Kendisi büyüdükçe koleksiyonu da büyümüş. Daha sonra tıbba merakı artmış ve tıp tarihine gönlünü kaptıran bir diş hekimi olmuş; ancak pullarını yalnız bırakmamış. Çok sayıda ödül almış, pul kitapları yayınlamış. Bu arada kendisini sürekli yenilemiş, geliştirmiş ve okumaktan hala usanmamış. Ahmet Bey, söyleşimizde pulculuk serüvenini ve başarılarını anlatıyor ve ülkemizin sorunlarından biri olan ‘değer’ konusundan da yakınıyor. Ahmet Doğan Ataman’ın ilginç hikâyesini söyleşimiz anlatsın.
Nordkapp, Norveç – Kuzey Kutup Dairesi
Doğan Bey, öncelikle sizi tanıyabilir miyiz?
1960’da İstanbul’da doğdum. İlkokulu Şişli 19 Mayıs İlkokulu’nda, ortaokul ve liseyi Özel Sankt Georg Avusturya Erkek Lisesi’nde tamamladım. 1982–1990 yılları arasında Avusturya Viyana Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde eğitim gördükten sonra, 2000 yılında Marmara Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi’nden mezun oldum. Tıp tarihine gönül vermiş biri olarak İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Deontoloji ve Tıp Tarihi Bölümü’ne devam ettim. İki seneden beri felsefe eğitimimi sürdürüyorum.
Dünya Tıp Tarihi Birliği, Türk Tıp Tarihi Birliği, TETAG (Türk Eczacılık Tarihi Araştırma Grubu), Avusturya Eczacılık Tarihi Birliği, Southern Medical Association ve Dünya Filateli Birliği gruplarına üyeyim.
Ahmet Doğan Ataman, Caserta Kraliyet Sarayı Bahçesi, İtalya
Pul koleksiyonerliğine merakınız nasıl başladı? Serüveninizi anlatır mısınız?
1967 senesinde rahmetli annemin beni Levend Postanesi filateli bölümüne yazdırması ile pulculuk serüvenim başladı. Postaneden aldığım Türkiye Cumhuriyeti pulları haricinde damgalı-damgasız her türlü pulu topluyor, saatlerce onları pul defterlerine dizerken zamanın nasıl geçtiğini dahi fark edemiyordum.
İstanbul’un pulcuları genellikle Yüksek Kaldırım’da kümelenmişti. Avusturya Erkek Lisesi de Yüksek Kaldırım’a oldukça yakındı. İşte ortaokulda okurken tanıştığım filatelinin aksakalı Erol Akkaya, benim pulculuk yaşamımda bir dönüm noktasıdır.
Erol Bey’den öğrendiğim metodoloji ile önce Türkiye Cumhuriyeti pulları ve ilk gün zarflarını toplamaya başladım. Ortaokula giderken hekimlik mesleğine olan merakım nedeniyle daha sonraları tıp konusunu seçtim.
Diş hekimliği ile birlikte pul koleksiyonerliği de yaptınız. Hekimliğinizin koleksiyonculuğa etkisi ne derece oldu?
Koleksiyonum gelişiyordu gelişmesine; ama bir hekim ve diş hekimi olarak bilgilerim yetmiyordu. İşte bu nedenle İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Deontoloji ve Tıp Tarihi bölümünde değerli hocalarım Prof. Dr. Nil Sarı, Prof. Dr. Ayten Altıntaş ve Prof. Dr. Zuhal Özaydın’ın yanında tıp tarihi eğitimi aldım. Artık daha bilinçliydim.
Dünya çapında çeşitli yarışmalara da katıldınız. Aldığınız ödüllerden bahseder misiniz?
Filateli sabır işidir. Aradığınız obje seneler sonra elinize geçince dünyalar sizin olur. Koleksiyonum zamanla büyüdü ve artık filatelik yarışmalara girmeye hazırdım. 1995’te Atatürk II. Milli Sergisi’nde tematik klasmanda Vermey’e layık görüldüm. Bu ilk aldığım madalya beni çok duygulandırmıştı. Asla şımarmadım; hep daha iyiye daha mükemmele ulaşabilmek için azimle, inatla ve özveri ile çalıştım.
Tematik sınıfta katıldığım birçok ulusal ve uluslararası pul sergisinde dereceler aldım. Tematikte İstanbul’da yapılan 1995 Atatürk II. Milli Sergisi’nde Vermey, 1996 İstanbul 96 Ulusal Filateli Sergisi’nde Vermey, Moskova 1996 Dünya Filateli Sergisi’nde gümüş-bronz, Sofya’da 1999 Avrupa Filateli Sergisi’nde gümüş-bronz ve literatür sınıfında 2008 Ankara Milli Sergi’de büyük gümüş madalya.
Peki, bunları kitap haline getirdiniz mi?
Sadece tematik pul koleksiyonu yapmak değildi hedefim. “Pullar Tıp Tarihini Anlatıyor” ana başlığı altında 15 kitap yazdım. Ulusal ve uluslararası tıp, eczacılık ve diş hekimliği tarihi kongrelerinde filateli ve tıp konulu sayısız sunum yaptım. Aynı konuda 76 adet makalem yayınlandı. Amerika’da yayınlanan “Scalpel and Tongs” adlı tıp ve pulculuk dergisinin devamlı yazarıyım.
Koleksiyonunuzda ne kadar pul mevcut?
Koleksiyonumda kaç adet pul olduğunu bilmiyorum, ama sadece tıp koleksiyonumda 62 pul defterim var. Tıp koleksiyonu dışında Yavru Vatan Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti pulları ve ilk gün zarfları eksiksiz takım halinde, klasik araba ve atçılıkta engelli atlama koleksiyonum bulunuyor.
Başarılarınızın yansımalarını nasıl değerlendiriyorsunuz? Yeteri derecede destek görüyor musunuz?
Pulculuk ülkemizin kanayan yarasıdır. Hiçbir şekilde destek görmediği gibi ayrıca önem de verilmiyor. Oysa pul, ülkeyi tanıtmak için en ucuz reklam aracıdır. Size burada bir anekdotu anlatmak istiyorum. Türk Dişhekimliği’nin 100. yılı anısına pul ve ilk gün damgası çıkarılması için Posta İdaresi’ne dilekçe verdim. Maalesef dilekçeme cevap verilmedi. Ankara’ya Genel Merkez’e gidip şahsen girişimlerde bulundum. Milli pul sergilerinden tanıdığım filateli şubesi ilgilileri ile konuştum. Aldığım cevap: “Bu seneki emisyon programı kapanmıştır.” Özel gün damgası için adeta yalvardım. Sonuç: NAFİLE… “100. Yıllar” öyle kolay kolay gelmiyor.
Koleksiyonerlerin yurt içinde veya yurt dışında yapılan sergilerde karşılaştığı en önemli sorun sigortadır. Hiçbir şirket ülkemizde filateli koleksiyonunu sigortalamıyor. İşte bu yüzden birçok filatelist de yarışmalara katılmamaya başladı.
Koleksiyonlarınızı geliştirmeyi, yeni pullar eklemeyi düşünüyor musunuz? Bu konudaki hedefleriniz nelerdir?
Artık dijital baskı şeklinde yarışmaların literatür sınıfında yer alıyorum. Hedefim “Pullar Tıp Tarihini Anlatıyor” projemin kitap haline gelmesi. Maddi destek olmadan kitap yayınlamak zor ve oldukça masraflı. Hele hele bu, özellikli bir konu olan tıp tarihi olursa! Bugüne kadar sadece bir tanesi için sponsor bulabildim. “Pullar Dişhekimliğini Anlatıyor” kitabım da buna dâhil.
Buradan diş hekimlerine hangi öneri ve tavsiyelerde bulunmak istersiniz?
Sadece diş hekimlerinin değil; hekim, eczacı ve bu fakültelere giden öğrencilerin tıp konulu pul koleksiyonu yapmaları, mesleki görüş ve düşünce ufuklarını genişleteceği fikrindeyim.