İstanbul Üniversitesi Dişhekimliği Fakültesi Anabilim Dalı
Dişhekimliğinin hızla gelişen dallarından biri endodonti. Başlıca amacı bir dişi ağızda en uzun süre tutabilmek olan endodontide her gün yeni bir teknik ve cihaz geliştiriliyor. Konuğumuz İstanbul Üniversitesi Dişhekimliği Fakültesi Endodonti Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Raif Erişen. Sn. Erişen ile endodontinin dişhekimliğindeki yerinden bölüm olarak yaptıkları çalışmalara, hekimlerin endodontik tedavi konusunda kendilerini nasıl geliştirebileceklerinden bölüm olarak yaşadıkları sıkıntılara kadar keyifli bir söyleşi yaptık. Zevkle okuyacağınızı düşünüyoruz.
Raif Bey, kısaca sizi tanıyabilir miyiz?
1955 yılında Adanada doğdum. İlk ve orta öğrenimimi İstanbul Pendikte tamamladım. Zaten her konuşmamda da Pendik ile övünmemle tanınırım. Boğaziçi Üniversitesi Makine Mühendisliği Bölümünde kısa süren bir maceradan sonra, 1980 yılında İstanbul Üniversitesi Dişhekimliği Fakültesinden mezun oldum ve o zamanki adı Diş Hastalıkları ve Tedavisi Kürsüsü olan kürsüye girdim. O günden beri de buradayım. Endodontinin bağımsız bir bilim dalı olarak ayrılmasıyla bu bölüme geçtim. Prof. Dr. Gündüz Bayırlı benim hocamdı. Kendisinin Türkiyede endodontinin kurucusu olarak anılması gerektiğini düşünüyorum. Çünkü bu bilime en büyük katkı ona aittir, bizleri yetirtirmiştir. Ayrıca Türk Endodonti Derneğinin kurucusudur. Gündüz Hocanın asistanları olarak derneğin kuruluşunda kurucu üye olarak görev aldık. 1986da endodontide doktoramı verdikten üç yıl sonra doçent, 1996 yılının Mart ayında da profesör oldum. 20022004 yılları arasında Türk Endodonti Derneğinde başkanlık yaptım. Yaklaşık 1.5 yıldan beri İstanbul Üniversitesi Dişhekimliği Fakültesinde Endodonti Anabilim Dalı Başkanlığı görevini yürütüyorum.
Endodonti bölümünü tanıtarak bir tedavi şekli olan endodonti hakkında bize bilgi verebilir misiniz?
Endodonti bölümünde profesör ve doçent olmak üzere 11 öğretim üyesi, 32 asistan ve doktora öğrencisi görev yapıyor. Endodonti yaklaşık 1.5 yıl önce anabilim dalı oldu. Türkiyede bu bölümün anabilim dalı olması yönündeki çalışmaları yıllar önce ilk biz başlatmıştık. Ancak üniversite içinde bürokrasinin uzun sürmesinden dolayı süreç uzadı. Ülkemizde endodontinin ayrı bir dal olarak kurulması 1980li yıllara kadar uzanıyor. Ondan önce genellikle tedavi kürsüsüne bağlıydı. Şimdilerde bile endodontiyi bazı dişhekimliği fakültelerinde tedavi kürsüsü ya da diş hastalıkları tedavisi anabilim dalı içinde görebilmekteyiz. Fakat bütün dünyada ayrı bir departmandır. Dolayısıyla bazı büyük üniversiteler gerekli değişiklikleri yaptılar.
Endodonti, dişhekimliğinin en yeni dalı, ünlü bir bilim adamının deyişiyle de yükselen yıldızıdır. Çünkü dişhekimliğinin bir anlamda hekimlik kanadıdır. Bunu şuna dayanarak söylüyorum. Türkiyede 1908 yılında dişhekimliği okulu kurulduğunda sadece protez okulu olarak tanımlanabilecek bir biçimdeydi denebilir. Yıllar içinde ağırlıklı olarak cerrahi ve protez üzerine kürsüler oluşturulmuş. Bu anlayış çok uzun süre dişhekimliği fakültesi içinde devam etmiş ve birçok eski hekim bunu benimsemiştir. Eskiden çürümüşse diş çekilir ve yerine protez yapılırdı. Oysa diş çekiminin getirdiği sağlık sorunları ve protezin maliyetleri gibi faktörler bir araya geldiğinde artık hekimler dişi ağızda daha uzun bir süre tutmak istiyorlar. Endodonti bunun için en son ve önemli çare. Bir bakıma dişi ağızda tutabilmenin son durağı. Çünkü konusu içinde iltihap, ağrı ve enfeksiyon var. Diş içinde pulpa dediğimiz bölümün iltihabı kadar dişe komşu dokulardaki iltihaplar da endodontinin kapsamına giriyor. Böyle olunca da bütün genel branşlarla ilgisinin olması gerekiyor. Endodonti düpedüz bir Tıp branşıdır kanımca. Yani tüm temel tıp bim dallarını kendi içinde buluyor. Endodonti Anabilim Dalı Başkanı olarak benim düşüncem, dişhekimliğinin ayrı bir oda olarak temsil edilmesi yönündedir. Dişhekimliği kavramını kabul etmiyorum, sonuçta bizler de bir doktoruz. Eskiden tabipler odasının üyesiydik, şimdi ayrı bir odanın üyesiyiz. Buna bağlı olarak maalesef devletin idari kadrolarında dişhekimleri, doktorlardan ayrı olarak değerlendiriliyor. Bunun ileride düzeltileceğini ümit ediyorum. Endodonti, mikrobiyoloji, histoloji, fizyoloji, anatomi, farmakaloji, pataloji gibi temel branşlardan destek almaya ihtiyaç duyan bir alan. Çıkardığı bütün araştırma ve doktora tezleri genel olarak bu temel bilim dalları üzerinde olmaktadır. Bu sebeple fakültemiz içinde endodonti hızlı şekilde gelişme gösterdi. Bölüm, 1990 yılında Türk Endodonti Derneğinin kurulmasına da öncelik etti. O günden bugüne gelerek dernek sayesinde diğer dişhekimliği fakültelerinin endodonti bölümleriyle ortak çalışmalar yaptık. Bir anlamda lokomotif görevi gördük. Bu süreçte büyük bir başarıya imza atarak Avrupa Endodonti Birliğinin üyesi olduk. Endodontiyi öyle bir noktaya getirdik ki birçok bilim adamı Türkiyede konuşma yapmak için birbirleriyle yarışır hale geldi. Nihayetinde de Avrupa Endodonti Birliğinin 13. Kongresi Eylül 2007de İstanbulda yapılıyor. Kongrenin ülkemizde gerçekleştirilmesi, Türk dişhekimliği adına büyük bir gurur kaynağı.
Bölüm olarak yayınladığınız bilimsel yayın bakımından ne durumda bulunuyorsunuz?
İstanbul Üniversitesinin geneline bakarak durumu değerlendirmenin sağlıklı olacağı kanaatindeyim. Çünkü bilimsel yayın bakımından üniversite çok gerilerdeydi. Diğer fakülteleriyle birlikte son dört yılda yapılan atakla Türkiyede birinci sıraya yükseldi. Ayrıca bu kürsüde isimleri dünya literatüründe geçen birçok arkadaşımız var. Öğretim üyelerimizden Kemal Sübay, Selmin Aşçı, Sema Yıldırım, Faruk Haznedaroğlu, Hakan Özbaş ilk akla gelen isimlerden birkaçı.
Endodonti bölümünün hasta potansiyeli nedir?
Asli görevimizin akademik çalışmalar olması gerekirken İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi Çapa Yerleşkesi içinde olmamız nedeniyle çok sayıda hastaya bakıyoruz. Buraya bırakın İstanbulu, ülkenin her yerinden hasta geliyor. Ayrıca serbest dişhekimlerinin bazıları, kendilerince kritik gördüğü vakaları bizlere yönlendiriyor. Fakülteye günde ortalama 300 civarında hasta geliyorsa tamamına yakını bölümümüze uğruyor. Çok sayıda hastayı göğüslemek durumda kalıyoruz. Ne yazık ki kadromuz bu kadar hastaya bakmak için yeterli değil. Hastaların büyük bölümüne randevu veriyoruz, ancak acil olanları mutlaka tedavi ediyoruz. Özellikle de ağrısı olanlara müdahale ediyoruz. Buranın konusu iltihap, enfeksiyon ve ağrı. Son derece yorucu bir yerdeyiz. Ne kadar problemli hasta varsa buraya geliyor.
Türkiyede endodontide koruyucu amaçlı olan Rubber-Damı kliniğinde öğrencilere uygulattıran ilk fakülteyiz. 1990 yılından beri öğrencilerimiz hastalarına mutlaka Rubber-Dam takar ve o şekilde çalışırlar. Bu uygulamayla her zaman övünmüşümdür. Çünkü dişhekimliği fakültelerinin tamamında bulunduğundan çok emin değilim. Aslında bunun olması gerekiyor, yasal bir zorunluluğu var. Yakın zamanda Malpractice adında bir yasa çıkacak. Öyle bir yasa ki bu, hastaların hukuki anlamda haklarını koruyacak olan bu yasaya göre Rubber-Dam takmayan bir hekim kanun nazarında suçlu bulunabilecek. Ayrıca yurt dışında bir bilimsel makalede bir radyografi fotoğrafında dişte. Rubber-Dam yoksa makale kabul görmez ve yayınlanmaz. O nedenle kliniğimizle çokça övünürüz.
Dişhekimliğindeki çoğu dalda olduğu gibi endodonti de hızlı şekilde gelişiyor. Hekimlerin bu süreci takip etmeleri için sizce neler yapması gerekiyor?
Öncelikle bir tespitte bulunmak istiyorum. Ülkemizdeki dişhekimliği fakültelerinin sayısı hızla artarken çoğunluğunun kadroları maalesef boş. 2000 yılında konuşma yapmak için gittiğim bir fakültede, diş hastalıkları ve tedavisi anabilim dalında endodonti ve konservatif tedavi bölümleri bir arada bulunuyordu. İşin ilginç tarafı ise, derslere asistan doktor giriyordu. Yani bu kişi bir doçent bile değildi. Esasında üzerinde düşünülmesi gereken çok önemli bir konu. Bu entegrasyonun büyük üniversitelerimizde nasıl yapılacağını aslında ben de merak ediyorum. Çünkü belirli üniversitelerden mezun olanlarla diğer fakültelerin öğrenciler arasında endodontik bilgi açısından büyük farklılıklar oluşuyor. Bu sebeple mezun olan dişhekimlerinin bizlerin verdiği konferansları sıklıkla takip etmelerini öneriyorum. Endodonti, teknolojik gelişmelere paralel şekilde kendini çok çabuk yenileyen bir dal. Aynı yıl içinde bir sürü yeni madde ve cihaz sektöre sunuluyor. Bunların her birini hekimlerimize anlatıyoruz. Bu eğitimleri de hiçbir karşılık beklemeden bir misyonerlik faaliyeti gibi yapıyoruz. Mesela ben 1990dan bu yana 450500 arası konuşma yapmışımdır. Fakültemizin diğer öğretim üyeleri de benzer sayıda konferans vermişlerdir. Bu noktada özellikle dişhekimleri odaları çok iyi çalışıyorlar. Odaların davetlisi olarak konferans ve seminerlere katılıyoruz. Ancak katılımın istediğim sayılara ulaşmadığını gözlemliyorum. Şunu da eklemek isterim. Anadolunun birçok kentinde büyük kalabalıklara sunumlar yaptım. Buralarda hekimler ile vakaları üzerinde çok güzel tartışmalar yaptık. Önümüzdeki yıllarda bunların sayısının artmasını diliyorum.
Verdiğiniz bu konferansların duyurularını dişhekimliği odaları mı yapıyor?
Evet odalar yapıyor. Bu tür etkinliklere sponsorluk yapan firmalar var. Bunlardan bazıları, özellikle de ilaç firmaları konferansları kendi başlarına düzenliyorlar. Bunu bazen dental firmalarda yapıyor. Açıkçası prensip olarak organizasyon hangi şehirde gerçekleştirilecekse, o bölgenin dişhekimleri odası, başkanı ve yönetim kurulundan ve tabii TDBden gerekli izinlerin alınması gerektiğini düşünüyorum. Şahsen bu şekilde düzenlenmeyen hiçbir konuşmaya gitmiyorum ve diğer arkadaşlara da böyle davranmalarını tavsiye ediyorum.
Bölümünüz teknolojiyi takip edecek maddi imkânlara sahip mi?
Dişhekimliği eğitimi çok pahalı, endodonti de öyle. Fakat İstanbul Üniversitesi Rektörlüğü bize iki konuda büyük destek veriyor. Bunlardan biri, bilimsel çalışması olan akademisyenlerin yurtdışındaki kongrelere gidiş masraflarının karşılanması. Ülkemizin dişhekimliği alanındaki temsiliyeti açısından önemli bir şey. Cumhuriyetin ilk üniversitesine yakışanı yapıyor. Bunun dışında üniversite teknolojik anlamda da bizlere yardımcı oluyor. Herhangi bir cihaza ihtiyaç duyduğumuzda, tüm ekonomik olumsuzluklara rağmen ellerinden geleni yapıyorlar. Bu vesileyle rektörümüze ve dekanımıza bir kere daha teşekkürlerimi sunmak istiyorum. Herhangi bir cihaz sıkıntısı yaşamıyoruz. Ancak hasta yoğunluğundan dolayı cihazlarımız kısa süre içinde yıpranabiliyor.
Sorunlarınız nelerdir?
Fakültemizde öğretim üyesi olarak 198 kişi görev yapıyor. Ancak bu binaya sığmıyoruz. Aynı zamanda da bulunduğumuz yapı deprem güvenliği açısından problemli. Bunun için rektörlük ve dekanlık elinden geleni yapmaya çalışsa da devletin desteğinin olması gerekiyor. Sadece dişhekimliğinde değil, bu kampus içindeki binalardan bazıları bizden daha kötü durumdalar. Bunun dışında kadro yetersizliğini ve bazen çalışmalar için gerekli olan kaynağın bulunamaması da yaşadığımız ciddi sıkıntılardandır. Yaptığımız bilimsel araştırmalar için Bilimsel araştırma merkezlerine, ciddi paralar ödemek zorunda kalıyoruz. Genç bir asistan, araştırma fonundan bulabileceği kaynağa ek olarak kendi cebinden de harcama yapabiliyor. Övünerek söylemeliyimki Üniversitemiz elinden gelenin çok fazlasını yapıyor, ama bu yetmez, sonuçta bu araştırmalarla ülkemizi temsil edeceğiz, mutlaka Devletimizinde bize daha fazla el uzatması gereklidir. Bunlara rağmen olumlu şeylerden de bahsetmek gerekir. Her odada bilgisayar ve çok iyi derece internet bağlantısına sahibiz. Bu sayede bilimsel yayınlar rahat şekilde izlenebiliyor. Bütün süreli yayınları bünyesinde bulunduran zengin bir kütüphanemiz var. Bunun dışında İstanbul Üniversitesi Erasmus, Sokrates öğrenci değişim programını harika şekilde uyguluyor. Avrupadan her ülkeyle öğrenci ve asistan değişimi yapılıyor. Kısacası yaşadığımız sorunlara ve isteklerimize rağmen bulunduğum yerden memnun olan ve gurur duyan biriyim. İstanbul Üniversiteli olabilmek bence çok büyük bir onur.
Bir eleştirimde TDB yönetimine olacak. 2007 Asgari ücret listesinde tedavi ve endodonti ücretlerinin düşürüldüğünü, buna karşılık implant ve protez ücretlerinde ise artış yapıldığını üzülerek görüyoruz. Bu uygulamanın akıl alır tarafı yoktur. Endodontik tedaviler zor ve pahalı tedavilerdir. Ama karşılığında hastaya kendi dişini verirsiniz. Böyle bir fiyat listesi ile bir dişhekiminin bu hizmeti verebilmesi çok zordur. Fakültemiz Endodonti Ana Bilim Dalı Akademik Kuruluda bu olayı protesto ederek karara geçirmiştir. TDBnin bu uygulamayı düzelteceğini ümit ediyorum.
İstanbul Üniversitesi Dişhekimliği Fakültesi Endodonti Anabilim Dalının akademik kadrosu
Prof. Dr. Raif Erişen (Anabilim Dalı Başkanı), Prof. Dr. Selim Aşçı, Prof. Dr. Feyzi Batur, Prof. Dr. Seçkin Dindar, Prof. Dr. Alpay Yırcalı, Prof. Dr. Sedat Küçükay, Prof. Dr. Işık Küçükay, Prof. Dr. Kemal Sübay, Prof. Dr. Faruk Haznedaroğlu, Prof. Dr. Sema Yıldırım, Doç. Dr. Hakan Özbaş
Dr. Handan Ersev, Dr. Emir Dinçol, Dr. Burak Batur, Dr. Bülent Yılmaz, Araş. Gör. Başak Kurtuluş, Araş. Gör. Rüştü Dağlaroğlu, Araş. Gör. Selçuk Gökyay, Araş. Gör. Elif Çiftçioğlu, Araş. Gör. Özlem Saraçoğlu, Araş. Gör. Ayça Şimşek, Araş. Gör. Müzeyyen Gerek, Dok. Öğr. Seçil Balaban, Dok. Öğr. Erinç Tüysüz, Dok. Öğr. Buket Akyürek, Dok. Öğr. Ezel Yılmaz, Dok. Öğr. Pınar Şen, Dok.Öğr. Aysun Kara, Dok.Öğr. Başak Aslan, Dok. Öğr. Irmak Eroğlu, Dok. Öğr. Nazan Yırgın. Dok. Öğr. İpek Öreroğlu, Dok. Öğr. Esra Öztürk, Dok. Öğr. Erdal Pehlivanoğlu, Dok. Öğr. Füsun Ferah, Dok. Öğr. H.Onur Sorkun, Dok. Öğr. Miray Ekmekçi, Dok. Öğr. Caner Cangül, Dok.Öğr. Çiğdem Enginöz, Dok. Öğr. İpek Yıldız, Dok.Öğr. S.İlda Birdal, Dok. Öğr. Okan Karapınar.