Periodontoloji Derneği

Meslek yaşamı boyunca önemli başarılara imza atmış olan Ankara Üniversitesi Dişhekimiği Fakültesi Periodontoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi ve Periodontoloji Derneği Başkanı Prof. Dr. Yaşar Aykaç ile genel olarak dişhekimliği, özelde de periodontoloji bilimini ve Perodonotloji Derneği’nin çalışmalarını konuştuk.   
Periodontoloji Derneği Periodontoloji Derneği
Periodontoloji Derneği

Meslek yaşamı boyunca önemli başarılara imza atmış olan Ankara Üniversitesi Dişhekimiği Fakültesi Periodontoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi ve Periodontoloji Derneği Başkanı Prof. Dr. Yaşar Aykaç ile genel olarak dişhekimliği, özelde de periodontoloji bilimini ve Perodonotloji Derneği’nin çalışmalarını konuştuk. 


 


Yaşar Bey kısaca kendinizi tanıtabilir misiniz?


 


1957 İstanbul doğumluyum. Ancak tüm yaşantım Ankara’da geçti. Ailem İstanbul’da, bir ayağım orada denebilir.1975 yılında T.E.D. Ankara Koleji’nden,1980’de Ankara Üniversitesi Dişhekimliği Fakültesi’nden mezun oldum. Aynı Fakülte’nin Periodontoloji Anabilim Dalı’nda  mezuniyetimden itibaren çalışarak 1985’te doktora,1991’de doçent,1997 yılında da profesör ünvanlarını aldım. Ben bitirene kadar kadro gelmediğinden doktoradan sonra üniversiteden ayrılmak zorunda kaldım ve dört yıl süreyle serbest çalıştım. Kariyerde devam etme arzusu ağır basınca 1989’da tekrar akademik hayata geri döndüm ve hala çok severek devam ediyorum.1989’dan başlayarak implantoloji çalışmaları yapmak üzere Amerika’da çok iyi isimlerle çeşitli defalar çalışma fırsatı buldum.1990 yılında TÜBİTAK’ın Bilim Adamı Yetiştirme Grubu’ndan NATO Bursu kazanarak Bilgisayarlı Tomografi üzerine Amerika’da çalıştım. Türk Oral İmplantoloji Derneği’nin kuruluşundan itibaren içerisindeyim. 90’lı yıllarda gerçekleştirdiği birçok etkinlikte buradaki arkadaşlarımla severek görev yaptım.1993’te Dünya Oral İmplantoloji Kongresi’nin İstanbul’da düzenlenmesinde yer aldım. Uluslararası İmplantoloji Konseyi I.C.O.I.’ın Türkiye Bölge Sorumlusu olarak değerli hocam Peker Sandallı’yla birlikte yıllarca çalıştım. Akademik kariyerimin başından itibaren Türk Periodontoloji Derneği’nin faal bir üyesi oldum. Asistanlığımın ilk yıllarından itibaren tüm kongrelerine katıldım. Bu derneğin içinde Ankara Şubesi Yönetim Kurulu Üyesi ve Şube Başkanı olarak 12 seneden bu yana görev yapmaktayım.2006’dan bu yana da Türk Periodontoloji Derneği Başkanıyım ve halen Ankara Şubesi Başkanlığı’yla birlikte yürütüyorum. Lise’den ve fakülteden sınıf arkadaşım meslektaşım Meral Aykaç’la evliyim. Eşim serbest çalışıyor. Büyük oğlum Kaan 25 yaşında, Elektronik Mühendisi, halen Amerika’da Stanford Üniversitesi’nde İşletme Master’ı yapıyor. Küçük oğlum Volkan 21 yaşında ve önümüzdeki sene anne-babası gibi dişhekimi olacak.


 


Türk Periodontoloji Derneği’nin tarihçesini, kuruluş amacını açıklayarak çalışmaları hakkında bilgi verebilir misiniz?


 


Türk Periodontoloji Derneği dişhekimliği branş dernekleri arasında en eskisidir. 1970 yılında Prof. Dr. Peker Sandallı tarafından tamamen bilimsel amaçlarla kurulmuştur. Kuruluşundan itibaren düzenlediği etkinliklerle Türk dişkekimliği camiasına hizmet etmiştir. Her yıl bir bilimsel kongre düzenlemeyi gelenek haline getirmiş ve bunu kuruluşundan bu yana hiç aksatmamıştır. Bilimsel etkinliklerin çok sınırlı olduğu 1970’li ve 80’li yıllarda muntazam düzenlediği bu kongrelerle her branştan akademisyene kucak açmış, çalışmalarını sunabilecekleri bir platform sağlamıştır. Ayrıca serbest hekimlerin Periodontoloji’ye olan ilgilerini karşılıksız bırakmamış ve düzenlediği mezuniyet sonrası kurslarla da birçok meslektaşımızın bilgi ve becerilerini artırarak muayenehanelerinde periodontal uygulamalara yer verebilmelerine zemin hazırlamıştır. Türkiye’nin henüz dünyayla bugünlerde ki kadar entegre olamadığı o dönemlerde, isimlerini bilimsel dergilerdeki makalelerinden tanıdığımız bilim adamlarını kongrelerine konuşmacı olarak getirmiştir. Hem Periodontoloji camiası hem de serbest çalışan meslektaşlarımızın bligi ve görgülerinin artmasında ve kişisel ilişkilerin kurularak dünyaya açılmamızda  bu isimlerin çok yararı olmuştur. 1990 yılında Uluslararası Periodontoloji Akademisi I.A.P.’nin dünya kongresi İstanbul’da büyük bir başarıyla düzenlenmiş ve hem bilimsel ağırlığıyla hem de sosyal etkinlikleriyle  çok konuşulan bu kongrenin bugüne kadar bir benzeri tekrarlanamamıştır. Tüm Periodontoloji camiasını tek çatı altında toplayan derneğimiz, uluslararası alanda da ülkemizi hakkıyla temsil etmektedir. Avrupa Periodontoloji Federasyonu E.F.P.’nin aktif bir üyesidir. Her üç ylda bir yapılan Europerio kongrelerine üniversitelerimizden götürülen çalışmalarla bilimsel ağırlığını koymuş ve uluslararası camiada saygın bir yer edinmiştir. Bu ağırlığımızdan aldığımız güç ve aktif çalışmalarımızla geçen sene boşalan E.F.P. Yönetim Kurulu üyeliğine bir arkadaşımızı seçtirmeyi de başardık. 2012’de yapılacak Europerio 7 toplantısına da adaylığımızı koyduk ve gecen Şubat ayında Almanya’da yapılan genel kurul’da Avusturya ve Yunanistan’la birlikte bu etkiliği ülkemize getirmek için yarıştık ve maalesef bir oy farkla kaybettik.


 


Derneğin kaç üyesi bulunuyor?


 


1970 yılında Prof. Dr. Peker Sandallı ve hemen sonrasında bir avuç değerli hocamızın gayretleriyle yola çıkan derneğimiz, her geçen gün gelişip serpilmiştir. Bugün Ankara ve İzmir’de şubeleri olan,120 ‘si öğretim üyesi, yurdun her yanına dağılmış üniversitelerde görev yapan 250 akademisyeniyle toplamda 500′ e varan üyesi olan güçlü bir bilimsel dernektir.


 


Periodontolojinin dişhekimliği alanınıdaki öneminden bahseder misiniz? 


 


Dişhekimliği, çok ağır bir teorik eğitim sonrasında hasta başında da yoğun bir klinik eğitimine dayanan zahmetli bir öğrencilik dönemi sounda kazanılan dünyanın en zor mesleklerinden birisidir. Özellikle serbest olarak çalışmanın gelişmiş beceriler gerektirdiği, çoğunlukla tek başına icra edilen bir uğraş alanıdır. Son yıllarda bir kuruma bağlı olarak çalışmanın zorlaşmaya başlamasından, mezun sayısının artmasından dolayı giderek daha fazla meslektaşımız muayenehane açmaya yönelmektedir. Bu nedenle mezun edeceğimiz genç arkadaşlarımızın yeterli bilgi, beceri ve tecrübeyle donatılmaları daha fazla önem arzetmektedir.


 


Serbest çalışan bir hekimseniz, sizden muayenehanenize başvuran hastaların tüm sorunlarını çözerek onları rahatlatmanız beklenmektedir. Fonksiyon, fonasyon ve estetiğin iadesinde her branşın çok önemi vardır. Konservatif olsun, girişimsel olsun her türlü tedavinin başarısı öncelikle sağlıklı periodontal dokulara sahip olmayı gerektirir. Estetiğin ön plana çıktığı günümüzde başarıya ulaşabilmek için altyapının da çok sağlam temellere oturması şarttır. Estetik çalışmaların altyapısını da periodontal dokuların sağlığı oluşturur. Ne kadar iyi malzemeler, ne kadar iyi laboratuar işçilği ve teknolojisi kullanılırsa kullanılsın, başarılı bir sonuç elde edilmesi tamamen iyi bir diş hekimliği uygulamasına bağlıdır. Eğer hekim ağızda mevcut periodontal sorunları gözardı ederek çalışmaya başlamışsa sağlanacak başarı da çok kısa süreli olacaktır. İhmal edilen periodontal dokular er veya geç altyapının çökmesine ve başarısızlığa neden olacaktır.


Özellikle preprotetik uygulamalarda ve implant çalışmalarında sağlam bir altyapı oluşturmakta ve periodontal sağlığın sürekliliğini sağlamakta periodontal tekniklere yoğun olarak başvurulması günümüzde bir gerekliliktir.


 


Uzmanlık alanlarında çalışmanın ve disiplinler arası yardımlaşmanın artması bu alanda çalışan arkadaşlarımıza olan talebi de artırmaktadır. Periodontoloji dalında doktora yapan arkadaşlarımız bu gereksinimlere cevap verecek bilgi ve beceri ile yetişmektedir. Serbest hekimlerimiz uzmanlık gerektiren durumlar için bu arkadaşlarımızla işbirliğine giderek daha sağlıklı tedavi planlamaları yapabilir, daha başarılı sonuçlar alabilirler. Referans sistemi arık daha sık başvurulan bir yöntem olarak ön plana çıkmaktadır ve bizim de dernek olarak benimsediğimiz bir durumdur. Uzun ve zor bir eğitim döneminden sonra edinilen doktoralar referans yokluğundan atıl kalmasın, çok ihtiyaç duyulan bu branşta uzmanlaşmış arkadaşlarımız da eğitimini aldıkları özel branşlarında çalışsınlar isteriz.


 


Şu ana kadar gerçekleştirdiğiniz bilimsel kongre ve sempozyumlarınız hakkında bilgi verebilir misiniz?


Türk Periodontoloji Derneği kuruluşundan bu yana geçen 38 yılda 37 bilimsel kongre gerçekleştirmiştir. 38. Kongre’miz de 22-24 Mayıs 2008 tarihlerinde Istanbul’da Maslak Sheraton Otel’de düzenlencektir. Serbest çalışan hekimlerimizin daha rahat katılabilmesi için de günlük katılım olanağı sağlanmaktadır. Ayrıca 1990 yılından başlayarak her sene bir de bilimsel sempozyum düzenliyoruz. Kongrelerimiz merkez ve şubelerimizin bulundugu üç büyük ilimizde, sempozyumlarımız ise Anadolu’daki üniversitelerimizin bulunduğu illerde düzenlenmektedir.17. Bilimsel Sempozyumumuz geçen Ekim ayında Çukurova Üniversitesi tarafından Adana’da yapılmış, bu seneki ise gene Ekim ayında Süleyman Demirel Üniversitesi tarafından Isparta’da düzenlenecektir.


 


Periodontal hastalık olarak adlandırılan dişeti hastalıkları ve türleri hakkında bilgi verebilir misiniz?


 


Periodontal hastalıklar yaşa, sosyo kültürel ve ekonomik düzeye göre çeşitlilik gösteren, kişiden kişiye ve basitten komplike olanlarına kadar değişik şiddette görülebilen rahatsızlıklardır. Dünya Sağlık Örgütü W.H.O.’nun verilerine göre de dünyada en fazla rastlanan hastalık Gingivitis’tir. Kronik inflamatuar tabiatlı gingivitisler ve periodontitisler ülkemizde en sık karşılaştığımız dişeti hastalığı türüdür. Akut gelişen hastalıklar da hızlı ve erken diş kayıplarının nedenleri arasında ön sırayı almaktadır. Toplumuzun genel olarak ağız sağlığını sağlamadaki  ve bunu vücudun genel sağlık durumunun ayrılmaz bir parçası olarak görmedeki eksiklikleri bu hastalık türünün yaygılığına sebep olarak gösterilebilir.


Özellikle transplantasyon vakalarının sayısının artmasıyla, organ reddini önlemek için kullanılan siklosporin türevi ilaçlar; anti hipertansif olarak kullanılan kalsiyum kanal blokerleri; epilepsi tedavisinde kullanılan hidantoin türevi anti epileptik ilaçlar da daha sık olarak ilac kaynaklı büyüme şikayetleriyle karşılaşmamıza neden olmaktadır.


 


Sistemik hastalıklarla birlikte görülen periodontal rahatsızlıklar  tıp doktorlarıyla birlikte kooperasyon içerisinde çalışarak başa çıkabileceğimiz diğer bir hasta grubunu oluşturmaktadır. Bu konuda birlikte çalışma güçlüklerini aşmak üzere katedilmesi gereken hala cokca bir mesafe oduğu ise bir gerçektir.


Ayrıca hatalı hekimlik uygulamaları da sıklıkla periodontal rahatsızlıkların oluşmasına, periodontal problemleri giderilmeden yapılan tedaviler ise zamanla daha ağır tabloların oluşarak diş kayıplarına neden olmaktadır.


 


Uygulanmaya başlanan yeni ceza kanunu ile zaman içerisinde daha fazla hekimin dava edilebileceği varsayılmalıdır. Herhangi bir protetik, konservatif, implant tedavisi ya da ortodontik uygulama öncesinde olmayan periodontal rahatsızlığın tedavi sonrası ortaya çıkması, hatalı hekimlik iddiaları için uygun bir zemin oluşturabilecektir. Bu gibi istenmeyen durumların önüne geçilebilmesi için hukuki formalitelerin tamamlanmasının yanısıra, eksik ve yanlış tedavi iddialarının önüne geçebilmek bakımından her hekimin yapacağı uygulamaları daha sağlam periodontal altyapılar üzerine oturtması gerekecektir.


Yukarıda sayılan ve sayılamayan nedenlerle periodontal sağlığın korunması ve varsa hastalıkların tedavi edilerek sağlığın iadesi üzerinde önemle durulmasını gerektiren bir durum olarak ortaya çıkmaktadır.


 


Türkiye’de dişeti hastalıklarının görülme sıklığı ve sebepleri olarak neleri söylemek istersiniz. Ülkemizde periodontol hastalıkların tedavisindeki başarı oranı nedir?


 


Türkiye’de dişeti hastalıklarının görülme sıklığı çok yüksektir. Bunun temel sebepleri arasında toplumumuzda ağız sağlığı ve hijyenine gereken önemin verilmemesi gelmektedir. Yıllık diş fırçası tüketimi halen bir kişiye yarım fırça düzeyindedir. Oysa her altı ayda bir fırça değiştirmek gerektiğinden yola çıkarak, normalde  bir kişiye yılda iki fırça düşmeliydi. Diş macunu tüketimine bakıldığında da benzer bir durum söz konusudur. Halen diş macunu tüketimimiz Avrupa ülkelerinin dörtte biri düzeyindedir.


Ülkemizde periodontal hastalıkların tedavisinde başarı oranı ileri batı ülkeleri düzeyindedir. Hekime ulaşabildiği sürece hastalarımızın iyi bir tedavi hizmeti alma olanağı bulunmakla beraber nüfusun ne kadarlık bir kesiminin bu olanağa sahip olabildiğini tartışmak gerekir. Hekimlerimizin halk sağlığına ve koruyucu hekimlik çalışmalarına yöneltilmesi, dengali hekim dağılımının ağlanması, insan ve işgücü kayıplarının önlenerek verimli şekilde kullanılması gibi merkezi otoritrnin öncülüğü ve planlamasında yürütülmesi gereken toplumsal bir sorun olduğu ortadadır. Biz Türl Periodontoloji Derneği olarak her sene Ağız Sağlığı Haftaları düzenleyerek halkın bilinçlendirilmesine ve eğitimine hizmet etmeye çalışıyoruz.


 


Ülkemizdeki dişhekimliği fakültelerindeki periodontoloji eğitimi hakkında genel olarak neler düşünüyorsunuz?


 


Ülkemizin üniversitelerinde verilen periodontoloji eğitimi yurtdışındaki benzerleriyle kıyaslandığında bir eksiklik gözlenmemektedir. Teorik ders yükümüz oradakilere nazaran oldukça fazladır. Hatta bu durum yurtdışı eğitim programlarıyla uyum çalışmaları esnasında eleştiri konusu bile olmaktadır. Pratik uygulamalarda verdiğimiz eğitim, istenen vaka sayısı bakımından çok daha fazladır. Mezun olana kadar bizim öğrencilerimiz çok sayıda hasta bakmakta, öğretim üyeleri ve asistanların ileri girişimlerini izleyerek periodontal, preprotetik ve implant cerrahisi konusunda bilgi ve görgülerini artırma fırsatı bulmaktadırlar. Küçük gruplar halinde hocaların verdiği hasta başı eğitimler, vaka tartışmaları, literatür ve seminer saatleriyle, klinikte çalışan gruplara verilen özel ders saatleriyle yeni yetişen hekimlerin meslek hayatlarında rastlayacakları vakaların büyük kısmına müdahale ederek başa çıkabilecekleri bir temel kendilerine kazandırılmaktadır. Tedavi ettikleri hastaların sonucunu görebilmeleri ve meslek yaşamlarına daha iyi hazırlanabilmeleri bakımından öğrencilerimizin, aldıkları bir hastanın tüm tedavilerini kendilerinin yaparak disiplinler arası ilişkileri daha iyi özümseyebilecekleri entegre eğitim programlarının bir şekilde uygulanmasının gerekli olduğuna inanıyorum. 


 


Diğer fakültelerle kıyaslandığında bizim eğitimizin son derece yoğun ve ağır olduğunu görüyoruz. Öğrencilerin sosyal, kültürel ve sportif amaçlara ayırabilecekleri biraz boş zamana ihtiyaçları olduğunu düşünüyorum. Son derece ağır, yoğun ve uzun bir eğitim yılının genç beyinler üzerinde yıpratıcı bir etkisi olduğu bir gerçektir. Diğer fakültelerde okuyan arkadaşları eğitim yılına daha geç başlayıp daha erken bitirirken, çok daha az sayıda dersten sorumlu tutulurlarken, ders geçme, borçlu geçme gibi avantajlardan yararlanırlarken bizim öğrencilerimiz yaz ortalarına kadar süren mecburi ve çok sayıda dersten yüksek geçme notlarını tutturmaktan sorumlu olarak ve bir dersten bile kalsalar bir yıllarını kaybederek (ve kaldıkları derse ertesi yıl devam etmeye  mecbur olarak) gerçekten çok zor bir öğrencilik yaşamaktadırlar. Şehir dışından gelen birçok öğrencinin okudukları şehri tanımadan mezun olup gittiklerine çokca şahit olmuşumdur. Böylesine ağır şartlarla okuyan ve bir meslek edinen dişhekimleri, daha sonra da meslek hayatlarına muayenehanelerinin dört duvarı arasına kapanarak devam etmektedirler. Oysa her meslekten daha fazla sosyal yaşama karışmak zorunda olan mesletaşlarımız açısından bu durum bir olumsuzluktur. Belki bu ağır eğitimin öğrenciler lehine biraz hafifletilmesi düşünülmelidir. Bir eğitimci olarak buna yürekten inanıyorum. 


 


Dernek olarak plan ve projeleriniz anlamında önümüzdeki dönemde neler yapacaksınız?


 


Türk Periodontoloji Derneği olarak yapılanmamızı ve faaliyetlerimizi çağın gereklerine uydurarak bizden beklenenleri yerine getirmeye çalışıyoruz. Bu bakımdan topluma, mesleğe ve üyelerimize karşı sorumluluklarımız olduğunu düşünüyor ve buna uygun bir program geliştiriyoruz.


 

Türk toplumunun ağız sağlığı bilincini geliştirmek için kampanyalar düzenlemeye, bu amaçla devletin ilgili birimleri, sektör kuruluşları ve medyayla yaygın ve sürekli bir işbirliğini her fırsatta değerlendirmeye çalıştık ve bunu sürdürmeyi hedefliyoruz. Bu kampanyalara eskisi gibi serbest çalışan gönüllü serbest muayenehanelerin yanısıra özellikle üniversitelerimizi, ana çocuk sağlığı merkezlerini, devlet hastanelerini ve meslektaşlarımızın çok zor şartlar altında özveriyle çalıştığı sağlık ocaklarını da katarak 2007 itibariyle 250.000 kişiye ulaşarak ücretsiz fırça-macun dağıtmış bulunuyoruz.

Uluslararası alanda kullanılabilecek nitelikte toplumsal veri sağlayacak projelerin planlanıp geliştirilmesinde, yürütülmesinde özellikle periodontal etyolojik araştırmalar için maddi ve manevi destek sağlayacağız.


 


Bizim gibi hedfleri olan mesleki ve bilimsel derneklerle işbirliği olanaklarına her zaman sıcak bakıyoruz ve ilişkleri geliştirmeye çalışacağız.


Akademisyenlerin çoğunlukta olduğu bir üye ve yönetim profilyle  Üniversitelerle ilişkilerimizi daha da geliştirmeye çalışıyoruz.


 


Meslektaşlarımızın ihtiyaçlarına cevap verecek kongre, konferans, sempozyum, kurs, workshop gibi bilimsel etkinlikleri daha yoğun olarak düzenlemeyi planlıyoruz.


Derneğimizin kısıtlı olanaklarıyla yetişmekte olan akademisyen arkadaşlarımızı teşvik etmeye çalıştık, önümüzdeki seneden başlayarak daha da etkin bir şekilde desteği sürdüreceğiz. serbest çalışan üyelerimizle ilişkilerimizi daha geliştireceğiz.


 


Bu sene alamadığımız Europerio organizasyonlarına adaylığımızı tekrar koyup, mutlaka  ülkemize kazandırmak istiyoruz.

Add a comment

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Reklam