Okyanus mu klinik mi?

Eyüp Yeşilpınar Mahallesi’ndeki Barlas Cerrahi Merkezi’nin diş bölümü sorumluluğunu yapan Dişhekimi Davut Şems’in kliniğine gelen hastaları güzel bir sürpriz bekliyor. Denize tutkun olan Şems’in odasında bulunan iki metre genişliğinde ve bir ton su alan tuzlu su akvaryumu, deniz kabuğu ve deniz ürünleri koleksiyonları görenlerin büyük ilgisini çekiyor.
Okyanus mu klinik mi? Okyanus mu klinik mi?
Okyanus mu klinik mi?

Eyüp Yeşilpınar Mahallesi’ndeki Barlas Cerrahi Merkezi’nin diş bölümü sorumluluğunu yapan Dişhekimi Davut Şems’in kliniğine gelen hastaları güzel bir sürpriz bekliyor. Denize tutkun olan Şems’in odasında bulunan iki metre genişliğinde ve bir ton su alan tuzlu su akvaryumu, deniz kabuğu ve deniz ürünleri koleksiyonları görenlerin büyük ilgisini çekiyor. Aynı zamanda dalgıçlık ve fotoğrafçıkla da uğraşan Şems ile denize olan tutkusunun nasıl başladığını, bugüne kadar neler yaptığını, bu hobisinin asıl mesleği olan dişhekimliğine ne yönde etki yaptığını konuştuk.   


 


Dişhekimi Davut Şems 1966 yılında İran’da doğdu. İlköğretim ve liseyi bitirdikten sonra Irak-İran savaşı sırasında askerlik görevini yaptı. Türkiye’ye gelerek 1990 yılında Veterinerlik Fakültesi’ni kazanan Davut Şems, dişhekimliği sevgisi nedeniyle eğitimini yarım bırakarak İstanbul Üniversitesi Dişhekimliği Fakültesi’ni kazandı. 1998 yılında mezun olduktan sonra mesleğe başlayan Şems, üç yıldan beri Eyüp Yeşilpınar Mahallesi’nde bulunan Barlas Cerrahi Merkezi’nin diş bölümü sorumluluğunu yürütüyor. Mesleği tercih etmesindeki diğer etkenin eşi olduğunu söyleyen Davut Şems; “Aslında hayvanları sevdiğim veterinerliği seçmiştim. Ancak eşimin isteği üzerine dişhekimliğini seçtim. Ailecek sağlık sektörünün içinde yer alıyoruz. Eşim eczacıdır, Suadiye’de bir eczanesi var. Ablam ve eniştem ise görev yaptığım Barlas Cerrahi Merkezi’nin sahipleri. Yani ailecek beyaz önlüklüyüz” diyor.


 


Okyanus mu klinik mi?Çocukluğundan beri akvaryumum var


Davut Şems mesleğini başarıyla yapan bir dişhekimi olmasının yanında, değişik hobileri olan farklı bir kişilik olarak karşımıza çıkıyor. Özellikle denizle ilgili hemen her şeye tutkusu var. Zaten hastanedeki kliniğine girdiğinizde bunu çok rahat gözlemleyabilirsiniz. Örneğin iki metre genişliğinde ve bir ton su alan akvaryumu hemen dikkat çekiyor. Çocukluğundan beri akvaryumunun olduğunu söyleyen Davut Şems, kliniğindeki akvaryumun profesyonel olduğunu belirtiyor. Şems, “Gördüğünüz tuzlu su akvaryumunudur, mercan yüklüdür. Akvaryumla uğraşanlar için son durak denilebilir. Çünkü bunun bir üstü şehir akvaryumu kategorisine girmektedir. Akvaryumun içinde hemen hemen tüm mercan çeşitlerinden örnekler bulunuyor. Bunun dışında anemonlar, denizhıyarı, istiridyeler, denizyıldızı mevcut. Kısacası denizde birbiriyle uyum sağlayabilen canlıları akvaryumumda görebilirsiniz. Ancak her canlıyı buraya koyamazsınız. Mesela akvaryumda agresif balıklar yoktur. Çünkü birbirlerini yiyorlar. Mercanlar için de aynı durum geçerlidir. Bazı mercanlar çok ışık isterken bazıları ise az ışık istemektedir. Dolayısıyla bütün bunları düzgün bir biçimde yapabilmek için ciddi bir bilgi birikimine ihtiyaç vardır. Özel ekipmanları mevcuttur. Kısacası hiç şakaya gelmez” diyor.


 


Klinik değil sanki okyanus


Davut Şems tuzlu su akvaryumuyla tatlı su akvaryumu arasında büyük farklıklar bulunduğunu ifade ediyor. Tatlı su akvaryumu için normal musluk suyu, birkaç taş, biraz bitki ve balıkların yeterli olduğunu belirten Şems, tuzlu su akvaryumunda ise okyanus koşullarının oluşturulduğunu söylüyor. Okyanuslarda ışık, iç akıntı, suda bulunan elementler, mercanlar arasındaki mesafenin önemine değinen Davut Şems, “Mercanların yaşayabilmesi için suyun içinde biraz alkalin olması gerekiyor. Ayrıca yine suyun içerisindeki kalsiyum miktarında eksilme olursa mercanların büyümesi olumsuz etkilenebiliyor. Işık yüksek kalvinli olmayıp güneş ışığını taklit etmezse mercanlar ölür. Çünkü mercanlar fotosentez yapabilen canlılardır. Suyun içinde akıntının olması gerekiyor. Akvaryumda akıntıyı büyük motorlar sağlıyor. Yine tuzlu su akvaryumunda balık sayısının 20’den fazla olmaması gerekiyor. Çünkü balıkların dışkısı fosfat ve nitrata neden oluyor. Bunlar da mercanlara zarar verebiliyor. Yeri gelmişken söylemek de yarar var, gördüğünüz balıklar genellikle otçuldur. Ölü bir karidesi iştahla yemelerine karşın birbirlerini asla yemezler. Tabii ki hangi balıkların bir arada yaşayabilecekleri önem kazanıyor. Bu da ciddi bir bilgi gerektiriyor” diyor.


 


Okyanus mu klinik mi?Davut Şems kendini akvaryum ve denizle ilgili canlılara o kadar adamış ki mesleği olan dişhekimliğini artık hobi olarak görmeye başladığını söylemeden geçemiyor. Hatta bu durumu zaman zaman hastalarıyla paylaştığını söylüyor. Peki dişhekimi Şems böylesi derin bilgi birikimine nasıl ulaştı? Kendisi özellikle son 6-7 yılda yoğun şekilde araştırma ve incelemeler yaptığını ve bilgi hazinesini genişlettiğini vurguluyor. Özellikle internet, yabancı dergiler, forumlar aracılığıyla büyük aşama kaydetmiş. Bu tutkusunun hastaları tarafından büyük memnuniyetle karşılandığını belirten Davut Şems, bazı hastalarının diş ağrılarını bir kenara bırakarak merak ettiklerini sorduklarını anlatıyor. Bazıları ise sadece akvaryumu merak ettikleri için randevu alıyormuş. Bu sayede Şems birçok hasta kazandığını belirtiyor.


 


Kendinizi okyanusun dibinde hissediyorsunuz


Davut Şems, akvaryumunun hem kendisini hem de hastaları ve ziyaretçilerini çok rahatlattığını ifade ediyor. Özellikle ışıkların kapanması durumunda odanın içinin okyanusun dibi gibi göründüğünü anlatan Şems, “Bir an için okyanusla ilgili bir belgesel izlediğiniz hissine kapılıyorsunuz. Akvaryum büyük olduğundan her an yeni bir canlıyı görebilirsiniz. Mesela gördüğünüz bir deniz yılanı (?) birkaç dakika sonra başka bir yere hareket ediyor, o esnada gözünüze denizyıldızı takılabiliyor. Sürekli olarak hareket halindeler” diyor.


 


Dalgıçlığı ve ilk tutkusu olan deniz kabukları koleksiyonu


Dişhekimi Şems’in hobi ve uğraşları gerçekten şaşırtıcı nitelikte. Kendisi aynı zamanda bir dalgıç. Ancak Şems kendisini amatör bir dalgıç olarak tanımlıyor. Bu işi bir zevk olarak gördüğünü ve asla para kazanmak için yapmadığı vurguluyor. Dalışın zevkinin fazla derinlere inmek olmadığının altını çizen Davut Şems, “Canlıların bulunduğu ortama inmek önemli. Zaten canlıları net olarak ilk 15-20 metrede görebilirsiniz. Derinliklerde ışık olmadığından canlı ürüyemiyor. Belki bazı kaya balıklarına rastlanabilir ancak asıl güzellikler ilk 15 metrede görülüyor. Yaklaşık 3-4 yıldır dalıyorum” şeklinde konuşuyor.


 


Davut Şems ilk tutkusunun deniz kabukları olduğunu anlatıyor. Hatta bu merak akvaryumdan önce başlamış. Çok küçük yaşlardan itibaren topladığı kabuklardan profesyonel bir koleksiyon oluşturmuş. Bunu yaparken de geniş bilgi ve birikime ulaşmış. Çünkü dünyada deniz kabuklarının ciddi bir piyasası bulunuyormuş. Koleksiyonun oluşturulması sırasındaki deniz kabuklarının boyutları, çıkarıldıkları derinliklerin özelliklerinin bilinmesi gerekiyor. Örneğin Şems, yeni çıkmış balık ve yıldızları kurutarak mumyalaştırıyor. Koleksiyonda dünyadaki bütün denizlerden çıkarılmış deniz ürünleri mevcut. Koleksiyonda sadece deniz kabukları yok. Denizyıldızı, denizkestanesi, balıklar, mercanlar kurutulmuş haliyle koleksiyonda yer alıyor. Şems, özellikle okyanusa ait canlıları bu işin ticaretini yapan satıcılardan seçerek aldığını, kabukların dışında yengeç ve denizle ilgili fosil koleksiyonlarının da olduğunu sözlerine ekliyor. Fosil koleksiyonunda balık, kestane fosilleri var. Davut Şems, bunların yaklaşık 150 milyon yıllık fosiller olduğunu söylüyor. Şems bu tutkusunun biraz maliyetli olduğunu belirterek “Sonuçta deniz gönül verdiğim bir alan. Dolayısıyla bazı şeyleri göze alıyorum. Hobimle ilgili ne varsa hepsini kliniğime getirdim. Çünkü mesleğim gereği gün boyu burada olduğum için bunlarla da tek tek ilgilenebiliyorum. Şayet bunlar burada olmasa, hele de hastam yoksa çok sıkılırdım” diye konuşuyor.


 


Şu ana kadar Dişhekimi Davut Şems ile akvaryumu, deniz kabukları ve deniz ürünleri koleksiyonu, dalgıçlığı hakkında konuştuk. Fotoğrafçılıkta da oldukça iyi olduğunu söylüyor. Fotoğrafçılığı da deniz tutkusuyla ilgili, yani diğer hobilerini tamamlar nitelikte. Daha çok balıkları ve mercanları çekiyor. Böyle çok sayıda fotoğrafı bulunuyor. Kendi akvaryumunun dışında birçok tanıdığının akvaryumundaki mercan ve balıkları fotoğraflamış  Şemş aynı zamanda Akvaryum Dünyası Dergisi’nin yazarlarından biri. Derginin her sayısında tuzlu su akvaryumlarıyla ilgili yazılar yazıyor. Davut Şems bütün bu uğraşlarıyla ilgili olarak şunları ifade ediyor:


 


 


Akvaryumu dişhekimlerine öneriyor


“Hobisi olan bir bireyin yaşlanmayacağına inanıyorum. Bu da benim sahip olduğum farklı bir dünya. Mesela yeni aldığım bir mercanla en az iki gün uğraşıyorum. Bu da bana büyük bir moral kaynağı oluyor ve motivasyonumu artırıyor. Oluşan pozitif elektrik de hastalarım ile kurduğum ilişkilere yansıyor. Ayrıca ruhunuzu dinlendiriyor ve estetik bir görünüm sağlıyor. Unutmadan söylemeliyim ki evet deniz ve ürünleri benim bir hobim. Bunun için çeşitli masraflar yapıyorum. Ancak işin içine girince, yani bilginiz artmaya başladıkça mercanları üretmeyi öğrenebilirsiniz. Ürettiğiniz mercanları takasta kullanarak yeni mercanlar alabiliyor ya da akvaryumculardan başka malzemeler elde edebiliyorsunuz. Yani akvaryum kendinin masraflarını karşılayacak duruma getirilebiliyor. Hatta bana fazladan paranın kaldığı durumlar olabiliyor. Dolayısıyla meslektaşlarıma kesinlikle tavsiye ediyorum. Bu konuda bilgi edinmek isteyen dişhekimi arkadaşlarımıza seve seve yardımcı olabileceğimi sizin aracılığınızla aktarmak isterim”.   


[email protected]


[email protected]

Add a comment

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir