunları söyledi:
Diş beyazlatması, çürük ve çatlak varsa daha büyük rahatsızlıklara neden oluyor. Batıdan gelen diş bakım ürünleri bilinçsizce kullanıldığında sakıncalı bir hal alıyor. Ezbere yapılan diş bakımının bilimsel olarak kabul etmiyoruz, bitkisel ürünler ancak geçici rahatlıklar verebilir.
-“DİŞLERİN ÇEKİLMEMESİ İÇİN TÜM UYGULAMALAR ANABİLİM DALI KLİNİKLERİNDE YAPILMALI-
Mezuniyet sonrası eğitimlerin zorun olmasının, diş hekiminin gelişmesinde bu eğitimlerin etkin rol alacağını söyleyen Prof. Dr. Alaçam, Diş hastalıkları ve tedavisi bölümü, genel tıbbın dahiliyesidir. Dişlerin çekilmemesi için yapılabilecek tüm onarımların ve estetik girişimlerin anabilim dalı kliniklerinde yapılması gerekir. Ülkede yapılan dolguların başarıları değerlendirildiğinde üniversitelerde yapılan dolguların daha uzun ömürlü ve başarılı olduğu çalışmalarla gösterildi. Bu nedenle ülke ekonomisine de önemli katkılarda bulunan Diş Hastalıkları ve Tedavisinin Sağlık Bakanlığı’nca uzmanlık dalı olarak kabul edilmesi gerekmektedir” diye söyledi.
Add a comment