Sayın Prof. Dr. Nigel Pitts, sizi tanıyabilir miyiz?
Diş hekimliği lisansımı İngiltere’de tamamlayarak İngiltere, Hong Kong ve İskoçya’da çalıştıktan kısa bir süre sonra Londra’ya geri döndüm. Uzmanlık alanım Karioloji ve Teşhis konularında üniversitelerde, restoratif diş hekimliğinde, önleyici ve halk sağlığı diş hekimliklerinde çeşitli görevlerde bulundum.
Çürüksüz bir geleceği amaçlayan Birliğin kuruluş aşamasını ve şu anki durumu anlatır mısınız?
Diş Çürüğüne Karşı Güç Birliği/Alliance for a Cavity Free Future (ACFF), 2010 yılında, çürük önleme hakkında bilgi sahibi ancak henüz amacına ulaşamamış dünya çapında bir grup uzman tarafından kuruldu. Bu önlenebilir hastalık, şimdiye dek sistematik ve etkili olarak ele alınmamıştı. Bu sebeple, normalde bir araya gelmeyecek gruplardan bir birlik oluşturarak, bilgileri konsolide edip bir fark yaratıp yaratamayacağımızı görmek istedik.
Türklerin ağız-diş sağlığı durumunu nasıl değerlendiriyorsunuz? ACFF olarak Türkiye’de yeni bir oluşuma imza attınız. Bu protokolle Türkiye’de yaşayanların ağız sağlıklarını nereden nereye taşımayı hedefliyorsunuz?
Diş Çürüğüne Karşı Güç Birliği, küresel bir organizasyon olarak kuruldu; ancak en başından beri etkili olabilmemiz için yerel olarak uygulanan küresel bir planımızın olması gerektiğini biliyorduk. Bu nedenle Birlik, birçok ülkede bir dizi temsilcilik oluşumuna gitti. Latin Amerika ile başlayan oluşum, daha sonra Çin’e kadar uzandı. Birliğin geçen ay Avrupa’da faaliyetlerine başladığını ve bir temsilciliğin de 26 Ağustos 2013 tarihinde Türkiye’de açıldığını söylemekten memnuniyet duyuyorum.
Türkiye temsilciliğinin amaç ve hedefleri, küresel birliğinkilerle uyum içerisinde. Çürüklerin ciddiye alınması çerçevesinde; diş hekimliği derneklerinin ve dental eğitimin, bir süreklilik olarak bulgulardan ve yeni çürük teşhiş, önleme yöntemlerinden haberdar olmalarını sağlamanın yanı sıra, yerel temsilciliklerin etkili çürük önleme ve yönetimi için yerinde bir plan oluşturmaları için çalışıyoruz. Amacımız, 2026’dan sonra doğan hiçbir çocuğun yaşamı boyunca diş çürüğüyle karşılaşmayacağı bir dünya yaratmak.
Birlik, kaç ülkede faaliyet gösteriyor?
Şu anda dünya genelindeki çabamız, sınırları kaldırmak. Bunun için herkesin var olan bilgiye ulaşılabileceği internet sitelerimiz mevcut. Latin Amerika’daki dört temsilciliğimize üç adet daha eklendi ve toplamda yedi temsilciliğe ulaştık. Fakat hedefimiz her yıl temsilciliklerimizin sayısını artırmak.
Dünyada şu an koruyucu diş hekimliği ne durumda? Gerçekten iyi işleyebiliyor mu? Diş hekimlerine önerileriniz nelerdir?
Birçok araştırma bulgusu, diş çürüklerinin önlenebileceğini ve bu yaklaşımın işe yaradığını gösteriyor. Ne yazık ki birçok ülkede koruyucu tedaviler yeterli sıklıkta ve sistematik olarak uygulanmıyor. Bu nedenle ACFF’nin amacı, fikir birliğine varılmış bu olguları uygulamaya koymak ve politika haline getirmektir. Birliğin Türkiye temsilciliğine restoratif diş hekimliği, çocuk diş hekimliği, halk sağlığı ve Türk Dişhekimleri Birliği’nin verdiği güçlü destek beni çok mutlu etti. Bu çerçevede Türkiye’de bir fark yaratılması ve hastalıkların kontrol altına alınması olasılığının çok yüksek olduğuna inanıyorum…
2026’ya kadar sıfır çürüğü hedefliyorsunuz. Dünya genelinde şu zamana kadar hedefinizin ne kadarını başarabildiniz?
Hedeflenen ilk süre 2015 yılı olduğundan henüz bunu ölçebileceğimiz bir noktada değiliz, ancak temsilciliklerimizin birçoğunun kaydettiği ilerleme bize cesaret veriyor. Bütün bunlar göz önünde bulundurulduğunda, 2015 hedefine ulaşılacağı konusundaki güvenimiz tam.
Çocuklar diş hekimlerine korku ile gidiyorlar. Bu, aileden de kaynaklanabiliyor. Sayın Pitts, bu dentofobi hakkında diş hekimlerine önerilerinizi öğrenebilir miyiz?
Bu çok ilginç bir soru. Diş hekimlerinin diş dolgusu, çekimi ve kontrollerini yapmasıyla ilgili oluşan geleneksel görüş, çocukların korktuğu diş hekimi kavramının oluşmasına yol açıyor. Modern diş hekimliğinde gördüğümüz ise diş hekimine gelen çocukların, koruyucu hekimliğe dahil olmaları ve agresif tedaviler yerine diş çürüğünü önleme ile ilgili mesajlar almalarıdır. Böylece çocuklar kendilerini çok daha güvende hissederek diş hekimi korkusunu yeniyorlar. Bu anlayış, artık diş hekimi ve çalışanlarının, çok iyi eğitimli ve çocuğa karşı çok daha cana yakın olması gerekliliğini doğuruyor.
Türkiye’deki diş hekimlerine hangi önerilerde bulunmak istersiniz?
Türkiye’deki tüm diş hekimlerine söylemek istediğim, çürüklerin önlenmesi konusunda bir fark yaratmak için bu küresel aileye katılma fırsatına sahip olduklarıdır. Beni yüreklendiren, artık Türkiye’nin sadece çocukların değil, yetişkinlerin de ağız sağlığınının iyileşmesine katkıda bulunabilecek bir ağa sahip olmasıdır. Elimizdeki her veri, bize bu iyileştirmenin son derece gerekli olduğunu gösteriyor. İyileştirmeye katkılarınızı sabırsızlıkla bekliyoruz…
Toplum ağız-diş sağlığı konusunda fakültelerde araştırmalar yapılıyor. Ayrıca kliniklerde çocuklara fluorür gibi koruyucu uygulamalar yapılıyor. İstatistikleri gün ışığına çıkarmak ve çürüğün önüne geçmek için bunlar yeterli mi, yeni konseptlerle de karşılaşabilir miyiz?
Diş çürüğü, kompleks bir hastalık olup bu hastalığı önlemede etkin yöntemler, florür gibi kanıtlanmış teknolojilerin farklı formlarda kullanımını içermektedir. Ancak bu aynı zamanda beslenme, diyetin değiştirilmesi ve ağız hijyeni ile de ilgilidir. Bu yüzden, diş çürüğünden korunma; diyet, etkili koruyucu ürinlerinin kullanımı ve hayat tarzını içeren bir kombinasyondur.
Sayın Pitts, son olarak neler söylemek istersiniz?
Diş çürüğü ve kavite arasındaki fark genellikle halk, bazen de diş hekimleri tarafından bile çok iyi anlaşılamamaktadır. Çürüğün oluşma süreci, başlangıç aşamasından, orta derece ve ileri dereceye kadar hastalığın tüm aşamalarını içermekte ve bu süreç fiziksel olarak kavitenin oluşmasından önce başlamaktadır. İnsanların hastalığı erken bir aşamada fark etmelerinin çok önemli olduğunu düşünüyorum. Erken evrede süreci yakalama, durdurma ve geri döndürme şansını kullanmak diş çürüğü oluşumunu önleyecektir.
Sesil Kocar