Estetik Kavramlar

Estetik kelimesi Yunanca ‘aisthesis’ veya ‘aisthanesthai’ kelimelerinden gelir. Duyum, duyular, algı, algılamak anlamlarını taşır. Estetiğin kurucusu Alexander G.Baumgarten’ dir. Bu dönemden sonra birçok bilim adamı estetiği tanımlamışlardır. Aristotales, bir bütünü meydana getiren unsurların birbirleri ile simetrik, orantılı olmasının estetiği sağladığını ifade etmiştir.(1) Platon’a göre estetik doğru orantıdan ibarettir.
Estetik Kavramlar Estetik Kavramlar
Estetik Kavramlar


Dişhekimliğinde Estetik Kavramlar

 

Estetik kelimesi Yunanca ‘aisthesis’ veya ‘aisthanesthai’ kelimelerinden gelir. Duyum, duyular, algı, algılamak anlamlarını taşır. Estetiğin kurucusu Alexander G.Baumgarten’ dir. Bu dönemden sonra birçok bilim adamı estetiği tanımlamışlardır. Aristotales, bir bütünü meydana getiren unsurların birbirleri ile simetrik, orantılı olmasının estetiği sağladığını ifade etmiştir.(1) Platon’a göre estetik doğru orantıdan ibarettir. Görsel stimuslarla bir cismin sadece varlığını algılamak değil, aynı zamanda onun güzel, çirkin, hoş ve hoş olmayan diye değerlendirilmesi estetiktir(2.3.4).

           


İnsanın özellikleri hakkında ilk bilgileri veren ve karşıdaki kişi tarafından en çabuk algılanan bölgesi yüzüdür. Yüz görüntüsü bu sebeple tarih boyunca hep önemli olmuştur. Yüz görüntüsünü de en çok etkileyen yapı da ağızdır. Ağızdaki bir değişiklik direk yüzü etkiler ve bu çabuk farkedilir. Bunun bilincinde olan insanlar estetik beklentilerle diş hekimine başvururlar. Örneğin arka bölgelerde olan çürükleri önemsemeyenler, özellikle anteriör bölgede olan çürük, renklenme, malformasyon ya da çapraşıklıkların bir an evvel tedavisini isterler. Bunun gerisinde güzel ve etkileyici bir yüz görüntüsüne sahip olmak yatar. Bu da kişilerin kendilerine olan güvenlerini ve saygılarını arttırır. Kişiyi psikolojik açıdan güçlü hissettiren bu duyguların, kişinin yaşamla mücadelesinde ve sosyal ilişkilerinde olumlu etkileri vardır.


          


Estetik açıdan tatmin edici bir fiziki görüntü, sağlıklı bir psikolojik yapının da temelini oluşturur. Fizik ve psikolojisiyle bir bütün olan insan, bu iki durumu sürekli dengelemeye çalışır. Bu açıdan önemli görevlerden bazıları da diş hekimlerine düşer. Böylece insan yaşamındaki estetik diş hekimliğinin önemi ortaya çıkar.


 


Bu derlemede estetiğin temel kavramları verilmeye çalışılmıştır.        


            


Estetik Kavramlar


 


1. Kompozisyon: Bir cismin kontrast oranı arttıkça görünürlüğü artar. Bunlar doku, renk ve çizgi hatlarındaki kontrastlar olabilir.


           


Kontrast yardımıyla görünür hale gelen cisimler arasındaki ilişkiye kompozisyon denir. Örneğin, dental kompozisyon, fasyal kompozisyon ve dentofasyal kompozisyon gibi.


 


2. Ünite: Kompozisyonun ilk şartı ünite olmasıdır. Ünite kompozisyonun değişik parçalarına bir bütün etkisi verir.


2 tip ünite vardır:


Statik Ünite: Tekrar eden şekil, renk ve çizgilerden oluşan geometrik düzenli şekillerdir. Örneğin, inorganik şekiller, kar kristalleri, yağmur damlası ve kristaller gibi.


Dinamik Ünite: Bitki ve hayvanlarda bulunan aktif, yaşayan ve büyüyen ünitelerdir.


 


3. Koheziv ve Segregativ kuvvetler:


 


Koheziv kuvvetler; Elementleri belirli bir forma göre bir arada tutan kuvvettir.

 

Segregativ Kuvvetler: Koheziv kuvvetlerin tersine ünitede çeşitli dizayna imkân verir.


Dentofasyal kompozisyonda ikisi birden görülür.


 


4. Simetri: Objelerin sıralanmasındaki düzenliliği ifade eder. 2 tip simetri vardır:

 

Horizontal simetri: Benzer elementlerin soldan sağa doğru belli aralıklarla sıralanmasıdır.


Işınsal simetri: Objelerin, santral noktalarının iki tarafında, birbirinin ayna görüntüsü şeklinde sıralanmasıdır.


 

Dental sıralamalarda her iki simetri de görülür.

 

5. Oran ve Tekrar Eden Orantı:


Oran: Güzelliğin matematiksel ifade tarzı olan oran, iki parça arasındaki sayısal ilişkidir.


Tekrar eden orantı: Bir yüzey estetik açıdan farklı hacim ve şekilde parçalara bölünmek istenirse, aralarında sabit bir sayısal oran olmalıdır.


 


6. Balans: Tüm parçaların hiçbiri dışarıda kalmadan, her birinin diğerine eşit şekilde ayarlamasıdır. Sonuç olarak karşıt kuvvetlerin dengelenmesinden oluşan bir stabilizasyondur. Görsel algımız bu dengeyi sağlamaya alışıktır.


 

7. Çizgiler: Birbirine paralel iki çizgi en uyumlu yapıdır. Çünkü herhangi bir çatışma yoktur. En güçlü görsel ilişki birbirine dik olan çizgilerdir. Bu yüzden eşitlik için paralel(=), güçlü bir ilişki için (+) kullanılır.


 


8. Baskınlık: Ünite için şarttır. Renk, şekil ve çizgiler baskınlık faktörü olabilir. Ünite içinde devam eden benzer elementin varlığını vurgular. Bu da kompozisyona dinamik bir yapı verir(3,4).


 


Yapısal Estetik Kuralları


 


1. Fasyal Komponetler:

 

Yüz frontal olarak üç eşit parçaya bölünebilir:

       Trichion (saçlı deri) ve supraorbital alan


       Supraorbital ve nasion (burun tabanı)


       Burun tabanı ve gnation (çene ucu) bölgesi


Yüzün 1/3’lük alt kısmı ağız kapalı iken, üst dudaktan geçen çizgiyle bölünürse, yüzün alt kısmının 1/3 lük kısmını oluşturur.


Yüze profilden bakıldığında; glabella- üst dudak başlangıcı ve çene ucundan geçen çizgilere göre konkav, konveks ya da düz olabilir(2).

 

a) Yüzün özellikleri:

 

Yüzde 25 yaş civarı yaşlanma belirtileri başlar. 35–40 yaşları arasında hızlanır. Genel olarak; hücrelerde su kaybı, tüm dokularda ve organlarda ilerleyen fibrozis vardır. Deri giderek incelir. Bunun sonucu epidermis tabakası giderek incelir elastin ve kollagen eksikliği ile deride kırışıklıklar başlar.

60 yaş ve üzerinde, kaşlar, burun ucu, çene ucu yer çekiminin de etkisiyle aşağı sarkar. Nasal taban çöker. Çene ucu buruna değecekmiş gibi görünür. Ağız köşeleri aşağı düşer Vertikal yüksekliğin düşmesinden dolayı vermillion hattının genişliği azalır, dudaklar silikleşir.


 

Fasyal yaşlanmaya bakıldığında en çok etkilenen bölge yüzün alt 1/3 lük bölümüdür. Bu bölgeyi anotomik fasyal sulkuslar çevreler. Bunlar nasolabial, labial ve mentolabial sulkuslardır. Bu sulkusların altındaki kaslarda,  dento-alveoler desteğin kaybolması ile fizyolojik uzunlukları kısalır ve tonisiteleri azalır. Sonuçta bu sulkuslar derinleşir.

 

b) Dişlerin Görünürlüğü:

 

Dudaklar ve çeneler istirahat pozisyonunda iken dişlerin görünürlüğü, cinsiyet, yaş , ırksal faktörler ve dudak uzunluğuna göre değişir.

 

Cinsiyet: Kadınlarda erkeklere göre diş görünürlüğü ortalama iki kattır. Erkeklerde 1.90 mm iken kadınlarda 3-4 mm. dir.


 

Yaş: 30–40 yaşları arasında üst ve alt dudak kaslarının tonusları giderek azaldığı için maksiller anterior dişlerin görünürlüğü azalır, mandibular anterior dişlerin görünürlüğü artar.

 

Irksal faktörler: Maksiller anterior dişlerin görünürlüğü siyahlardan, Asyalı ve beyazlara doğru gittikçe artar(3-6).

 

c) Gülme Komponentleri :

 

Gülmek, bebekliğin ilk dönemlerinden itibaren varolan temel iletişim şeklidir. Duyguları ifade eder. Hoş bir gülüş yüz güzelliğini artırır. Günümüz dünyasında başarı için gerekli “Etkileyici bir güçtür”. Dostluk, mutluluk ve beraberliğin ifadesidir. Güzel bir gülüş; diş – dişeti yapılarının özelliğine, dudak – dişler arasındaki ilişkiye ve fasyal kompozisyonla uyumuna bağlıdır.


 

Dudak hattı: Üst dudak uzunluğu ve maksiller kesici dişlerin ilişkisine göre 3 tip dudak hattı vardır.

Düşük dudak hattı; Maksiller kesici dişlerin %75-100 den az kısmı görünür.


 

Orta dudak hattı: Dişlerin %75-100 kısmı ve interdental papilla görünür.

 

Yüksek dudak hattı: Büyük oranda dişeti görünür.


 

Gülme hattı: Maksiller anterior dişlerin insizal kenarlarından geçen hatta denir. Bu hat alt dudak sınırıyla paralel kurvatür çizmelidir.

Bu kurvatür kadınlarda erkeklere göre daha belirgindir(3).


 

Üst dudak kurvatürü: Gülme sırasında, üst dudak kenarı maksiller santral kesicilerin dişeti marginlerine yerleşmeli ve ağız köşelerine doğru yukarı kurvatür çizmelidir. Alt dudak,  gülme hattı kurvatürü paralel olmalıdır.

 

Negatif boşluk: Ağız açıkken ve gülme sırasında çeneler arasındaki karanlık alandır. Kontrast oluşturarak dental kompozisyonu şekillendirir

 

Lateral negatif boşluk: Gülme sırasında ağız köşelerinde, maksiller posterior dişlerin vestibül yüzleri ile yanak dokusunun iç kısmı arasındaki karanlık alandır. Böylece dental komposizyona derinlik verir.

 

Gülme simetrisi: Vertikal orta hatta göre, ağız köşeleri simetrik konumda olmalıdır. Ağız köşelerini birleştiren hatla, papillalardan geçen hat ve anterior insizal hat birbirine paralel olmalıdır.

 

İnzisal hat: Maksiller anterior dişlerde, dişetlerinin tepe noktalarından geçen hatla, insizal hat birbirine paralel olmalıdır(5,7,3,8).

           


 


2. Dental Komponentler:

 

a. Dental orta hat:

 

Araştırmalar en iyi referansın philtrum olduğunu gösterir. Maksiller orta hatla fasyal orta hat %70 oranında beraber seyrederken,  maksiller ve mandibular orta hat %75 oranında farklı seyreder. Bu yüzden rehber olarak mandibular orta hat alınmamalıdır.

Buna göre maksiller santral iki dişi hayali olarak ayıran bu hat dental orta hattır. Yani nasion  ve philtrum tabanından geçer. Aslında yüz simetrik hissini vermesine rağmen,  iki yarısı arasında hafif değişiklikler vardır. Yüzün bir yarısının ayna görüntüsü, diğer tarafa yerleştirilirse doğal olmayan farklı bir yüz yaratılmış olur. Örn: gözler hafifçe farklı seviyede ve soket içinde farklı derinliktedir. Yine çoğu insanda burun ve çene ucu orta hatta göre deviye olabilir.


 

Fakat bu hafif şekil, hacim ve renk değişiklikleri gözle fark edilmez(9,5,3,4).

 

b. Altın Kural:

 

            Pythagoras; iki farklı uzunluğu estetik açıdan numaralarla ifade etmek için ;


Kısa Kenar     =    Uzun Kenar               =       2       =  0.618 bulmuştur.


Uzun Kenar         Kısa+Uzun Kenar             15


           


Altın oran, sanatta ve mimaride yaygın olarak kullanılmıştır. Bu oranda doğada ve insan vücudunda da var olan bir orandır  “İlahi oran” olarak da bilinir. Örn. Elimizdeki falankslar ve yaprak damarları gibi. Gözümüzün altın orana yatkınlığı vardır ve estetik açıdan bu tarz tercihler yaparız(Şekil-1)(10).


 


Estetik Kavramlar


  


 


                       
Şekil-1 : Dental, dentofasyal ve fasyal kompozisyonlar çeşitli altın oran ilişkileri içindedir(10).


 


Altın oran: İlk defa Lombardi ve Levin tarafından dişhekimliğinde kullanılmıştır. Buna göre Levin anterior dişlere

karşıdan bakıldığında, lateral diş santral kesici dişin % 62’si, kanin diş, lateral dişin %62’si olarak uygulanmıştır.

Tekrar eden oranlar: Lombardi; yine maksiller anterior  dişlere frontalden baktığımızda:


 


Santral kesici genişliği      =    Lateral Kesici Genişliği    =        Kanin Genişliği    


Lateral kesici genişliği                 Kanin Genişliği                   Premolar Genişliği


 


Olarak tanımlamış ve bunun distale gittikçe sabit kaldığını göstermiştir.


Tekrar Eden Dental Oran: Preston, maksiller santral kesici ve lateral  kesici arasındaki altın oranı sadece %17 modelde rapor etmiştir. Fakat Lombardini yine frontal bakış açısıyla santral kesici ve lateral kesici genişlikleri arasında % 61.8 ile sınırlı olmayan fakat tekrar eden bir oran olduğunu ve distale gittikçe bu oranın sabit kaldığını göstermiştir. Bu arada % 70 oranı ideal görmüştür.


Genişlik-Yükseklik Oranı: Anterior dişlerdeki genişliğin, yüksekliğe oranı % 78 olarak ideal kabul edilmiştir(3,11,6).


 


FIVE (Fasyal fotoğrafları Değerlendirme) Tekniği: Bu bilgilerden faydalanarak hastada ideal gülüş yaratılabilir. Bunun için model ve fotoğraflar bir arada kullanılır. Fotoğraf, kamera fasyal plana ve santral iki kesici dişin vestibül yüzüne paralel olarak çekilir. Kamera ortalama 35 mm çapında ve 1.2 büyütmeli olmalıdır.


          

İdeal gülüş görüntüsü model üzerinde yakalanamayacağı için, hastaya karşıdan bakıldığı gibi değerlendirilmelidir. Bunun için modeldeki maksiller kesicinin uzunluğu ölçülür. Fotoğraftaki maxiller kesicinin uzunluğuna bölünür. Böylece değişim oranı bulunur. Fotoğraftaki anterior sekiz dişin genişliği ölçülür, değişim sayısıyla çarpılır. Böylece hasta üzerinde kullanılacak frontal bakış açısıyla gerçek sekiz dişin genişliği hesaplanmış olur. Bilgisayarla bu aralığa yerleşecek dişlerin tekrar eden oran ve uzunluk/genişlik oranı kullanılarak uygun boyutları belirlenir. Bu boyutlarda yapılan sabit bir protezle de ideal bir gülüş sağlanmış olur(9).

 


c. Aksiyal eğim: Dişlerin vertikal orta hatta göre konumlarına denir. Anterior dişlerde aksiyal eğim mesiale doğrudur. Bu eğim kesiciden kanine gidildikçe artar. Aynı eğim premolar ve molarlar için de geçerlidir. Bu estetik açıdan hoş bir görüntü yaratır(3,11).


 

d.Dişlerin Dizilmesi: Anterior dişlerin yerleştirilmesi dudak ve ilgili kasların desteklenmesi, estetik, fonetik ve fonksiyonun sağlaması açısından önemlidir. Dişlerin yerleştirilmesi 3 şekilde yapılır:

. Empirical: Protezde özel bir değişiklik istenmeden labaratuvarda tecrübeye dayalı olarak dişlerin dizilmesidir.


. Fonetik: Konuşmak dinamik, doğal bir yapıdır. Bu sebeple vertikal boyutun doğruluğu ve maksiller santral kesicilerin yerleştirilmesi için, uygun analizler yaparak dizilim gerçekleşir. Örneğin;


·                     F sesi çıkarılırken maksiller kesici dişler hafifçe alt dudağa temas eder,


·                     Ağız hafifçe açıkken mandibular kanin ve premolar oklüzal yüzeyleri alt dudakla aynı seviyededir,


·                     S sesi çıkarılırken maksiller ve mandibular insizal kenarlar birbirine yaklaşır.


.İnsiziv papilla pozisyonu: Kemik rezorbsiyonu ve ağız değişikliklerinden en az etkilenen bölge maksiller ön bölgedir. Bu nedenle insiziv papilla stabil bir referans noktasıdır. Kaninlerin tepe noktalarından geçen hat %92 vakada insiziv papillanın merkezinden geçer. İnsiziv papillanın merkezi ile maksiller santral kesici labial yüzü arasındaki mesafe ortalama 10.2 mm’dir(Şekil-4)(3).



 Estetik Kavramlar

 

Şekil-2: Maksiller kesici dişlerin labial yüzleri ile insiziv papillanın merkezi arasındaki mesafe ortalama 12.5 mm. dir(11).

 


Ark formları: Kanin-papil-kanin hattına göre kare, ovoid ve açılı olmak üzere 3’e ayrılır. 


Araştırmalar, toplumda 2/3 oranında sıklıkla kare formdan sonra açılı ve ovoid formun geldiğini göstermiştir. Her ark formu uygun bir dizimi gerektirir. Örn; açılı ark formunda anterior bölge dişlerinde hafif rotasyonlar ve over-laplar olabilir.


            

Doğal olması açısından, var olan ark formu üzerinde uygun olmayan rotasyonlardan ve malpozisyonlardan kaçınarak, doğal dişlerdeki fraktürler, aşınmalar ya da renk değişiklikleri verebilir.

           

Diş diziminde fasyal harmoni için, vertikal boyut ile maksiller ve mandibular diş eğimlerine uyulmalıdır. Yapılan araştırmalar, yüz tipleri ile dişlerin eğimleri arasında bağlantı olduğunu göstermiştir. Buna sebep ise; dişlerin gelişimleri sırasında, fasyal kasların baskısı altında olmasıdır (5,3,11).

 

e. Derecelenme: Benzer objelerden kişiye yakın olan diğerine göre daha büyük görünür. Bu iki obje arasındaki aynı yapıdaki diğer objeler, yakından uzağa doğru giderek küçülmüş olarak görünür.


           

Kötü dizilmiş dişler, farklı diş uzunlukları, dişeti uyumsuzlukları, renklenmiş restorasyonlar bununla ilgili problem yaratabilirler.  Derecelenmenin oluşumunda negatif boşluklar ve baskın olan kanin önemli rol oynar(4).

 

f. Dental Morfoloji: Dişler, kendilerini çevreleyen diş etleri ve dudaklarla uyumlu olmalıdır.

Yüzey yapısı: Diş yüzeyi ışığı yansıtma özelliğine göre pürüzlü veya pürüzsüz algılanabilir.


Diş yüzeyinde:


·                     Anatomik (oluklar ve kabarıklar gibi)


·                     Non anatomik (perikamata, v.b.) oluşumlar bulunur.


Doğal görüntüyü yakalamak için restoratif diş yüzeyi ağızdaki diş yüzeylerine benzetilmelidir.


 

Diş şekilleri: Kare, ovoid, açılı ve karışık olabilir.

Diş konturu: Williams 1994’te yüz konturu ile maksiller kesici arasında aynı tür kontur olduğunu bulmuştur.


           

İnsan güzelliği konusunda; uygun ve yeterli değişiklik yapılırsa estetik başarı sağlanır.

Mesio-distal genişlik: Yapılan çalışmalar mesio-distal çapın erkeklerde kadınlara göre, siyahlarda beyazlara göre daha büyük olduğunu göstermiştir. Ayrıca mesio-distal genişlik, yaşlanmayla proximal bölge aşınmalarından dolayı azalır.


 


İnsizo-gingival yükseklik: Yaşlanmayla insizo-gingival aşınmalar sebebiyle, azalan vertikal boyutu estetik ve fonksiyon yönünden restore etmek gerekir.


 

Antreior Bölgenin Karakteristiği: Fisher ve Frush yaş, kişilik ve cinsiyete göre ön bölgenin özelliğini vurgulamışlardır. Santral kesiciler kişinin yaşını (görünürlük ve aşınma durumuna göre),  lateraller cinsiyeti (oval hatlar dişi, keskin hatlar erkeksi yapıyı), kaninler yuvarlak hatlarına göre sakin kişiliği, belirgin hatlara göre hareketli kişiliği yansıtır(Şekil-3)(3).

 

 

Estetik Kavramlar


 

Şekil-3: Yaş, cinsiyet ve kişilik yapısıyla karakterize anterior böldental yapı.(11)

 


g. Kontak Noktaları: Anterior bölgede önden bakıldığında, kontak noktaları kesiciden kanine doğru servikale doğru kayar. Santral kesiciler arası kontak insizal üçlüdedir. Anterior kontak noktaları birleştirilirse oluşan kurvatur insizal hatta ve dudak kurvatürlerine paralel olur. Kontak alanları genişliği iki santral kesici diş arasında kesici diş uzunluğunun % 50’si, santral-lateral arası % 40’ı, lateral-kanin arası %30’udur (7).

 

h. Embraşurlar: İnsizal embraşurlar santral kesiciler arasında küçükken kanine doğru gittikçe büyür. Ağız boşluğundan dişlerin ayrılmasını sağlar(7).


 

ı. Renk Tonu: Renk hue, value ve chroma olarak üçe ayrılır:

Hue: Rengin çeşididir. Dişlerde genellikle sarıdır.


Value: Parlaklık ya da karanlık olma durumudur.


Chroma: İçerdiği rengin yoğunluğudur.


 

Santral kesiciler daha parlak iken lateral az, kanin daha az parlak ve koyu renklidir.  1. ve 2. premolar dişler kaninden daha parlak ve laterale eşit renktedir. Translusensi ise gençlerde daha fazla iken yaşlanmayla azalır.

 


3. Gingival Komponentler:

 

 İdeal bir dental estetik için sağlıklı inflame olmayan ve interproximal alanları yeteri kadar dolduran diş eti yapısı gerekir(5,12).


 

a. Gingival Morfoloji: Sağlıklı diş eti mat pembe renkli, serbest dişeti haricinde dişin kolesi etrafında sıkıca yapışır. Yapışık dişeti yapısındaki kollagen fibrillerinden dolayı portakal kabuğu görünümündedir. Bu görüntü çocuklarda daha azdır. Ateke dişeti genişliği yaşla birlikte artar.

 

b. Diş eti dokusu ve ırksal faktörler: Beyaz ırkta pembe, zencilerde koyu kahverengidir.

 

c. Diş eti konturları:

 

Embreşurlar: Estetik olarak dişlerin kontak bölgenin altında bulunması gerekir. Dişeti çekilmesi veya periodontal tedavi sonucu siyah üçgen bölgeler oluşabilir.


 

Dişeti tepe noktası: Maksiller kesici ve kanin dişlerde uzun eksenlerinin distalinde en apikal , mandibular kesici en düşük noktayı oluşturur.

 

Dişeti yüksekliği: Maksiller kesici ve kanin yüksek, lateral dişlerde düşüktür. Bu alçalıp yükselen hat güzel bir estetik yaratır(5,7,3,8).

 

4. Fiziksel Komponentler:


Bazı durumlarda estetik ve morfolojik kurallara uyulmasına rağmen, yapılan protezde başarıya ulaşmak mümkün olmayabilir. Bunun sebebi, protez yapılacak bölgenin normal şartlardan farklılık göstermesidir. Böyle durumlarda illüzyon yöntemlerini kullanmak başarı sağlayabilir.


 

İllüzyon; dişlerde renk şekil ve konum değişikliğiyle olabilir. Bazı illüzyon prensiplerine göre:

§    Kontrast artışı ve göze yansıyan ışıkların fazla olması görünürlüğü artırır.


§    Saçılan ışınların fazlalığı görüntüyü azaltır.


§    Gölgeler derinlik yaratır.


§    Parlaklık fark edilirlik yaratır.


§    Dikey çizgiler uzunluk, yatay çizgiler genişlik hissi verir.

 

a. Mevcut boşluk, yapılacak protezin boşluğundan daha geniş ise:


1.      Şekil değişikliği yapılarak,


§                     Protez yüzeyinde dikey çizgiler oluşturulur,


§                     Mezio-insizal ve disto-insizal açıları yuvarlatılır.


2.      Renk değişikliği ile ilave edilen diş komşu dişlere göre koyu boyanır.


3.      Konum değişikliği ile palatinale doğru aksiyal eğim ve

 

b. Mevcut boşluk, yapılacak protezin boşluğundan daha dar ise:


1.      Şekil değişikliği yaparak,


§                     Protezin vestibül yüzü düzleştirilir,


§                     Kesici kenar mümkün olduğunca düz hazırlanır,


§                     Vestibül yüzde yatay çizgiler uygulanır.


2.      Renk değişikliği ile komşu dişlerden daha açık boyanır.


3.      Konum değişikliği ile hafif distale doğru eğim verilir.

 

c. Uzun dişlerin kısa gösterilmesi için,


§         Protezin kole ve kesici kenar bölgeleri linguale eğimlendirilir,


§         Kesici kenarın ortasına bir çentik atılır,


§         Kontak bölgeleri uzun yapılır,


§         Kök bölgesi daha koyu boyanır.


d. Kısa dişlerin uzun gösterilmesi için,


§         Protez gingival üçlüde daraltılır,


§         Orta üçlüde düz bir yüzey yapılır,


§         Komşu dişlere göre daha açık boyanır (3,13).


 


Fonksiyonel açıdan çok başarılı protezin hasta tarafından sadece estetik beklentiler nedeniyle reddedildiği tüm hekimler tarafından bilinen bir gerçektir. Bu nedenle gerek diş şekli gerekse renk konusunda hastanın istekleri göz önünde bulundurulmalı, bu konularda hasta bilgilendirmesi yapılmalıdır.


 


 


Arzu ATAY


 


GATA Haydarpaşa Eğitim Hastanesi Diş Servisi


 


Tıbbiye Cad. Üsküdar/İstanbul


Tlf: 0216 542 20 20-4609


e-mail:[email protected]


 


KAYNAKLAR

 

1.  Yücel T, Tarım B, Ulukapı H, Demirci M. Ön bölge dişllerde direkt estetik restorasyonlar, Türk Dişhekimliği Birliği Dergisi, 34;10-22, 2004.

2.  MARGOLİS, M.: Esthetic Considerations in Orthodontic Treatmant of Adult. Adult Orthodontics II, 41: 29-47, 1997.


3.  RUFENACHT, C.R.: Fundamental of Esthetics. Quintessence Pub., 1-134.


4.  SORENSEN, J.A., NEWMAN, M.G., FLEMMING, T.F.: Gingival Enhancement in Fixed Prosthodontics.Part I: Clinical Findings. J. Prosthetic Dentistry, 65: 100-107, 1991.


5.  ESPESİTO, S.C.: Esthetics for Denture  Patients. J. Prosthetic Dentistry, 44: 608-615, 1980.


6.  TRIPODAKIS, A.P.: Dental Esthetics: Oral Personality and Visual Perception.Quintessence Inter., 18: 405-418, 1987.


7.  MORLEY, J.: Macroesthetic Elements of Smile Design. JADA, 132:39-45, 2001.


8.  STRUB, J.R.,TURP, J.C.:Fundamentals and Treatmant Concept. Esthetics in Dental Prosthetic:1-17. 


9.  ERPENSTEİN, H.: The Role  of The Prosthodontist  in The Treatmant of Periodontal Disease. International Dental Journal, 36: 18-29, 1986.


10.  Ertürk E. Estetik Dişhekimliği, GATA Dişhekimliği Semineri, 2002.


11.  OUYZ, L.Z.G., HAREL-RAVIV, M.: Cosmetic or Esthetic Dentistry?. Quintessence Inter., 30: 227-233, 1999.


12.   MİLLER, A., LONG, J., COLE, J., STAFFANOU, R.: Shade Selection and Laboratory Communication. Quintessence Inter., 24: 305-309, 1993.


13.  GOLDSTEİN, R.E.: Esthetics in Dentistry. J.B.  Lippincott Co. , 1976.


 

Add a comment

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir