Ülke genelinde tek fiyat uygulamasına geçilmeli

İstanbul Umum Diş Protez Teknisyenleri ve Sanatkarlar Odası Başkanı Yavuz Erpınar, en büyük projelerinin diş teknisyenleri arasında bir birliğin sağlanarak yaşanan sorunların çözüme kavuşturulması olduğunu söylüyor. Yardımcı eleman olmadan diş teknisyenliğinin yapılmasında zorlukların yaşanabileceğini savunan Erpınar, laboratuvarlar arasındaki fiyat istikrarsızlığının da dişhekimlerinin tabi olduğu asgari ücrete benzer bir tarifeyle çözülebileceğini düşünüyor. 
Ülke genelinde tek fiyat uygulamasına geçilmeli Ülke genelinde tek fiyat uygulamasına geçilmeli
Ülke genelinde tek fiyat uygulamasına geçilmeli

İstanbul Umum Diş Protez Teknisyenleri ve Sanatkarlar Odası Başkanı Yavuz Erpınar, en büyük projelerinin diş teknisyenleri arasında bir birliğin sağlanarak yaşanan sorunların çözüme kavuşturulması olduğunu söylüyor. Yardımcı eleman olmadan diş teknisyenliğinin yapılmasında zorlukların yaşanabileceğini savunan Erpınar, laboratuvarlar arasındaki fiyat istikrarsızlığının da dişhekimlerinin tabi olduğu asgari ücrete benzer bir tarifeyle çözülebileceğini düşünüyor. 


 


 


Kısaca kendinizi tanıtarak başkanlığını yürüttüğünüz İstanbul Umum Diş Protez Teknisyenleri ve Sanatkarlar Odası’nın kuruluşunu ve faaliyetlerini anlatır mısınız?


 


Diş teknisyenliğine 1955 yılında o zamanki adı Sultanahmet Sanat Enstitüsü olan Sultanahmet Meslek Lisesi’ne giderken bir dişhekiminin yanında başladım. Askerliği bitirdikten sonra bir diş teknisyeninin yanında çalışmaya devam ettim. Bir süre sonra da ortak olarak işleri yürüttük. Bu ortaklık sırasında İstanbul Diş Teknisyenleri Derneği yönetimine seçildim. Uzun yıllar dernekte yönetici olarak görev yaptım. 1985 yılında defterlerimizin ve faturalarımızın tasdiki gerekiyordu. Bu sebeple de oda kurma mecburiyeti ortaya çıktı. 507 sayılı yasaya göre Esnaf ve Sanatkarlar Birliği’nin dışında bir oda kurmamız mümkün değildi. O yıl odamızı kurduğumuzda kendimizi kanıtlayacak herhangi bir belgemiz bulunmuyordu. Sağlık, Milli Eğitim ve bağlı bulunduğumuz Ticaret Bakanlıkları’na, üst kuruluşumuz olan Esnaf ve Sanatkarlar Birliği ve Konfederasyonu’na başvurularda bulunduk. O sırada dönemin Devlet Bakanı Ercüment Konukman 3575 sayılı yasanın hazırlığı içindeydi. Bakan Konukman mesleğin uzmanları olarak İstanbul’dan beni ve ikinci başkan Galip Dönmez’i, Ankara’dan ise Ali Aybek ve Haci Şahin’i davet etti. TBMM komisyonlarında günlerce bu konuyu tartıştık ve o zaman bir sefere özgü olarak uygulanacak yasada bazı emrivakilerle karşılaştık. Ercüment Konukman bizim için af niteliği taşıyan bir yasanın çıkacağını söylemişti. Buna göre iki yıl geriye vergi mükellefi, Bağ-Kur’lu ve SSK’lılar belgelerini onaylatmak suretiyle başvurularını yapıp sınavlara girecekler ve belgelerini alacaklardı. Belgesi olmayan da bu mesleği yapamayacaktı. Af olarak sunulan yasa teklifinin ceza niteliğinde olduğunu ifade ettim. Yasanın bir milat olarak kabul edilerek vergi mükellefi olan üyelerimizin belgelerinin doğrudan verilmesini, yanlarımızda çalışanlar için de bir kurs düzenlenmesine ve bunun sonrasında yapılacak sınava göre belgelendirilmenin yapılmasının daha doğru olduğunu belirttim. Ayrıca meslek liselerinde diş teknisyenliğiyle ilgili bölümlerin açılmasıyla meselenin sona erdirileceğini ilettim. İlk etapta buna karşı çıkıldı. Ancak her şeye rağmen bu uygulama için karar alındı. Bu çalışmalar sırasında Milli Eğitim Bakanlığı’na da başvurmuştuk. O zamanki Çıraklık Yaygın Eğitimi Genel Müdürü Ahmet Erdoğan ve yardımcısı Zeki Özkan mesleğin eğitiminin Avrupa’da ve Ortak Pazar ülkelerinde nasıl yapıldığına dair bir araştırma yapmışlardı. Bunlar sonucunda bizi kapsama almışlardı.


 


1989’dan 2000 yılına kadar devam eden çıraklık eğitimimizin müfredat programında sağlıkla ilgili bazı eksiklikler bulunuyordu. Bu durum Sağlık ve Milli Eğitim Bakanlıkları arasında bazı sorunlara sebep oldu. Milli Eğitim Bakanlığı’nın verdiği ustalık belgeleri şu anda Avrupa da bile geçerli olmasına rağmen Sağlık Bakanlığı bunu tanımadı. Bir çalışma içine girilerek 5181 sayılı yasayla 3308 sayılı yasaya göre verilen belgelerin Sağlık Bakanlığı tarafından tanınması sağlandı. Bunun için de bir yıl süre verildi. Buna göre ustalık belgesi alanlar, mevcut belgelerini Sağlık Bakanlığı tarafından verilecek diş teknisyenliği belgeleri ile değiştireceklerdi. Kalfaların ise sekiz aylık bir eğitim sürecine girmeleri gerekiyordu. Fakat Türk insanının yapısında olan ihmalkarlık burada da ortaya çıktı. Belgelerini zamanında değiştirmeyenler şu anda mağdur durumdalar. Geçtiğimiz Şubat ayında Sağlık Bakanlığı Tedavi Hizmetleri Genel Müdür Yardımcısı Dr. Sencer Tepe ile bir toplantı gerçekleştirdik. Gayet olumlu bir havada gerçekleşti. Çeşitli sorunların çözümü konusunda elinden geleni yapacağına dair bizlere söz verdi. Aldığımız bazı kararlar sonucunda; diş teknisyenlerinin eğitimi, Türk diş protez teknisyenleri protez yasası, meslek belgesi olmayan ancak teknisyen olarak çalışan kişilerin belgelendirilmesi, 5181 sayılı yasada yer alan ve süreyi geçiren ustalık ve kalfalık belgesi sahiplerinin mağduriyetinin giderilmesi, diş laboratuvarları yönetmeliğinin yeniden revize edilmesi, ülke genelinde tek tip hizmet alımı şartnamesinin hazırlanması, fiyat tarifesinin belirlenmesi, kullanılan materyallerin standardı gibi konularda çalışmalar yapılıyor. 


 


Odaya kayıtlı kaç üye bulunuyor?


 


Üye sayımız 900 civarında olmakla birlikte bunların 350 tanesi sicilli üye niteliğindedir. 900 üye içerisinde sicillerini çıkartmayan üyeler olduğu gibi hem burada hem de ticaret odasında kaydı olanlar var. Onların da tercihlerini yaparak ya ticaret odasında kalacaklar ya da odaya kayıtlı kalabilmek için diğer kayıtlarını iptal ettirecekler.


 


Türk diş teknisyenliğinin bugün içinde bulunduğu durumu özetler misiniz?


 


Türkiye genelindeki diş teknisyenleri zaman zaman bir araya gelerek sıkıntıların giderilmesi amacıyla görüşmeler yapıyorlar. En büyük sıkıntımız şu anda kendimizi kanıtlayacak belgenin sağlıklı bir şekilde uygulama alanı içinde olmamasından kaynaklanıyor. Çünkü mesleğin yardımcı elemansız yapılması mümkün değildir. Yardımcı elemanların gelecekte daha da geliştiklerinde teknisyenliği icra etmeleri gerekiyor. Bugün Avrupa ülkelerindeki pek çok laboratuvarda belgeli teknisyenin yanında belgesizler de işyeri açmamak kaydıyla istihdam edilebiliyor. Oysa Türkiye’de böyle bir durum söz konusu değil. Hatta ağır cezalar bulunuyor. Üniversite seviyesinde bir eğitim yapılıyor ancak altyapısı yok. Sağlık liselerinde öğrenci kapasitesi 24 kişi. Hiç yeterli değil ve bu öğrencilerin piyasadaki laboratuvarlara hiçbir katkısı olmuyor.


 


Özellikle mesleki tecrübelerime dayanarak söylemek isterim ki eğer Sağlık Bakanlığı bizi sağlık personeli olarak gördüğü sürece, eğitim seviyemizin de düşük olduğunu göz önünde bulundurulduğunda sahte hekimliğin önüne geçilmesi mümkün değildir.  Biz sahte hekimliğİ yapanları hiçbir şekilde meslektaşımız olarak görmediğimiz gibi odamıza kayıtlarını da yapmıyoruz.  Maalesef bu durum bizlere sanki potansiyel suçlularmışız gibi bakılmasına yol açıyor. Bugün büyük bir laboratuvar iki adet muayenehane parasına açılıyor. Böylesine ciddi yatırım yapan bir teknisyen hiçbir şekilde riske girmez.


 


Laboratuvarlarda kullanılan malzemeler genellikle yurtdışından ithal ediliyor. Bunlar denetlenebiliyor mu?


 


Sektörümüzde bu kontrolleri yapacak hak ve yetkiye sahip değiliz. İthalatçı firmalar bu ürünleri getirirken Sağlık Bakanlığı’ndan gerekli izinleri alıyorlar. Bu sebeple bakanlığın ürünlerin ithalatında gerekli denetimlerin yapılarak analiz raporlarının sunulmasını talep etmesi gerekiyor. Biz bir meslek kuruluşu olarak teknisyenlerin yasal sorunlarıyla ilgili konulara girebiliriz. Az önce bahsettiğim analiz bizi aşıyor. Ama her diğer alanlarda olduğu gibi sektörümüzde de ülkemize her yerden mal girişi oluyor. Bugün Çin malları için de küçük esnaf sıkıntı içinde ama gerekli izinleri veriliyor.


 


Diş laboratuvarları arasında görülen fiyat istikrarsızlığı konusu hakkında neler düşünüyorsunuz?


 


Fiyat istikrarsızlığını Sağlık Bakanlığı ile yapılan görüşmeler sırasında dile getirdik. Teknisyenlerin kullandıkları malzemelerin büyük bölümü yurtdışından geliyor. Bakanlık tarafından bunun maliyet hesaplamasının yapılarak ülke genelinde tek fiyat uygulamasının yapılması gerektiğini söyledik. Dişhekimleri asgari ücret tarifeleriyle nasıl bunun üstesinden geliyorsa aynı durumun bizler içinde gerçekleşmesini istiyoruz.  Oda olarak geçmiş yıllarda bazı arkadaşlarımızı görevlendirdik ve haftalar süren çalışmalar neticesinde bir taban fiyat listesi ortaya çıktı. Bunu üst kuruluşumuz olan Esnaf ve Sanatkarlar Birliği’ne gönderir, buradan onay aldıktan sonra valiliğe göndeririz. Bu süreçlerin tamamlanmasından sonra uygulanmaya geçer. Buna rağmen İstanbul genelindeki hastaneler tarifede belirtilen rakamların yarısına ihale açıyorlar. Bu konuda defalarca ciddi uyarılarda bulunduk. Şunu da kesinlikle iddia ederim ki maliyetin çok altında yapılan işlerin insan sağlığı için ciddi riskleri barındırıyor. Bugün 15 YTL’ye porselen yapılmaz. Eğer bu yapılıyorsa oturup üzerinde düşünülmesi gerekmektedir. Yasal yollardan depoya gelmiş, faturalı, hijyen şartları uygun bir materyali 15 YTL’ye yapamazsınız. Tabii ki bazı dişhekimleri de maliyetleri düşürmek adına ucuz iş talep edebiliyor.


 


Geleceğe ilişkin plan ve projeleriniz neler olacak?


 


İstanbul Umum Diş Protez Teknisyenleri ve Sanatkârlar Odası olarak en büyük projemiz diş teknisyenleri arasında bir birliğin sağlanması ve böylece sorunlarımızın giderilmesi için gerekli olan çalışmaklara biraz önce başlanmasıdır.  Buna göre de ilk olarak eğitim sorununun çözülmesini ve yardımcı eleman ihtiyacımızı karşılayacak şartların oluşmasını arzuluyoruz. Ayrıca kurulacak birlikle beraber denetlemelerin ülke genelinde ciddi şekilde yapılmak suretiyle kanunsuz çalışanların belirlenmesini ve gerekli işlemlerin uygulanmasını hedefliyoruz.

Add a comment

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir