Dünyanın diğer ülkelerinde olduğu gibi Türkiye’de de diş hekimliği hizmetlerini, ağırlıklı olarak özel sağlık kurum ve kuruluşlarının verdiğini belirten Yıldırım, son yıllarda Sağlık Bakanlığının kurumlarında yaptığı istihdam ile kamuda görevli diş hekimi sayısında artış gözlemlendiğini kaydetti.
Sağlık Bakanlığına bağlı tedavi kurumlarında yapılan ağız ve diş sağlığı işlemleri hakkında da bilgi veren Yıldırım, diş çekimi ve diş taşı temizliği oranının yüksek, kanal tedavisi oranının ise düşük olmasının üzücü olduğunu belirtti.
Kamuda görevli diş hekimlerinin iş yoğunluğu nedeniyle zor işlemler yerine daha basit işlere yöneldiğini savunan Yıldırım, yine yoğunluk nedeniyle kamuda randevuların 6 ay ya da bir sene sonrasına verildiğini ifade etti.
Yıldırım, şunları kaydetti:
”Türkiye’de diş eti ve diş hastalıklarının yaygın olması ve toplumun bugüne kadar diş hekimliği hizmetlerine erişememesi nedeniyle mevcut iktidarın sağlık hizmetlerine erişme noktasındaki kanalları açmasından kaynaklanan yoğun bir talep ve bu talebe karşı özellikle kamuda çalışan meslektaşlarımızın yoğun bir çabası var. Ancak performans sistemi yaklaşımı uygulandığı için sistemin suistimal edilmesi kaçınılmaz oluyor. Sistemin kontrol edilmemesinden kaynaklanan sıkıntılardan dolayı hem kamuda, hem de kamu tarafından dışarıya verilen ve özel tarafından yapılan işlemlerde ne yazık ki hoş olmayan tablolar ortaya çıkıyor. Sorunun çözümü kolay; yapılması gereken kontrol sisteminin kurulmasıdır.”
Devlet hastanelerinde verilen hizmet
2000-2008 yıllarında yapılan anket çalışmaları ve sonuçlarına da değinen Yıldırım, sağlık güvencesi nedeniyle devlet hastanesini tercih edenlerin oranının yüzde 71,3’ten yüzde 57,1’e, devlet hastanelerinde verilen hizmetten memnun kalanların oranın da yüzde 64,3’ten 54,1’e düştüğünü bildirdi.