“Türkiye’de ortodonti düzeyi dünyanın gelişmiş ülkeleri ile aynı seviyede”

1966 yılında Prof. Dr. Nurettin Günay tarafından kurulan Ankara Üniversitesi Dişhekimliği Fakültesi Ortodonti Anabilim Dalı, aradan geçen yıllar içinde pek çok saygın öğretim üyesi ve ortodontist yetiştirip yeni ortodonti bölümlerinin kurulmasına öncülük etti. Şu anda dokuz profesör, üç doçent, sekiz araştırma görevlisinin görev yaptığı ve 25 doktora öğrencisinin eğitim gördüğü anabilim dalının başkanlığını Prof. Dr. Haluk İşeri sürdürüyor.
“Türkiye’de ortodonti düzeyi dünyanın gelişmiş ülkeleri ile aynı seviyede” “Türkiye’de ortodonti düzeyi dünyanın gelişmiş ülkeleri ile aynı seviyede”
“Türkiye’de ortodonti düzeyi dünyanın gelişmiş ülkeleri ile aynı seviyede”

1966 yılında Prof. Dr. Nurettin Günay tarafından kurulan Ankara Üniversitesi Dişhekimliği Fakültesi Ortodonti Anabilim Dalı, aradan geçen yıllar içinde pek çok saygın öğretim üyesi ve ortodontist yetiştirip yeni ortodonti bölümlerinin kurulmasına öncülük etti. Şu anda dokuz profesör, üç doçent, sekiz araştırma görevlisinin görev yaptığı ve 25 doktora öğrencisinin eğitim gördüğü anabilim dalının başkanlığını Prof. Dr. Haluk İşeri sürdürüyor. Ortodontinin yeniliklere ve teknolojik gelişmelere çok açık bir bilim dalı olduğunu vurgulayan Profesör İşeri ile anabilim dalı olarak yaptıkları çalışmalara ve Türk ortodontisinin bugününe dair ilgiyle okuyacağınız bir söyleşi gerçekleştirdik.


 


Ankara Üniversitesi Dişhekimliği Fakültesi’nden 1982 yılında mezun olan Prof. Dr. Haluk İşeri, aynı yıl fakültenin Ortodonti Anabilim Dalı’nda doktora eğitimine başladı. 1987 yılında doktora tezini savunan İşeri 1989 yılında doçent, 1996’da ise profesör oldu. 1996-1998 yılları arasında Türk Ortodonti Derneği Başkanlığı görevinde bulunan Haluk İşeri, 2001 yılından itibaren European Journal of Orthodontist, Angle Orthodontist ve American Journal of Orthodontics and Dentofacial Orthopedics Yayın Kurulları üyeliklerinde bulunmaktadır. Misafir araştırmacı ve öğretim üyesi olarak Danimarka’da Kopenhag Üniversitesi’nde çalışmalarda bulunmuş, ayrıca Washington, Padova ve Tel Aviv Üniversiteleri ile ortak araştırma projeleri üzerinde çalışmalar yapmıştır. Akademik yaşamı boyunca çeşitli ulusal ve uluslararası ödüllere ve araştırma burslarına layık görülen Profesör İşeri’nin bilimsel dergilerde yayınlanmış 60 makalesi ve yazmış olduğu kitap bölümleri mevcuttur. Uluslararası ve ulusal bilimsel toplantılarda 120’den fazla konferans, kurs ve konuşma yapan İşeri. Halen Ankara Üniversitesi Dişhekimliği Fakültesi Ortodonti Anabilim Dalı Başkanı olarak görevini sürdürüyor..


 


Ankara Üniversitesi Dişhekimliği Fakültesi Ortodonti Anabilim Dalı’nı tanıtarak çalışmalarınız hakkında bilgi verebilir misiniz?


 


Ankara Üniversitesi Dişhekimliği Fakültesi Ortodonti Anabilim Dalı, 1964 yılında Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Diş Hekimliği Yüksek Okulu’nun açılmasından 2 yıl sonra 1966 yılında Prof. Dr. Nurettin Günay tarafından kurulmuştur. Uzun yıllar Prof. Dr. Nurettin Günay tarafından yönetilen kürsümüzde, daha sonra Prof. Dr. Mirzen Arat (1982-2004)  ve Prof. Dr. Ayşegül Köklü (2001-2004) Anabilim Dalı Başkanlığı görevini yürütmüşlerdir. Anabilim salımız öğretim üyelerinden Prof. Dr. Ümit Gazilerli Atatürk Üniversitesi Ortodonti Anabilim Dalı’nı, Prof. Dr. Oktay Üner ise Gazi Üniversitesi Ortodonti Anabilim Dalı’nı kurmuşlardır. Yine öğretim üyelerimizden Prof. Dr. Mustafa Ülgen Dicle Üniversitesi Ortodonti Anabilim Dalı’nın kurulmasında önemli katkılarda bulunmuş ve aynı dönemde dekanlık görevini sürdürmüştür.


 


Anabilim dalımızda 9 profesör, 3 doçent, 8 araştırma görevlisi görev yapmakta ve 25 Doktora öğrencisi eğitim görmektedir. Bölümümüzde eğitim görmekte olan 25 doktora öğrencisinden 7’si çeşitli ülkelerden devlet bursu ile gönderilmiş öğrencilerdir (Azerbaycan, Irak, İran, Batı Trakya). Ayrıca, eğitim görerek mezun olan Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti, Filistin, Suriye, Libya, Azerbaycan uyruklu öğrencilerimiz mevcuttur. Anabilim Dalımızda 12 kişiden oluşan bir idari personel kadrosu görev yapmaktadır.


Anabilim dalımızda görev yapan tüm öğretim üyelerimizin, klasik ortodontik tedavi yöntemlerinin yanı sıra farklı tedavi teknikleri üzerinde uzmanlaşmış olmaları bölümümüzün en önemli özelliklerinden birisidir. Eğitim programımız Avrupa Birliği ülkeleri ortodonti programı ile eşdeğer nitelikte olup yüksek hasta kapasiteli ve nitelikli klinik bir eğitim sistemimiz söz konusudur. Anabilim dalımız kliniğinde fonksiyonel, ortopedik ve sabit ortodontik tedavi tekniklerinin yanı sıra, dudak damak yarığı, ortodontik cerrahi, distraksiyon osteogenezi, erişkin ortodontisi, temporo-mandibuler eklem, uyku apnesi konuları ve klinik uygulamaları da rutin olarak uygulanmakta ve eğitim programımız içinde yer almaktadır.


Anabilim dalımızın bir diğer önemli bir özelliği de kapsamlı bir hasta arşivine sahip olmasıdır. Kliniğimizde 1970’li yıllardan beri tedavi edilmiş olan hastalarımıza ait tedavi dokümanlarının yanı sıra, tedavi görmemiş bireylerden periyodik olarak elde edilmiş longitudinal büyüme ve gelişim materyali de akademik çalışmalarda kullanılmak üzere bölüm arşivinde yer almaktadır. Bu arşiv, uzun yıllardır sadece anabilim dalımız akademik personeline değil, diğer üniversitelerden çalışma yapmak isteyen akademik personele de açık olmuştur. Akademik çalışmalar açısından bir diğer önemli değer ise anabilim dalı kütüphanemizdir. Burada yer alan çok sayıda kitabın, yayınlanmış tez ve seminerlerin yanı sıra American Journal of Orthodontist 1952, Angle Orthodontist ise 1936 yılından itibaren bulunmaktadır ve bu iki dergi açısından Türkiye’deki en kapsamlı kütüphanedir.


 


Bölümünüz bilimsel yayınlar bakımından hangi seviyede bulunuyor?


 


Anabilim dalımızda özellikle klinik ortodonti alanında çok sayıda bilimsel çalışma yapılmakta ve yayınlanmaktadır. Bu çalışmalar her yıl bilimsel kongrelerde öğretim üyeleri ve doktora öğrencileri tarafından sunulmakta ve daha sonra yayın haline getirilmektedir. Ayrıca her yıl ulusal ve uluslararası toplantılarda öğretim üyeleri tarafından konferanslar verilmektedir. Anabilim dalı öğretim üyelerine ait özgün klinik yöntem ve çalışmalar dünya literatüründe yayınlanmış olup yeni çalışmalar yayınlanmak üzere üretilmektedir.


 


Bölümün hasta yoğunluğundan söz ederek yaşadığınız sıkıntılardan bahseder misiniz?


Ankara Üniversitesi 1946 yılında kurulmuş olan, Türkiye’nin en eski ve en köklü eğitim kurumlarının başında gelmektedir. Ankara Üniversitesi’nin diğer branşlarında olduğu gibi, Dişhekimliği Fakültesi de yerleşmiş bir sisteme ve kapasiteye sahiptir. Ortodonti anabilim dalına Türkiye’nin her bölgesinden hasta başvuruları olmakta ve kapasitemiz imkanları içerisinde eğitim amaçlı olarak hastalara hizmet verilmektedir. Yıl boyunca kliniğimize başvuran her hastayı muayene ederek, ileri düzeyde tedaviye ihtiyacı olan hastaları tedavi listelerimize dahil etmekteyiz. Bilindiği üzere, ortodontik tedaviler genelde uzun zaman sürmekte (1.5-2 yıl) ve bu nedenle de hasta sirkülasyonu yavaş olmaktadır. Doktora öğrencilerinin teorik ve pratik olarak ilk iki yılları yoğun bir eğitimle geçmekte ve eğitimleri süresince her tipten malokluzyonu tedavi etmeleri hedeflenmektedir. Ayrıca öğretim üyeleri tarafından da vakalar takip ve tedavi edilmektedir. Ancak buna rağmen yoğun hasta tedavisi talebi nedeniyle her vakaya kısa zaman içersisinde müdahele etmek mümkün olamamaktadır.


 


Diğer bir problem ortodontik malzeme konusudur. Uzun yıllardır uygulanan ve son olarak 29 Nisan 2006 tarih ve 26153 Sayılı Resmi Gazete’de yayınlanmış olan ‘Ortodonti tedavide kullanılan braket ve ortodontik materyal hasta tarafından karşılanır’ konulu yasa gereği, ortodontik malzemeler hastalar tarafından tedarik edilmektedir. Ancak ortodontide her vaka estetik amaç ile tedavi edilmemekte, ortodontik tedavinin fonksiyon, çiğneme, ağız ve genel sağlık ve insan psikolojisi açısından önemi söz konusu olmaktadır. Bu nedenle batılı ülkelerde kullanılan ortodontik düzensizlik indekslerinden yararlanılmalı ve devletin malzeme tedarik edeceği veya etmeyeceği vakalar objektif kriterler ile belirlenmelidir. Hafif bir dişsel bozukluk vakası ile dudak damak yarığına veya doğumsal deformiteye sahip veya ağır dişsel ve iskeletsel düzensizlik gösteren vakalar bir tutulmamalı, yukarıda bahsedilen nitelikte tedavi endikasyonu olan vakalar sağlık güvencesi altına alınmalıdır.


Diğer bir sorun ise 31 Aralık 2008 itibarı ile çıkarılan yeni bir yasa (Resmi Gazete, sayı: 27097) ile ilgili olarak yaşanmaya başlanmıştır. Bu yasaya göre ’18 yaşını doldurmuş kişilerin ortodontik diş tedavilerine ilişkin giderler Kurumca ödenmez’ konulu madde uygulamaya konulmuştur. Ancak yukarıda bahsedilen yaklaşım ile yine hafif vakalar ile ağır ortodontik bozukluğa sahip vakalar aynı kefeye konulmuştur. Özellikle çene ve yüz deformitesine sahip vakalar ortodonti-cerrahi iş birliği ile tedavi edilmekte olup, bunların tedavi görebilmeleri için büyümelerini bitirmiş olmaları gerekmektedir.  İşin düşündürücü tarafı bu vakalar bütün dünyada ortodontik olarak birinci derecede tedavi edilmesi gereken vakalar olarak nitelendirilmektedir. Ne yazık ki, yeni çıkan yasada getirilen 18 yaş sınırı ile bu tip vakalar devlet tarafından sunulan sağlık güvencesinden mahrum bırakılmışlardır. Yasada bir düzenleme yapılarak mutlaka bu mağduriyet giderilmelidir.


 


Türkiye’de ortodontinin şu anki durumu hakkında neler düşünüyorsunuz? Sizce yeteri kadar ortodontistimiz var mı?


 


Türkiye’de ortodonti düzeyi dünyanın gelişmiş ülkeleri ile aynı seviyededir. Üniversitelerde verilen ortodonti eğitiminin yanı sıra, yurtiçi – yurtdışı kongre ve sempozyumlar, toplantılar ve kurslara olan katılımlar ortodonti düzeyini desteklemektedir. Diğer önemli bir husus SCI dergilerde yayınlanan makale sayısıdır. Bu sayı son 10 yılda önemli miktarda artış göstermiş ve bu durum yabancı meslektaşlarımız ve özellikle de dergi editörlerince her fırsatta dile getirilir olmuştur. Bilimsel yayın sayısında görülen bu artış Türk ortodontistlerin dünyadaki prestijleri açısından olumlu etkiler yaratmakta ve takdir edilmelerine neden olmaktadır.


 


Türkiye’nin 72 milyon nüfusa ve özellikle de büyük bir genç nüfusa sahip olduğu düşünülürse, halen ortodontist sayısının yeterli olduğunu düşünmüyorum. Buna rağmen, şu da bir gerçektir ki, özelikle son 20 yılda yetiştirilen ortodontistler Türkiye’nin birçok bölgesinde hizmet vermektedirler. Ancak yine de ortodontist bulunmayan birçok şehir mevcuttur ve bu nedenle ortodontist yetiştirilmesine devam edilmelidir. 


 


Türkiye’de verilen ortodonti eğitimi hakkındaki değerlendirmelerinizi öğrenebilir miyiz?


 


Az önce de değindiğim gibi, Türkiye’de ortodonti eğitimi ve uygulamaları genel olarak iyi bir seviyededir. Örneğin bölümümüzde ortodonti eğitimi Avrupa Birliği ülkelerinde verilen eğitim ile eşdeğer düzey ve niteliktedir. Hatta özellikle klinik uygulamalar açısından Türkiye’de eğitim gören öğrencilerin bu eğitimleri sırasında her türlü vaka görebilme ve tedavi edebilme gibi önemli bir avantajları da söz konusudur. Bu nedenden dolayı anabilim dalımızda eğitim görebilmek isteğiyle her yıl onlarca yabancı öğrenci başvurusu olmaktadır. Tabii ki bu bahsedilen seviye özellikle yeni kurulan üniversite ortodonti klinikleri için iyi bir örnek teşkil etmektedir ve daha da geliştirilmesi gerekmektedir.


 


Mezuniyet sonrasında kendilerini geliştirmek isteyen ortodontistlere ne gibi tavsiyelerde bulunmak istersiniz? Örneğin katılmayı düşündükleri kurs ya da seminerleri seçerlerken hangi kriterlere dikkat etmeleri gerekiyor?


Ortodonti yeniliklere, teknolojik gelişmelere çok açık bir bilim dalıdır. Klinik uygulamalarda sürekli olarak bir takım yenilikler tanıtılmakta, yeni malzemeler geliştirilmekte, gelişen teknoloji tanı ve tedavi konularında günlük uygulamalara yansımaktadır. Mezun olan ortodontistlerimizin bu gelişmelerden haberdar olabilmeleri için günümüzde pek çok kaynak mevcuttur. Bunların en başında internet gelmektedir. Her an elimizin altında bulunan internet teknolojisi ile ortodonti dergilerine ve yeni üretimlere ulaşmak mümkün olmaktadır. Günümüzde bilgi en önemli değerlerin başında gelmektedir. Bu konuda son yıllarda çok olumlu adımlarda atılmıştır. Örneğin Angle Orthodontist Dergisi internet aracılığıyla tüm meslektaşlarımızın ücretsiz olarak yararlanabilmelerine olanak tanımıştır. Angle Orthodontist, SCI indeks kapsamında yer alan bir dergidir ve her iki ayda bir yayınlanarak yılda 150-200 bilimsel makaleyi inceleme imkanı sunmaktadır. Ayrıca bilimsel dergilere abone olunarak ve yayınlanan yeni kitapları edinerek bilimsel yenilik ve gelişmelerden sürekli olarak haberdar olunmalıdır.


İnternet dışında her yıl çok sayıda ulusal ve uluslararası düzeylerde kongre, sempozyum, kurs, konferans vb. gibi çok sayıda bilimsel toplantı organize edilmektedir. Bu toplantılara pek çok serbest ortodonti uzmanının da katılım gösterdiğini biliyoruz ve bu bilimsel faaliyetlerin meslektaşlarımızın yenilikleri izleyerek kendilerini geliştirebilmeleri için iyi fırsatlar olduğunu düşünüyorum. Tabii ki çok sayıda toplantı söz konusu olunca her toplantıya katılmak mümkün olmamakta ve meslektaşlarımızın seçim yapmaları gerekmektedir. Bu seçimi öncelikle ilgi duydukları ve günlük pratiklerinde kullandıkları veya kullanabilecekleri güncel konular ve yenilikler yönünde yapmalarının isabetli olabileceğini düşünüyorum. Bunun yanı sıra kongre, sempozyum gibi geniş katılımlı toplantıların da sadece sunulan konferans ve tebliğler yolu ile değil, oluşturulan arkadaşlıklar ile hem bilimsel etkileşim hem de sosyal açılardan çok yararlı olduğuna inanıyorum.


 


Unutulmamalıdır ki eğitim hayat boyunca devam etmelidir ve az önce kısaca bahsedilen enstrümanlar ile bunu başaracak olan kişilerin bizzat kendileridir.


 


Kısa ve uzun vadeli plan ve projelerinizden bahseder misiniz?


 


Anabilim dalımızın en önemli amacı eğitim ve araştırmadır. Ankara Üniversitesi Dişhekimliği Fakültesi Ortodonti Anabilim Dalı, yıllar içinde pek çok saygın öğretim üyesi ve ortodontist yetiştirmiş, yeni ortodonti bölümlerinin kurulmasına öncülük etmiş bir bölümdür. Kuruluşu olan 1966 yılından bu yana geçen 43 yıllık süreç boyunca, anabilim dalımızda görev yapan ve yapmakta olan tüm meslektaşlarımızın amacı ve hedefi yüksek akademik kaliteye, akademik ve insani etik ve dürüstlüğe sahip ve yeniliklere açık bir anlayışla eğitim vererek yüksek nitelikli ortodontistler yetiştirmek olmuştur. Özellikle son 10 yılda bu misyon ulusal düzeyden uluslararası düzeye de taşınmış, Türkiye’nin değişik üniversitelerinin ve bölgelerinin yanı sıra farklı ülkelerde anabilim dalımızdan mezun olan meslektaşlarımızın mesleklerini ve/veya kariyerlerini sürdürmeleri söz konusu olmuştur. Ayrıca, anabilim dalımızda daima bilimsel araştırmalara önem verilmiş, klinik ve teknolojik yeniliklere ilgi duyulmuş ve bunlardan yararlanılmıştır. Kısa ve uzun vadelerde yukarıda bahsedilen misyonlarımızı sürdürerek saygın bir akademik kurum niteliğini devam ettirmek en önemli hedeflerimizin başında gelmektedir.

Add a comment

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir