Reklam

Dental Turizm Teşvik Sisteminde Revizyon Gerekli

Attelia Ağız ve Diş Sağlığı Merkezi’nin Kurucu Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Mehmet İşlek, dental turizm alanında Türkiye’nin en tecrübeli diş hekimlerinden… Fiyat odaklı rekabet stratejisinin sakıncalarına değinen Dr. Mehmet İşlek, dental turizmde kalite denetleme mekanizmasına ihtiyaç olduğunun altını çizerken, teşvik sistemleri performansa dayalı olmalı diyor.

Attelia Ağız ve Diş Sağlığı Merkezi ne zaman kuruldu? Faaliyetleriniz hakkında bilgi verebilir misiniz?

1982 yılındaki mezuniyetimden itibaren serbest diş hekimi olarak mesleki yaşamımı sürdürmekteyim. 1990’lı yıllarda poliklinik hizmet vermeye başladık ve Antalya’da ikinci kliniğimi de faaliyete geçirmiş bulunmaktayım. Ekonomik imkanlarım dahilinde mesleki yatırımlarımı aralıksız sürdürerek, teknolojik altyapımızı ve hizmet kalitemizi sürekli geliştirmeye odaklandım. Bugün Attelia olarak, çok ciddi bir kapasiteye sahibiz; her yıl binlerce uluslararası hastaya hizmet veren, en modern teknolojik altyapıyla donatılmış, geniş ve kapsamlı bir merkez haline geldik. Sağlık turizmi sayılarımız her geçen yıl katlanarak artmakta olup, bu alandaki öncü vizyonumuzla sektördeki lider konumumuzu korumaktayız. 2011 yılında ise genel anestezi uygulamalarının yapılabildiği ilk Ağız ve Diş Sağlığı Merkezi’ni (ADSM) açtım. Bu tesisin faaliyete geçiş sürecinde, Sağlık Bakanlığı’ndan genel anestezi ilacı temin yetkisini almak için 13 aylık uzun ve meşakkatli bir bekleyiş yaşanmıştır ki bu durum, sektördeki bürokratik süreçlerin karmaşıklığını da gözler önüne sermektedir.

Reklam

Hedef Asla Düşük Maliyetli Hizmet Olmamalı

Dental turizm alanında öncü bir isimsiniz. Türkiye’nin pazardaki konumu nedir? Rakip ülkelere ilişkin değerlendirmeleriniz nelerdir?

Türkiye olarak bu sektöre ilk adım attığımızda, Macaristan ve Romanya gibi ülkelerin fiyatlandırma stratejilerini referans alıyorduk. Ancak sağlık turizmi hizmetlerinin aşırı düşük maliyetli olmaması gerektiği kanaatindeyim; zira bu durum, hizmet kalitesinden ödün verilmesine yol açabilmektedir. Yabancı hastalar için tercümanlık, konforlu ulaşım hizmetleri, etkili tanıtım giderleri ve profesyonel çağrı merkezi hizmetleri gibi ilave maliyetler söz konusudur. Rakiplerimiz karşısında sürdürülebilir bir rekabet avantajı elde etmek ve uluslararası arenada öne çıkmak için kaliteli hizmet sunumu mutlak bir gerekliliktir. Ne yazık ki günümüzde bu anlayışın aksine, fiyat odaklı bir rekabet stratejisi benimsenmektedir. Fiyat rekabeti, kanaatimce kısır bir döngü olup, her zaman daha düşük bir fiyat sunan yeni bir aktörün ortaya çıkmasına yol açar. Kaliteli hizmet anlayışımız sayesinde, kısa sürede İngiliz hastaların yanı sıra estetik beklentisi yüksek olan yerli hastaların da tercihi haline geldik. Günümüzde Macaristan, Romanya, Polonya, Hırvatistan, Sırbistan, Bulgaristan ve Arnavutluk gibi ülkeler, düşük maliyetli hizmet sunan ülkeler listesine dahil olmuştur. Bunlar yakın coğrafyamızdaki başlıca rakiplerimizdir. Ayrıca, İngiltere’ye yönelik yoğun bir hekim göçü yaşanmakta olup, Türkiye bu konuda Hindistan ve Pakistan’dan sonra üçüncü sırada yer almaktadır. Bu küresel hekim göçü eğilimi, sektördeki rekabeti farklı boyutlara taşımakta ve nitelikli insan kaynağına erişimi zorlaştırmaktadır. Bu rekabet ortamında öne çıkabilmek ve uluslararası alanda saygın bir konum elde etmek için kaliteli hizmet sunumuna odaklanılmalıdır.

Dr. Mehmet İşlek Son Olarak İngiltere’de Yeni Bir Klinik Açtı: Attelia London

İngiltere’de de bir klinik açtınız. İngiltere’de diş hekimi yetersizliği basına da yansıyan bir konu. Diş hekimi ihtiyacınızı karşılamak için nasıl bir strateji izleyeceksiniz?

Türkiye’de yetişen hekimlerin ve İngiltere’nin de karşı karşıya olduğu diş hekimi yetersizliğinin bilincindeyiz. Bu doğrultuda, uluslararası büyüme stratejimizin kritik bir adımı olarak İngiltere’de küçük ölçekli bir klinik kurmuş bulunmaktayız. Bu kadro sorununu zamanla aşmayı ve bu süreçte kliniğimizin kapasitesini hem yerel hem de uluslararası hasta taleplerini karşılayabilecek şekilde hızla artırmayı hedeflemekteyiz. Biz Attelia olarak, her zaman hekim eğitimini ve gelişimini önceliklendirdik; hekimlerimize uluslararası kariyer imkanı sağlamayı en büyük arzularımızdan biri olarak görmekteyiz. Bu nedenle, Türkiye’nin yüksek kaliteli eğitim sisteminden geçmiş, İngiltere’de hekimlik yapmak isteyen tüm diş hekimlerimize Attelia London bünyesinde sadece bir iş imkanı değil, aynı zamanda kapsamlı bir kariyer ve gelişim desteği sunmaktayız. Attelia’nın Londra’daki varlığı, uluslararası alandaki gücümüzün ve vizyonumuzun bir yansımasıdır; bu sayede, global standartlarda kaliteli dental hizmeti daha geniş kitlelere ulaştırmayı hedefliyoruz.

Dental turizme yeni başlayacak kliniklere ne gibi tavsiyelerde bulunursunuz?

Bu sektöre adım atmayı düşünen kliniklere en temel tavsiyem, eğer kaliteli iş üretebileceklerine dair sağlam bir inanca ve altyapıya sahiplerse bu alana yönelmeleridir. Hedefleri, asla düşük maliyetli hizmet sunumu olmamalı, aksine yüksek kaliteli işçilik ve hasta memnuniyeti odaklı bir yaklaşım benimsemelidirler. Zira kaliteden ödün vermek, uzun vadede marka imajına ve hasta güvenine onarılamaz zararlar verebilir. Sektördeki sürdürülebilir başarı, ancak üst düzey hizmet kalitesiyle mümkündür.

Bu alanda faaliyet gösteren klinik ve poliklinikler, başlıca ne tür sorunlarla karşılaşmakta ve bu sorunlar nasıl çözümlenebilir?

Sektörde karşılaşılan en temel sorunlardan biri, nitelikli diş hekimi, diş hekimi asistanı ve sektörün görünmez kahramanları olan dental teknisyenlere erişimde yaşanan güçlüklerdir. Bu personel eksikliği, hizmet kalitesini doğrudan etkilemekte ve kliniklerin operasyonel verimliliğini düşürmektedir.

Buna ek olarak, Google reklamları ve tıklama fiyatlarındaki fahiş artışlar, özellikle küçük ve orta ölçekli kliniklerin dijital pazarlama faaliyetlerini sürdürülemez hale getirerek rekabet güçlerini önemli ölçüde zayıflatmaktadır. Bu durum, bütçe avantajına sahip büyük kuruluşların piyasayı domine etmesine yol açmakta ve adil rekabet ortamını bozmaktadır. Ayrıca, son yıllarda gözlemlenen kontrolsüz poliklinik ve klinik açılışları da sektörümüze ciddi zararlar vermekte olup, bu durumun otel sektöründe de benzer olumsuz yansımaları gözlemlenmiştir; plansız büyüme, genel kalite standartlarının düşmesine ve ülke imajının zedelenmesine neden olabilmektedir.

Bu sorunların üstesinden gelmek ve sektördeki kaliteyi güvence altına almak adına, hastaneler ve merkezler için uygulanan SKS (Sağlıkta Kalite Standartları) denetlemesine benzer, kapsamlı ve bağımsız bir kalite denetleme mekanizmasının klinik ve poliklinikler için de ivedilikle tesis edilmesi elzemdir. Bu tür bir sistem, düşük kaliteli hizmet sunan veya etik olmayan uygulamalar sergileyen kuruluşların piyasadan elenmesini sağlayacak, böylece ülkemizin sağlık turizmi imajına zarar veren kontrolsüz ve kalitesiz oluşumların önüne geçilebileceği düşünülmektedir. Bu, aynı zamanda, uluslararası hastalara güven veren ve Türkiye’yi tercih etmelerini sağlayan önemli bir faktör olacaktır.

Eklemek istedikleriniz var mı?

Devletin sağladığı teşvik sisteminde acil revizyonlar yapılması gerekmektedir. Mevcut sistemin, hasta getiren ve getiremeyen şirketleri yeterince ayrıştırmadığı görülmektedir. Bu bağlamda, bir puanlama sistemi gibi daha adil ve performansa dayalı bir yapının kurulması önemlidir. Örneğin, Attelia gibi sektörde uzun yıllardır faaliyet gösteren ve önemli sayıda hasta getiren bir merkezin elde ettiği teşvik oranı ile yeni kurulan ve henüz hasta potansiyeli oluşturamamış kliniklerin aldığı teşvikin aynı olmaması gerekir. Google reklamlarında dahi Attelia isminin üzerinde birçok firmanın yer aldığı, teşviklerle birlikte hasta getiremeyen şirketlerin dahi Google’da yüksek harcamalar yapabildiği, bunun sonucunda sektördeki yapının bozulduğu görülmektedir. Bu çarpıklığın giderilmesi adına, hasta sayısına göre teşviklendirme sistemi uygulanabilir ve reklam-pazarlama kategorisi de getirilen hasta sayısına göre desteklenebilir.

USHAŞ tarafından hazırlanan yeni genelgenin, sektörün mevcut dinamiklerini ve ihtiyaçlarını tam olarak karşılama potansiyelini artırmak adına değerlendirilebilecek bazı alanlar barındırdığını düşünmekteyim. Bu nedenle, genelgenin kapsamlı bir şekilde gözden geçirilmesi ve sektör temsilcileriyle iş birliği içinde, yapıcı bir yaklaşımla revize edilmesi faydalı olacaktır. Özellikle %20 ciro artış hedefi gibi tekil kriterlerin, sahadaki pratik uygulamalar açısından daha fazla esneklik gerektirebileceği ve kliniklerin sürdürülebilirliği üzerinde olası etkilerinin dikkatle değerlendirilmesi gerektiği kanaatindeyiz. Bunun yerine, sektördeki başarı ve teşviklendirme kriterlerinin, getirilen hasta sayısına, hasta memnuniyetine ve sunulan hizmetin kalitesine göre çok boyutlu bir şekilde değerlendirilmesine odaklanılması, daha kapsayıcı ve sektöre yönelik teşvik edici bir yapı oluşturulmasına katkı sağlayacaktır.

Add a comment

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Reklam