Dişhekimi Mete Ağaoğlu:

Mete Ağaoğlu mesleğinde 26 yılı geride bırakmış başarılı bir dişhekimi. Her meslektaşı gibi hastalarının şikayetlerine derman olabilmek için büyük bir özveriyle çalışıyor. Ağaoğlu’nu diğer dişhekimlerinden ayıran farklı bir özelliği var: Karikatürcülüğü… 12 yaşından beri karikatür çiziyor. Geride kalan yıllara 200’e yakın eser, yurtiçi ve yurtdışı 19 yarışmada ödül ve 4 jüri üyeliği sığdırdı.
Dişhekimi Mete Ağaoğlu: Dişhekimi Mete Ağaoğlu:
Dişhekimi Mete Ağaoğlu:

Karikatür yüzünden bazen mesleğimi hobi gibi algıladığım oluyor. Mete Ağaoğlu mesleğinde 26 yılı geride bırakmış başarılı bir dişhekimi. Her meslektaşı gibi hastalarının şikayetlerine derman olabilmek için büyük bir özveriyle çalışıyor. Ağaoğlu’nu diğer dişhekimlerinden ayıran farklı bir özelliği var: Karikatürcülüğü… 12 yaşından beri karikatür çiziyor. Geride kalan yıllara 200’e yakın eser, yurtiçi ve yurtdışı 19 yarışmada ödül ve 4 jüri üyeliği sığdırdı. Son olarak İyi Söz sitesi Buzzy News- tarafından düzenlenen “Dünya için güzel bir kelime söyle” konulu karikatür yarışmasında “Çocuğuna güzel bir dünya bırak” adlı yapıtıyla birinci olan Mete Ağaoğlu, “Korkuların ve çaresizliklerin çok olduğu toplumlarda karikatür daha fazla hayat buluyor” diyor.


 


Mete Bey, kısaca sizi tanıyabilir miyiz?


 


5 Ağustos 1960 tarihinde Balıkesir’de doğdum. İlk, ortaokul ve liseyi Balıkesir’de bitirdim. 1982 yılında Ege Üniversitesi Dişhekimliği Fakültesi’nden mezun oldum. Mezuniyetin ardından serbest dişhekimliği yapmaya başladım. Ev, karikatür ve muayenehane üçgeninde yaşamımı sürdürüyorum. Yarışma sergileri dışında 10 karma sergiye katıldım. İyi karikatür en az çizgi ile en çok şey anlatan karikatürdür. Acaba kendimi daha kısa tanıtabilir miydim diye düşünüyorum?
           


Dişhekimi Mete Ağaoğlu:Küçük yaşlardan itibaren karikatür çizdiğinizi biliyoruz. Buna nasıl başladığınızı anlatır mısınız?


 


Karikatüre nasıl başladığımı tam olarak hatırlayamıyorum fakat zamanını soracak olursanız onu cevaplayabilirim. 1972 yılında doğuştan gelen bir dürtüyle başladım. Bir kere bulaşınca da insanın peşini ömür boyu bırakmıyor. Bu yönüyle karikatür oldukça vefalıdır. Siz onu bir süre bıraksanız da yıllar sonra bakıyorsunuz o sizi hiç terk etmemiş. O yıllarda Doğan Kardeş adında bir çocuk dergisi vardı. O derginin bende büyük etkisi oldu. Babam emekli ilkokul öğretmenidir. Kardeşlerim ve ben onu hep okurken görürdük. Bizi de bu anlamda hep teşvik etmiştir. Ayrıca yine o yıllarda yayımlanan mizah dergisi Gırgır’ın da karikatüre başlamamda büyük etkisi olmuştu. Bu vesileyle Oğuz Aral Usta’yı rahmetle anıyorum. Usta çizerleri kendime örnek aldım, halen de alıyorum.
             


Şu ana kadar kaç karikatür çizdiniz ve eserlerinizde daha çok hangi temaları işliyorsunuz? Karikatürlerinizin konularını belirlerken hangi kaynaklardan yararlanıyorsunuz?


 


Bir gün boş zaman bulursam üşenmeden bugüne kadar çizdiğim karikatürleri sayacağım. Ama şimdilerde ‘saymaktan çok nasıl daha fazla çizerim’ yönünde bir kaygım var. Tahminen 200 civarında eserim vardır. Çalışmalarımda güncel olayları, sevinçlerimizi, üzüntülerimizi, arzularımızı, kısacası yaşantımızın tümünü yansıtmaya çalışıyorum. Klasik bir cümle olacak ama karikatürü hayata, hayatı da karikatüre yansıtmaya çalışıyorum. Çevre ile ilgili, savaş karşıtı çizgilerim çoğunlukta bulunuyor. Güldürmekten çok konulara felsefi açıdan bakmaya çalışıyorum. Tabii ki hem komik hem de felsefi olursa tadından yenmiyor. Çizer tipleri değişiktir. Kimi her gün gazete için çizer, profesyoneldir. Benim durum biraz keyfi. Ben daha çok yarışmalar için karikatür çiziyorum, yani verilen temaya göre çiziyorum. Tabii ki serbest konularda da çalışmalarım var. Muayenehanemde işimin olmadığı zamanlarda, aşağıya komşularımın yanına sokağa inerim. Kaynağım insanlardır.


Korkuların ve çaresizliklerin çok olduğu toplumlarda karikatür daha fazla hayat buluyor. Dolayısıyla da malzeme de çok oluyor. Antenleriniz açıksa görürsünüz ve duyarsınız. Muayenehaneme minibüsle gider gelirim. Yani halkın içinde olmanız çok önemli.


Dişhekimi Mete Ağaoğlu:Bugüne kadar çok sayıda yarışmada ödüller kazandınız. Biraz bunlardan söz eder misiniz?


 


Bu alanda bugüne kadar 23 onaylanmış başarım var. Bunların yurtiçi ve yurtdışında olmak üzere 19’u ödül, 4 tanesi de jüri üyeliğidir. Jüri üyeliklerinin ikisi yurtdışında (Çin-2006, İsrail-2007), ikisi de İzmir Dişhekimleri Odası’nın yarışmalarındadır. İlk ve benim için en önemli olanı Doğan Kardeş Çocuk Dergisi’nden 1974 yılında aldığım birincilik ödülüdür. Fazla yer işgal etmemek için sadece birkaçından bahsetmek istiyorum. 2005 yılında 4. Uluslararası L. M. Karikatür Yarışması’ndan (Çin) Altın Ödül aldım. 2007 yılında Adapazarı Merkez Belediyesi’nin açtığı 1. Uluslararası Karikatür Yarışması’nda Küresel Isınma ve Çevre Konusunda ikincilik ödülü kazandım. En son aldığım ödül ise İsrail’de aldığım Altın Ödül. Tabii ki ödüllerin motive edici özelliği var. Ama asıl güzel olan, yarışma sonuçlarını bekleme süresidir. Bu kazanmaktan da güzeldir.


Dişhekimliği gibi yoğunluğu ve yoruculuğu fazlaca olan bir meslekte karikatür çizmek zor olmuyor mu? Her ikisini nasıl başarıyla götürüyorsunuz?


 


Dediğiniz gibi dişhekimliği yorucu bir meslek ama işi seviyorsanız zor yanları görülmüyor. Zaten karikatür beni rehabilite ediyor, balansı sağlıyor. Karikatürü geceleri herkesin uyuduğu saatlerde çoğu kez de sabahlayarak ve hafta sonları çiziyorum. Ama aklıma bir şey geldiğinde eskizleri her an ve her yerde hazırlayabiliyorum. Bazen ikisinin karıştığı da oluyor. Dişhekimliğini hobi gibi algıladığım da oluyor. İki iş arasındaki roller değişiveriyor. Karikatür bir gönül işidir. Hekimlik de öyle, o da bir sanat. İkisinde de kolaycılığa kaçmadan işin derinliklerine inip bir karınca sabrı ile zoru başarmak var.


Dişhekimi Mete Ağaoğlu:İyi Söz sitesi Buzzy News tarafından düzenlenen “Dünya için güzel bir kelime söyle” konulu karikatür yarışmasında “Çocuğuna güzel bir dünya bırak” adlı yapıtınızla birinci oldunuz. Eserinizin içeriği ve yarışma hakkında bilgiler verebilir misiniz?


 


Ödül alan bu çalışmamı geceleri 4-5 saatlik çalışmalarla 4 günde bitirdim. Aslında bu karikatürü Manisa Belediyesi’nin açtığı Felaketten Önceki Son Çıkış (Küresel ısınma, çevrenin insanlarca bozulması karşısındaki son kurtuluş umudu) konulu yarışma için hazırladım. Burada ödül alamadı. Aynı çalışmayı İsrail’deki Dünya İçin Güzel Bir Kelime Söyle konulu yarışmaya gönderdim. Burada ise birinciliğe layık görüldü. Çalışmanız iyi ise yurtiçinde olmasa da dünyanın herhangi bir platformunda değerlenebiliyor. Kültürel farklılıklar ve jürilerin değişik düşünmeleri bunda etkili oluyor.Gerçekte bu karikatür yurtiçindeki yarışma için dik olarak hazırlandı. Yetişkinlerin dünyayı mahvettiklerini, uçuruma doğru yokuş aşağı ittiklerini işledim. Onu kurtaracak olanının çocuklar olduğunu anlattım..Oysa İsrail jürisi karikatürü yatay değerlendirmiş ve anlam tamamen değişmiş.Yatay bakılırsa günümüz yetişkinlerinin çocuklarına iyi bir dünya bırakmada ne kadar zorlandıklarını anlatıyor.Yani benim yetişkinlere yüklediğim olumsuz anlamı; İsrail jürisi karikatüre yatay bakarak yetişkinlere olumlu anlam yüklemiş. O yüzden ilginç bir karikatürdür. Kağıdı çevirince anlamı değişiyor. Karikatürün bir güzelliği de bu, hangi gözle bakarsanız o gözle görüyorsunuz.


Yarımayı düzenleyen İsrail merkezli Buzzy News 91 ülkede ve 700 kentte popüler bir internet sitesi. Yarışmada ikincilik ödünü İranlı sanatçı Saeed Sadeghi, üçüncülük ödülünü ise Taylandlı sanatçı Tawan Chuntra kazandı.

Karikatür sizin için ne anlamlar ifade ediyor. Türkiye’de karikatür ve karikatürcülerin içinde bulundukları ortamı değerlendirir misiniz?


 


Karikatür İtalyanca caricare sözcüğünden gelmiştir. Cari saldırı anlamına geliyor. Tabii ki buradaki saldırı kelimesi muhalefet etmek anlamında. Bence karikatür bir iletişim biçimidir, bir tür dildir. Türkçe, İngilizce gibi ama evrensel bir dil. Aslında karikatür eleştiri sanatıdır. Ama günümüzde yarışmalarda verilen temayı, sponsoru ya da yarışmayı açan kurumu överseniz eseriniz ödül kazanabiliyor. Şaşırtıcı ama günümüzde övgü sanatı olmaya başladı.


2000 yılından beri daha yoğun karikatür çiziyorum. Belki ülkenin genel durumunun bunda etkisi var. “Gel de yazma gel de çizme!” dedirten olaylar arttıkça bu işlerle uğraşanlar da artıyor. Bence mizahın işlevi sadece güldürmek değil, güldürürken düşündürmek olmalı. Karikatür benim için bir çeşit terapi, bir sığınak. İş hayatımın ve özel yaşamımın fırtınalarından sığındığım bir liman. Yani ben saldırı sanatını korunma ve savunma amacı ile yapıyorum. Kendimi korurken toplumu da koruduğuma inanıyorum. Karikatürün bir tılsımı vardır. Kısa yaşam sürecinde anılacak, örnek olunacak, yararlanılacak işler yapmak lazım. Tüm dişhekimi meslektaşlarımın yaptıkları da bu zaten. Karikatür ekstrası…
                       


Benim asıl işim dişhekimliği, geçimimi buradan sağlıyorum. Karikatürün bana verdiği ise manevi tatmindir. Ülkemizde sanat yoluyla geçinip yaşamını sürdürmek çok güç. Bana işler nasıl diye sorana “ülkem nasılsa ben de öyleyim” diyorum. Her alandaki birlik ve beraberliğe karikatürcüler arasında da ihtiyaç var. Ancak bu alanda da bölünmeler var. Objektif değerlendirmeler yapılamıyor. Yeni yetişenlere yol açmak yerine onların önleri kesiliyor. Eski ustaları hayırla yad edilirken yeniler görmemezlikten gelinebiliyor. Kısacası karikatürün ve karikatürcünün sorunları çok. Ülkemizdeki başarılarımızla yurtdışına açılmamız gerekirken yurtdışındaki başarılarımızla burada kendimizi kabul ettirmeye çalışıyoruz. Sizce de terslik yok mu?
                      


Dişhekimi Mete Ağaoğlu:Önümüzdeki dönemde yapmayı düşündüğünüz karikatürlerde hangi konuları ve mesajları yansıtacaksınız? 


 


Sanat eserlerinin telif hakları, tarihi eserler ve müzelerle ilgili çalışmalarım var. En son karikatürümü Portekiz’de düzenlenen insan hakları konulu yarışma için hazırladım. Gardiyan idam mahkumuna soruyor: “110 Voltla mı yoksa 220 Voltla mı ölmek istersin?” Bunu söylerken de bir ayağı havada, mahkum ne derse desin o bildiğini yapacak. Usulen soruyor. Biraz trajikomik, ironik ama insan haklarının Dünyada ne seviyede olduğunu anlatan bir çalışma. Aslında hiçbirimize bu dünyadan ayrılırken nasıl gideceğimiz seçeneği sunulmuyor. Çoğu insan yaratıcı özelliklerini ortaya çıkarmadan göçüp gidiyor. Sümüklü böcek bile yürürken geride iz bırakıyor, bizler niye bırakmayalım. Unutmayalım hekimlik de başlı başına bir sanat.


Son olarak İstanbul’daki Karikatürcüler Derneği’nin ve Bursa’daki Anadolu Karikatürcüler Derneği’nin üyesi olduğumu söylemek istiyorum. Yine Balıkesir’de Ahmet Esmer, Mehmet Zeber, Alperen Köseoğlu, Önder Önerbay gibi değerli isimlerin yer aldığı karikatür grubumuzun olduğunu duyurmak istiyorum. Karikatüre gönül vermiş tüm genç arkadaşlara kapılarımızın ardına kadar açık olduğunu bildirerek sözlerimi tamamlıyorum.

Add a comment

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir