Diş hekimliğinde lazer kullanımı ile ilgili çeşitli kongrelerde sunumlarınız var. Müzik çalışmalarınıza geçmeden önce lazer kullanımıyla ilgili neler söylemek istersiniz?
2003 yılından bu yana farklı dalga boylarındaki lazerleri kullanan ve konuyla ilgili eğitim de veren bir hekim olarak, artık lazerlerin diş hekimliğinde vazgeçilmez olduğunu düşünüyorum. Kök kanalı ve periodontal cep içi bakteriyel eliminasyon, konvansiyonel metodlarla uygulaması çok zor olan depigmentasyon işlemi, anestezisiz çürük temizleme, yine anestezisiz yumuşak doku cerrahileri, yara iyileşmesini hızlandıran ‘biyostümülasyon’ uygulamaları lazer kullanımını rutin hale getirmemizdeki sebeplerden yalnızca birkaçı.
Bazı meslektaşlarımın lazer kullanımından uzak durduğunu ve hatta gereksiz olduğunu düşündüklerini biliyorum. Diş hekimliğini hiç istememiş, Ortodonti uzmanı olan annem Dr. Nüket Berk’in zoruyla bu mesleği seçmiş bir hekim olarak söyleyebilirim ki eğer lazerlerle çalışmıyor olsaydım diş hekimliğini kesinlikle yapmazdım.
2018’e “Ayrılığın 4 Rengi” isimli albümle girdiniz. Şarkılarınıza nasıl yorumlar aldınız? Yeni projeleriniz var mı?
Üçüncü solo albümüm ‘Ayrılığın 4 Rengi’, ADA Müzik etiketiyle yayınlanan, 4 parçalık kısa bir albümdü. İsminden de anlaşılacağı gibi ayrılık temalı, ayrılığın 4 farklı hikayede işlendiği bir albümdü. Bu hikaye şarkılarından biri de Cem Adrian ile 2015 Kasım ayında yayınladığımız ‘Beni Kalbinden Çıkarma’ oldu.
Günümüzde daha eğlenceli, eller havaya veya bol ritmli şarkılar yaygın olsa da melankoliyi seven bir kısmımız da hala var. Gelen yorumlar oldukça güzeldi. Özellikle de 70’ler soundu taşıyan ve klibini Adana’nın Karaisalı köyünde çektiğimiz ‘Ne Fark Eder’ isimli parçamız ile ilgili… Yeni projeler asla bitmiyor elbette. Aklımda, geç gelen bir klip de olsa, bu albümden bir şarkıya daha klip çekmek var. Sonra da bir single düşünüyorum ancak zaman henüz belli değil.
Cem Adrian ile düetiniz çok beğenilmişti. Yeni düetler olacak mı?
Yeni bir düet fikri var aklımda ama henüz detayları şekillenmedi. Böyle haberlerin sürpriz olması daha keyifli oluyor.
Diş hekimliği ve müziği birlikte yürütmek zor mu?
İsteyen ve seven insan için zor diye bir şey yok sanırım. Elbette zamanımın çoğunu diş hekimliği alıyor. Ben çok fazla konser veren bir müzisyen değilim.Provalar, yoğun geçmiş bir klinik gününün akşamına denk gelirse yorulmuyorum desem yalan olur. Kayıt süreçleri oldukça zorlayıcı ve yoğun zaman alsa da yine her iki mesleğimden de vazgeçemiyorum.
Müziğin de tıpkı hekimlik gibi tedavi edici bir yönü var. Kendi şarkılarını yazan bir sanatçı olarak müzik sizin için ne ifade ediyor? Sahnede olmak mı daha keyifli klinikte olmak mı?
Sondan başlayarak, kesinlikle sahnede olmak daha keyifli diyebilirim. Seyirci ile beraber yakalanan enerji ve mutluluk sanırım başka hiçbir meslekte yoktur.Müzik her şeyden önce benim için tedavi edici bir özellikte. Üniversitenin ilk yılından itibaren kendi şarkılarımı yazıyorum. İlk solo albümümü 2003 yılında çıkardım ve hala yazmaya, üretmeye devam ediyorum. Bazen artık yazamayacağımı düşündüğüm anlar geliyor ve o zamanlarda kendimi karanlıkta kaybolmuş gibi hissediyorum. Bu nedenle de üretmekten vazgeçmiyorum.
Okurlarımız sizinle ilgili bilgilere ve konser duyurularına nereden ulaşabilir?
Tüm sosyal medya kanallarından ‘gizemberkmusic’ adıyla takip edebilir veya www.gizemberk.comüzerinden de tüm bilgilere erişebilirler.
Bu röportaj, Dişhekimliği Dergisi’nin Ocak 2019 tarihli 135. sayısında yayınlanmıştır. Abone olmak için burayı tıklayabilirsiniz.