Artık firmalar kendi koçlarını yetiştirmek istiyorlar

25-29 Ekim 2007 tarihlerinde düzenlenen Dental İstanbul Kongresi’nin ilk gününde, dişhekimlerine Stres Yönetimi konulu bir seminer veren Navitas Eğitim, Danışmanlık ve Koçluk Hizmetleri Eğitimci ve Yönetici Koçlarından Çiğdem Abiş, Yöneticilere, kurumsal firmaların çalışanları ve kendini geliştirmek isteyen bireylere, eğitimler ve koçluk hizmetleri verdiklerini söylüyor ve son yıllarda Türkiye’de eğitim ve koçluk hizmetlerine olan talebin hızla arttığını ifade ediyor.
Artık firmalar kendi koçlarını yetiştirmek istiyorlar Artık firmalar kendi koçlarını yetiştirmek istiyorlar
Artık firmalar kendi koçlarını yetiştirmek istiyorlar


Eğitimci ve yönetici koçu Çiğdem Abiş:


“Artık firmalar kendi koçlarını yetiştirmek istiyorlar”



 

25-29 Ekim 2007 tarihlerinde düzenlenen Dental İstanbul Kongresi’nin ilk gününde, dişhekimlerine Stres Yönetimi konulu bir seminer veren Navitas Eğitim, Danışmanlık ve Koçluk Hizmetleri Eğitimci ve Yönetici Koçlarından Çiğdem Abiş, Yöneticilere, kurumsal firmaların çalışanları ve kendini geliştirmek isteyen bireylere, eğitimler ve koçluk hizmetleri verdiklerini söylüyor ve son yıllarda Türkiye’de eğitim ve koçluk hizmetlerine olan talebin hızla arttığını ifade ediyor. Stres Yönetimi seminerine de değinen Çiğdem Abiş, hekimlerin gösterdiği ilginin stres konusunun önemini bir kez daha gözler önüne serdiğini dile getiriyor.

 


Çiğdem hanım, kısaca sizi tanıyabilir miyiz?


İsmim Çiğdem Abiş. Navitas Eğitim, Danışmanlık ve Koçluk Hizmetleri bünyesinde hem eğitimci hem de yönetici koçu olarak çalışıyorum. 1994’te Sivas Cumhuriyet Üniversitesi Hemşirelik Yüksekokulu’ndan mezun oldum. 1998 yılından beri eğitimcilik yapıyorum. Son 1.5 yıldır da eğitimcilik ve koçluğu beraber yürütüyorum. Yöneticilere, kurumsal firmaların çalışanlarına ve kendini geliştirmek isteyen bireylere koçluk hizmeti veriyorum.


 


Görev yaptığınız Navitas Eğitim, Danışmanlık ve Koçluk Hizmetleri’nden bahseder misiniz?


Aslında bu röportajı çok anlamlı bir zamanda yapıyoruz. Çünkü Navitas 17 Kasım 2007 itibariyle kuruluşunun 10. yılını kutladı. Navitas, şu anda ağırlıklı olarak koçluk, yöneticilik ve liderlik, stratejik planlama, kişisel gelişim konularında eğitimler düzenliyor. Tabii ki bütün bunları gerçekleştirirken Navitas’ın sektörde kendini farklı bir yere koymasını sağlayan en önemli faktör şu: NLP ve koçlukla ilgili bilgilerini, on yıldır eğitimle ilgili deneyimlerini yapılan her yeni etkinliğe aktarmak suretiyle kuruma ve kişiye aktarabilme becerisi. Kurumumuzda yedi eğitim uzmanı görev yapıyor. Bunun dışında büyük projelerde dışarıdan destek sağlayan eğitimci ve koçlarımız var.


 


Hangi sektörlere eğitim hizmeti veriyorsunuz?


Aslında birçok sektörden talep alıyoruz. Bankacılık, iletişim, sigortacılık, perakendecilik sektörlerine ve kurumsal satış yapan firmalara eğitim hizmeti veriyoruz. Eğitim konularımız arasında ise, Koçluk ve  Mentorluk, Yöneticilik ve Liderlik, Satış ve Müşteri İlişkileri,, İletişim Becerileri, Bireysel Gelişim gibi konular bulunuyor. Ayrıca, kurumların satış organizasyonlarında satış koçluğu yapmalarıyla ilgili hem eğitimler düzenliyor ve onlara satış koçluğu yapıyoruz.


Navitas’ın sektörde belirli bir yere oturmasından ötürü ciddi anlamda geri dönüşlerle karşılaşıyoruz. Tabii ki bu taleplere cevap veriliyor. İlişkileri yeniden canlandırmak adına onlarla işbirliği yapmak için çeşitli çalışmalar yapıyoruz. Bunun yanı sıra şu ana kadar çalışmadığımız ama çok rahat bir şekilde cevap verebileceğimiz sektörlere girebilmek amacıyla bazı çalışmalar sürdürüyoruz.


 


Eğitim ve danışmanlık hizmetlerinin Türkiye’de geldiği noktayı değerlendirebilir misiniz? Firmalar ve kurumlar bu hizmetlerin ne kadar farkındalar?


Aslında firmalar da dahil olmak üzere herkesin bunun farkına varmaya başladığını düşünüyorum. Örneğin insan kaynakları, profesyonelleşmesi açısından ülkemizde geç gelişen departmanlardan bir tanesi. Personel yönetiminden insan kaynağı yönetimine geçti. İnsan kaynağını yönetmenin sadece bordrolamadan ibaret olmadığının anlaşılmaya başlanmasıyla sahip olunan insan kaynağının geliştirilmesi durumunda istenen hedeflere daha çabuk ulaşılacağı anlaşıldı. Artık değerli bir hazine gibi insan kaynağına önem veriliyor. Eskiden insan kaynakları bölümlerinin çoğunda eğitim bütçeleri yoktu. Şimdilerde ise pek çok kurumsal firmanın eğitim bölümleri bulunuyor. İnsan kaynakları ile eğitim departmanları ortaklaşa hareket ediyorlar. Özellikle son bir yıldır çok ciddi koçluk talepleri geliyor. Kurumlar kendi koçlarını yetiştirmek istiyorlar. İnsan kaynakları ve eğitim bölümleri çalışanlarına artık çok ciddi yatırımlar yapıyorlar. Talepler ve eğitim bütçeleri çok büyüdü. Dolayısıyla bizim için pazar çok büyüdü.


 


Geçtiğimiz Ekim ayında yapılan Dental İstanbul Kongresi’nde verdiğiniz Dişhekimliğinde Stres Yönetimi seminerinin içeriğini ve dişhekimlerinin konuya olan ilgilerini anlatır mısınız?


Açıkçası stres yönetimiyle ilgili bir semineri dişhekimleriyle ilk defa Dental İstanbul Kongresi’nde paylaştım. Konusu itibariyle daha çok olumsuz düşünceyi yönetme eğitimidir , ama iki yıldır satış ekipleri tarafından ağırlıklı olarak talep ediliyor. Seminerin içeriğini hazırlarken dişhekimlerinin bakış açısını, yaşadıkları stresin sebeplerinin farkında olup olmadıklarını göz önünde bulundurmaya çalıştım. Kişisel gelişimleri için hekimlerin, aileleri ve hastalarının dışındaki farklı bir pencereden bakıp bakmama noktasında nasıl hareket ettiklerini merak da ediyordum. Sempozyum son derece keyifli geçti. Sayıları ne olursa olsun katılımcıların konuya ilgileri çok yüksekti. Biliyorsunuz seminerimiz İstanbul Grand Cevahir Otel ve Kongre Merkezi’nin Oditoryum Salonu’ndaydı. Bir konferans salonunda konu anlatmak daha zordur. Çünkü onlardan uzakta bir yerde konuşmanızı yapmak durumundasınızdır. Sizi dinleyenlerin geribildirimlerini öğrenmek için ekstra bakmanız gerekmektedir. Ben de seminer sırasında bunu yapmaya özen gösterdim ve dişhekimlerinin dikkatli bir şekilde semineri dinlediklerini fark ettim. Aralarından bazıları çok güzel sorular ve yorumları ile sunumu desteklediler. Yapılan egzersizlere katılmaları, film izlerlerken verdikleri sözel tepkiler ve beden dilleriyle dişhekimlerinin stres konusuna çok fazla gereksinim duyduklarını göstermiş oldular.        


 

Add a comment

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir