Amerika'da 3 milyondan fazla insan, çürüme, diş eti hastalığı veya yaralanma nedeniyle kaybedilen dişlerinin yerini almış bir implanta sahip. İmplantlar, 20 yıl veya daha uzun süre dayanacak şekilde tasarlanmış olmasına rağmen genellikle bu beklentinin altında kalırlar. Lokal iltihaplanma veya diş eti hastalıkları nedeniyle 5-10 yıl içinde değiştirilmesi gerekir. Bu da hastalar için maliyetli ve invaziv bir prosedürün tekrarlanmasını gerektirir.
Pennsylvania Üniversitesi Diş Hekimliği Okulu'nda yardımcı doçent olan Geelsu Hwang, "Bu konuyu ele almak istedik ve bu nedenle yenilikçi bir implant bulduk" diyor. Hwang, yeni implantın 2 temel teknolojiyi kullanacağını aktarıyor: “Biri, bakteri kolonizasyonuna direnen nanoparçacıkla aşılanmış bir malzemedir. İkincisi ise, çiğneme veya diş fırçalama gibi ağzın doğal hareketlerinden güç alan, fototerapi yapmak için gömülü bir ışık kaynağıdır. Fototerapi, çeşitli sağlık sorunlarında fayda sağlayabilir. Ancak bir biyomateryal implante edildikten sonra, pili değiştirmek veya yeniden şarj etmek pratik değil. Fototerapi yapabilen bir ışık sağlamak için doğal ağız hareketlerinden elektrik enerjisi üretebilen bir piezoelektrik malzeme kullanıyoruz ve bunun başarılı bir şekilde uygulanabileceğini görüyoruz. Bu sayede dişeti dokusunu bakteri tehdidinden korumak mümkün”.
Hwang, "Bakteriyel zorluklar tek seferlik bir tehdit olmadığı için bakteri üremesine uzun süre direnebilecek bir implant malzemesi istedik. İmplant sistemini daha da geliştirmeyi ve sonunda diş hekimliği alanında kullanılabilecek şekilde ticarileştirildiğini görmeyi umuyoruz" diyor.