Türkiyede son yıllarda hem bilimsel hem de teknolojik olarak büyük bir gelişim gösteren dişhekimliğinin bugün yaşanan sorunlarını ve geleceğini Malatya Dişhekimleri Odası Başkanı Dişhekimi Agah Altunsuyu ile konuştuk.
Agah bey, kısaca sizi tanıyabilir miyiz?
Malatyada 1964 yılında doğdum. İlk orta ve lise eğitimimi Malatyada tamamladım. 1990 yılında Dicle Üniversitesi Dişhekimliği Fakültesinden mezun oldum. 1996 yılında Almanyanın Köln kentinde muayenehane deneyimim oldu. Kağan ve Serhan adında iki oğlum var. Halen Malatyada dişhekimi olarak çalışmalarıma devam ediyorum.
Malatya Dişhekimleri Odasının kuruluşundan bugüne tanıtımını yaparak oda yönetimini tanıtır mısınız?
Malatya Dişhekimleri Odası daha önce Tabip Odasına bağlı olarak görev yapıyordu. Odamız 1986 yılında Türk Dişhekimleri Birliğinin oluşturulması ile Tabip Odasından ayrılmış, ilk Olağan Genel Kurulunu 11-01-1987 tarihinde toplanarak kurulların seçimini yapmıştır. Odamız, 15-12-1995 tarihinde kendi mülkiyetine taşınmıştır. Odamız Yönetim Kurulu Üyesi Münir Karaca aynı zamanda TDB Yönetim Kurulu Üyesidir.
Malatya Dişhekimleri Odasının faaliyetleri hakkında bilgi verir misiniz?
Odamız özellikle son on yılda sosyal ve bilimsel sempozyumlarla bölge dişhekimlerine önemli bir açılım yapmış bulunmaktadır. Bölge dişhekimlerinin özellikle bilimsel sempozyumlarla günceli takip etmeleri sağlanmıştır. Bilimsel programlardaki birebir iletişimin her açıdan bir kazanım olduğunu söylemeye sanırım gerek yok.
Buraya katılan firmaların ürünlerini cazip fiyata bölge dişhekimlerine sunmaları hem firmaları hem dişhekimlerimizi memnun etmiştir. Bu ve benzeri organizasyonların dişhekimlerini bir araya getirmesi ve bu anlamda birlik ve beraberlik içinde aynı bilimsel atmosferi solumaları sağlanmıştır.
Gerçekleştirdiğiniz organizasyonlar var mı? Bu organizasyonlarla ilgili detaylı bilgi verir misiniz?
Oda olarak hassasiyetle üzerinde durduğumuz konuların başında ağızda çalışan ve kendini diş hekimi olarak tanıtan sahtecilerle mücadele olmuştur.
Son on yıl içinde sayısız baskınlar yapılmış ve bu sahtecilere cezalar verilmiştir. Son yıllarda cezaların artırılması ciddi anlamda caydırıcı bir etki yapmıştır. Malatya Dişhekimleri Odası olarak ilçelere kadar bu denetimleri yaygınlaştırmış bulunmaktayız. 2007 yılının son iki ayında hemen bütün ilçeler en az birer defa gidilerek etkin bir denetim yapılmıştır.
Malatya Dişhekimleri Odası olarak üzerinde hassasiyetle durduğumuz diğer bir konu ilköğretim seviyesi çağındaki çocuklara ağız-diş sağlığı ile ilgili eğitim seminerleri vermek olmuştur. Daha çok periferdeki okullar öncelikli olarak ağız sağlığı taramasından geçirilmiş tedaviye ihtiyacı olanlar dişhekimlerine yönlendirilmiştir.
Son dönem çalışmalarımızdan biri de; bölgemiz dişhekimlerinin Avrupadaki dişhekimlerinin çalışma şartlarını yerinde görmek için düzenlediğimiz organizasyondur. Proje kapsamında yaptığımız bu uygulamayı bu yılın Mayıs ayında gerçekleştireceğiz.
Dişhekimlerinin hem teknolojiyi hem de yeni tedavi yöntemlerini takip etmeleri konusunda nasıl bir yol izlemelerini önerirsiniz? Bu konuda basılı ve görsel yayıncılık, kongre ve sempozyumları nasıl değerlendiriyorsunuz?
Son dönemde bütün dünyada her alanda dev adımlarla ilerlemeler kaydedilmekte fakat bu değişim ve dönüşümün getirdiği avantajların yanı sıra dezavantajlar da kaçınılmaz olarak ortaya çıkmaktadır. Teknolojinin getirdiği bu bilgi bombardımanı aynı zamanda bir sürü kafa karışıklığına da yol açmakta bugün doğru diye ifade edilen şey ertesin gün yanlışlaşabiliyor. Malzemesi insan olan meslekler için kaçınılmaz olarak sıkıntılı bir süreci beraberinde getiriyor. Bu süreci iyi takip etmek aynı zamanda iyi süzmek sanırım son derece önemli.
Bilginin yine uluorta bir yerlerde olmadığını bilmek gerek. Gerçeğin bilgisine ulaşmak yine büyük emek gerektiriyor.
Teknolojik ilerleme bilgiye ulaşmayı kolaylaştırıyor ama gerçeğin bilgisine ulaşmayı değil. Bu teknolojik kirlilik aynı zamanda ihtiyaç olmayan çoğu şeyi ihtiyaçmış gibi sunabiliyor. Bu durum beraberinde sömürüyü de getiriyor. Her teknolojik yeniliğe mal bulmuş mağribi gibi atlamak gereksiz sanırım. Dişhekimliğindeki bu değişim basın yayın sempozyum vb. yöntemlerle dişhekimlerini kuşatmış durumda. Bu organizasyonların birçoğunun ticari kaygılarla bilimsellik adı altında yapıldığına tanık oluyoruz. Bunu mantar gibi patlayan kurs, sempozyum ve kongreler dişhekimleri tarafından düzenleniyor. Kurbanları yine dişhekimleri. Ayrıca büyük firmaların bu kongrelerde organizatör konumda olması yeterince handikap oluşturuyor.
Bu kadar çok sempozyum ve kurslara ilginin olması; mantar gibi açılan dişhekimliği fakültelerini işaret ediyor. Temel dişhekimliği eğitimini alamayan ve donanımını yeterli görmeyen dişhekimleri bu açığını kurslarla ve sempozyumlarla kapatmaya çalışıyor. Fakat o kurs ve sempozyumlardan da ne kadar faydalandığı tartışma konusu.
Asıl dikkat edilmesi gereken noktaların başında, hiçbir altyapısı hazırlanmadan açılan bu dişhekimliği fakültelerinin nasıl ıslah edileceği. Türban konusu gibi siyasi malzeme yapılan dişhekimliği fakültesi açma yarışmasına kim nasıl dur diyecek.
Bu bağlamda dişhekimliği mühendisliği de kaçınılmaz olarak bu teknolojinin nimetlerinden faydalanıyor. Son dönem dişhekimliği için devrim niteliğinde. Bundan on onbeş yıl önceki tedavi şekilleri artık konuşulmaz olmuştur. Bu hızlı tempoyla gidileceği varsayılırsa; dişhekimliği birinci sınıftaki bir öğrenci beşinci sınıfa geldiği zaman ikinci veya üçüncü sınıfta öğrendiği tedavi yöntemlerinin kullanılmadığını görecek. Bu değişim genetik değişimi de dişhekimliğine taşırsa ki taşıyacak gibi görünüyor; bu öngörülerimiz abartılı sayılmaz kanımca.
Genelde dişhekimlerinin özelde bölge dişhekimlerinin sorunları nelerdir? Bu sorunlara yönelik çözüm önerilerinizi anlatır mısınız?
Dişhekimlerinin kendi mesleki yetersizliklerini kurs ve sempozyumlarla gidermeye çalışmaları başlı başına dişhekimleri için bir sorun zaten.
Bunun yanı sıra devlete milyarlarca liraya mal olan ve mezun eden devlet, serbest piyasada, mezun ettiği dişhekimlerine rakip olmakta. Son dönemin en çetrefilli konusu olan, devletin dışarıdan hizmet satın alma konusu, yüzde sekseni serbest çalışan dişhekimlerine karşı, yine bünyesine dişhekimlerini alarak örgütlenen ve dişhekimliği gibi güzel sanatlar boyutu olan bir hizmeti vermeyi düşünen zihniyet var karşımızda. Nasıl ki devlet, bünyesine ressam alarak resim sanatına katkı yapamaz ise bünyesine dişhekimi alarak dişhekimliği sanatını icra edemez.
Her konuda açılım yapan siyasi iktidar bu konuda tam bir komünist yaklaşım sergilemekte. Anlamak mümkün değil. Ülke kaynaklarını heba ettikten sonra devletin dişhekimliği hizmetini veremeyeceğini eninde sonunda siyasi iktidar anlayacak. Dünyada hiçbir örneği olmayan bir uygulamayı ancak bizin siyasi temsilcilerimiz yapar ve yapıyorlar zaten.
Türkiyede özellikle de bölgenizde ağız diş sağlığı bilinci düzeyinin yeterli olduğunu düşünüyor musunuz? Yeterli olmadığını düşünüyorsanız bu bilincin geliştirilmesi için kimlere ne tür görevler düşüyor?
Türkiyedeki kişi başına düşen fırça ve macun miktarına bakarak ağız diş sağlığı konusunu irdeleyebilirsiniz. Ağız diş sağlığı konusunda yeterli olmadığımız açık. Ama yine de karamsar olmamak gerekiyor. Ağız diş sağlığı bilincinin aileden başlatılması ve ilköğretimde pekiştirilmesi gerekiyor. Bunun için uzun ve kalıcı projelerin geliştirilmesi gerekiyor. Devletin, bu konuda öncülük yapacak olan TDB ile diyaloğa girmesi bence en doğru yol gibi gözüküyor. Ama dişhekimliği alanındaki uygulamaları ile bu anlayışın çok uzağındaki siyasi iktidardan bunu beklemek fazla iyimserlik olur.
Son olarak dişhekimliğinin geleceğine dönük düşüncelerinizi öğrenebilir miyiz?
Kanımca gelecekte her meslekte olduğu gibi kendini dünya ölçeğinde geliştiren dişhekimleri için sorun olmayacak. Sorun bu ölçeğin dışında kalan dişhekimlerinde olacak. Bu dünya ölçeği kriteri çok daha belirgin olacak. Belki de bul ölçek dışında kalan dişhekimleri meslekleri dışında başka alanlarda faaliyet gösterecek. Yani kasap, bakkal, pastane işi ile uğraşan dişhekimlerine yakın gelecekte rastlayacağız.
Mardinde dişhekimliği fakültesi açacak kadar siyasi rant peşinde koşan anlayışla mücadele etmek sanıldığı kadar kolay değil. Mardinde fakülte açmak; sizi de jeoloji mühendisleri gibi yapacağız ilanından başka bir şey değil.
Bir de fakülte açmanın topluma dönük yüzü var elbette. O da ehliyetsiz yetiştirdiği bu dişhekimlerinden bakkal ve kasap olamayan bu yetersiz bilgi ve donanımla mesleği zannettikleri dişhekimliğini icra etmeye kalkanlar olacak. Toplumda onların kurbanı olacakların çekeceği ızdırap ise sonsuz olacak. Bu ızdırabı çekecek olanların ahları o fakülteyi açan siyasi iktidarı sonsuza kadar takip edecek.