Dünya sağlık örgütü (WHO) 1946 yılında sağlığın tanımını sakatlık ve hastalık olmaksızın, fiziksel, mental ve sosyal açıdan iyilik hali olarak tanımlamıştır.
Ağız sağlığının iyi olması ise sadece çürük ve periodontal hastalığın olmamasından ibaret değildir, genel sağlığın önemli bir parçasıdır.
Ancak yaşlanmanın organizma üzerindeki etkileri arasında, ağız boşluğunda ve ağız boşluğunu çevreleyen dokularda meydana gelen değişiklikler önemli yer tutar. Yaşlanma ile birlikte diş kaybında artış, salya akış hızında azalma, ağız mukozasında ve kaslarda atrofi meydana gelir. Bu yapısal değişiklikler, yaşlının çiğneme fonksiyonunda ve beslenme alışkanlıklarında farklılıklara sebep olur. Beslenmenin bozulması ise bir dizi patolojik değişikliğin gelişmesi için zemin hazırlar (11,15).
Çiğneme sistemini oluşturan dişler, periodontal dokular, ağız mukozası, tükürük bezleri, nöromusküler sistem ve alveol kemiğnde yaşla birlikte doğal fizyolojik değişiklikler meydana gelir.(2,19). Bu fizyolojik değişiklikler, hücrelerde su kaybı,hücre bölünmesinin ve doku onarımının yavaşlaması, metabolizma hızının azalması, hücre atrofisi, hücre pigmentasyonunun artması, hücre yağ infiltrasyonu, doku elastikliğinin azalması ve nöromüsküler fonksiyonlarda düşüşe neden olmaktadır.(3).
Yaşlılarda sıklıkla karşilaşabileceğimiz oral bulgular kök yüzeyi çürükleri, periodontitis, kserestomi, çene kemiği rezorpsiyonları, oral kanserler, hiperpigmentasyon,oral mukoza ve kaslarda atrofi ve tad duyusunun azalmasıdır (2,9).
Yaşlılarda ağız hijyeninin sağlanması
Bakteriyel plak dişleri ve ağız içindeki diğer yapıları kaplayan organik bir tabaka içinde organize olmuş, yoğun mikroorganizma kolonilerinden oluşan eklentidir. Ağız sağlığı için esas olan plak kontrolü, günlük ağız hijyeni ve diş hekimi tarafından yapılan periyodik profilaksi işlemleriyle sağlanır (15). Yaşlıda görülen ağız hastalıklarının %95’ini, bakteriyel plağın neden olduğu periodontal hastalıklar ve diş çürükleri oluşturur (12). Yapılan epidemiyolojik çalışmalar, yaş artışına paralel olarak kök çürüklerinde artış olduğunu göstermektedir. Yaşlı bireylerde diş kaybı fazla olduğu için, kalan dişler sabit veya hareketli protezlerin tutuculuğunda önemli rol oynarlar. Bu nedenle, çürük dişlerin tedavi edilmesi gerekmektedir (5). Kök çürüklerinin önlenmesi için;
1. Karyojenik etkenlerin diyet kontrolü ve iyi bir ağız hijyeni ile elimine edilmesi.
2. Karyojen mikroorganizmaların kemoterapik ajanlar kullanılarak elimine edilmesi.
3. Kısmen dekalsifiye olmuş dentinin topikal fluor ajanlarıyla remineralize edilmesi.
4. Aktif çürük işareti veren dentinin uzaklaştırılması.
5. Risk altında bulunan sağlam kök dentinin restoratif materyallerle korunması gerekmektedir.
Ayrıca 20 dakika süre ile sakız çiğnenmesi fermente edilebilen karbonhidratların tüketilmesini takiben plak pHsının yükselmesini sağlayarak çürük oluşumunun önlenmesine katkida bulunur.(4)
Yaşlıda çok yaygın bir sorun olan periodontal doku kaybı, kök çürüklerinin ortaya çıkması için zemin hazırlar.
Yaşlılarda motor fonksiyonların kaybına bağlı olarak manipülasyon yeteneği azaldığı için, plak kontrolü gençlerdeki kadar iyi yapılamaz. Ayrıca, dişeti çekilmesi sonucu açığa çıkan kök yüzeyleri plak birikimi için uygun retansiyon alanları oluşturur. İlerleyen yaşla beraber periodontal dokuların bakteriyel plağa maruz kaldıkları süre artarken, immün sistem fonksiyonlarının azalmasına bağlı olarak, plak mikroorganizmalarına karşı konak savunmasında yetersizlikler meydana gelir. Bu durum da plak birikimi için uygun zemin hazırlar. Yaşla birlikte tükürük akış hızının azalması da plak birikimini arttıran bir diğer faktördür. Ağız kuruluğu olan hastalarda kapsamlı bir koruyucu yaklaşım benimsenmelidir. Diş çürüklerinin önlenmesine yönelik koruyucu tedaviler uygulanmalı, ağız içi enfeksiyonun kontrol altına alınabilmesi için klorheksidinli ağız gargaraları 2 haftayı geçmeyecek tarzda sulandırılarak kullandırılmalıdır(17). Fizyolojik olarak tükürük akış hızını uyarmak için şekersiz cikletler ve nane limon drajeleri önerilebilir. Kontrol edilemeyen astım, glokom, kardiyovasküler ve akciğer rahatsızlıği bulunmayan hastalara sistemik tükürük uyarıcı ilaçların önerilmelidir.
Yapay tükürük kullanımı
Yapay tükürükler karboksi metil sellülöz (CMC), müsin ve glycerate polymer bazlıdır. Hastaların ağzında diş olup olmamasına göre, yapay tükürük preparatları önerilmelidir. Dişsiz hastalar
CMC bazlı preparatlar kullanılırken, dişli hastalarda CMC bazlı preparatlar erozyon ve hassasiyete neden olduğu için müsin bazlı, bazik, fluorid içeren tabletler kullanılmalıdır
Ayrıca, koruyucu diş hekimliği hizmetlerinin yetersizliği, sistemik hastalıklar ve yetersiz beslenme gibi faktörler de oral hijyeni negatif yönde etkilemektedir. Alınan besinlerin fiziksel özellikleri de bakteriyel plak birikimini etkiler. Yumuşak diyetle beslenenlerde plak ve diş taşı birikimi fazladır. Yaşlıda diş kaybının yüksek oluşu ve hareketli protez kullanımı sonucu besinlerin çiğnenmesi güçleşmiştir. Bu duruma bağlı olarak, yumuşak gıda tüketimi ve dolayısıyla bakteriyel plak birikimi artar (1,6,11,15).
Yaşlı bireyler ağız hijyeni alışkanlıkları açısından altı ayda bir değerlendirilmeli ve motive edilmelidir. Ancak, ağız hijyeni iyi olmayan veya ağız dokularını etkileyen sistemik bir problemi olan hastalar, daha kısa aralıklarla görülmelidir (1-3 ay). Yaşlıda dişeti mekanik kuvvetlere karşı dirençli olmadığı için, bu hastalara yumuşak kıllardan oluşan diş fırçaları tavsiye edilir. Periodontal ataşman kaybı sonucu oluşan dişler arası boşluklar, besin birikimine neden olacağı için, bu alanların temizliği arayüz fırçası ve diş ipi ile yapılır. Çürük profilaksisi için floridli diş macunları ve ağız gargaraları önerilir. Hastalar öğünler arasında şeker kullanmamaları gerektiği konusunda uyarılmalıdır. Ağız bakımını gerçekleştiremeyen yatağa bağımlı hastalarda bu işlem, hasta yakınları ve yardımcı sağlık personeli tarafından yapılır. Bu durumda antibakteriyel ajanların kullanımına ağırlık verilerek kimyasal plak kontrolü sağlanır. Klorheksidinli ağız gargaraları bu amaçla kullanılmaktadır. Hareketli protezlerin temizliği de protezi destekleyen mukozal dokuların ve dayanak dişlerin sağlığı açısından çok önemlidir. Protezler yemeklerden sonra protez fırçası ile temizlenmeli ve kullanılmadığı zamanlarda nemli bir bez içinde bekletilmelidir. Ayrıca, protez temizleme tabletleri de mekanik temizleme işlemlerine ek olarak kullanılabilir (15).
Yaşlıda florid kullanımı
Sistemik flour uygulaması: Diş sert dokularında florür düzeyinin artması asitte çözünürlülüğü ve plak mikroorganizmalarının asit üretimini azaltır. Stamm florürlenmiş su kaynakları kullanan toplumlarda çürüklerin %50 azaldığını belirtilmiştir(18).
Topikal Florür Uygulaması: Diş macunları, gargaralar, jeller ve cilalar içerdikleri florür nedeniyle başlangıç kök yüzey lezyonlarının tedavisinde etkili bir yoldur.
Fluorlu Diş Macunu: En çok kullanılan kişisel topikal florürlü ürün olan dis macunları %0,5 fosfat florid, %0,4 stannöz florid veya % 1,1 sodyum florid içerirler.
S. Mutansların ve diğer oral floraya bağlı günlük asit değişimlerine karşı dişin remineralizasyonunu sağlarlar. 54 yaş üzeri 810 hastada yapılan randomize kontrollü bir çalışmada 1100 ppm fluorlu diş macunu kullanan hastalarda fluorlu diş macunu kullanmayan hastalara oranla kök çürüklerinin %67, koronal çürüklerin %41 az olduğu bildirilmiştir.(10)
Fluorlu gargaralar: %0.5 sodyum fluorid içerirler. Yutma problemi olan geriatrik hastalarda boğulmaya neden olması ve alkol içermesi nedeniyle dili, yanakları ve diğer yumuşak dokuları tahriş etmesi gibi dezavantajlarına rağmen yapılan çalışmalarda plasebo grubuna oranla başlangıç halindeki kök çürüklerini önlemesi nedeniyle geriatrik hastalarda kullanılan koruyucu uygulamala secenekleri arasında bulunmaktadır.(7)
Fluor cilaları: Kök çürük lezyonlarının remineralizasyonunda en etkili olan topikal fluor ajanı olan fluor jelleri kök yüzeyine daha uzun zaman temas ederler ve uzun zamanda salınım yaparlar.(8) Ayrıca klorheksidinli gargaralarla kombine olarak flour jellerinin kullanımı belirgin şekilde S. Mutans düzeyini ve çürük insidansını düşürür ve kullanmayı bıraktıktan sonra en az 6 hafta süreyle S. Mutans baskılanmasını sağlar.(5) Ayrıca florürün mine çözünürlülüğünü azaltıcı etkisini klorheksidin etkilemezken, fluor da klorheksidinin antimikrobiyal etkisini azaltmaz.(13)
Geriatrik bireylerde en büyük problem ağız hijyeninin sağlanamamasıdır. Geriatrik hastaların tedavilerinin başarılı olması için özel geriatri merkezlerinin kurulması ve bu merkezlerde hastalar ağız sağlığı ile ilgili bilinçlendirilmesi ve motive edilmesi gerekmektedir (14).
Dok. Öğr. Sezin Tokmak, İstanbul Üniversitesi Dişhekimliği Fakültesi Total Parsiyel Protezi Bilim Dalı
Prof. Dr. Necat Tuncer, Istanbul Üniversitesi Dişhekimliği Fakültesi Total Parsiyel Protezi Bilim Dalı
– Kaynaklar
1. Berg R., Morgenstern N.E. Physiologic changes in the elderly. Dent. Clin. North Am. 41;4, 651-668, 1994.
2. Canay ş çiftçi y: yaşlı bireylerde sistemik hastalıklarla birlikte izlenen ağız bulguları. Turkish journal of geriatrics 2003;6(3):104-108
3. Çalıkkocaoğlu s :tam protezler cilt 1 baskı3 istanbul 1998
4. Dawes C, Macpherson LMD. Effects of nine different chewing-gums and lozenges on salivary flow rate and Ph. Caries Res. 1992;26:176-82
5. Epstein BJ. Loh HR. Stevenson PM. Mc bride Bc. Chlorheksidine rinse in preventation of dental caries in patients following raditation therapy oral surg oral med oral pathol 1998, 68:401-405
6. Ferguson MM. The persistent dry mouth.NZFP. 2002; 29 (4) : 259 265.
7. Galan D. Lynch E. Prevention of root carries in older adults geriatric dentistry 1994:60;422-33
8. Huizinga ED. Arenders J. Effects of an antimicrobial varnish on enamel and root surface carries in situ Caries res. 1991;25:229
9. J. Ainkittivong A., Aneksuk V. , Langlais RP: Oral mucosal conditions in elderly dental patients. Oral Dis. 2002: 8(4):218-223
10. Jensen M. Kahout F. The effect of fluorided dentrifice on root and coronal carries in an older population j. Am Dent Assoc 1998:117:829-32
11. Kohyama K., Mioche L., Bourdio P. Influence of age and dental status on chewing behaviour studied by EMG recordings during consumption of various food samples. Gerodontology, 20;1, 15-23, 2003.
12. Kossioni A.E., Karkazis H.C. Socio-medical condition and oral functional status in an older institutionalised population. Gerodontology, 16;1, 21-28, 1999.
13. Mc Dermid AS, Marsh PD. Keevil CV. Et all. Addictive inhibitory effects of combinations of fluoride and chlorhexidine on acid production by S. Mutans Caries Res. 1985:19:64-71
14. McNally L., Gosney M.A., Doherty U., Field E.A.The orodental status of a group of elderly in-patients: A preliminary assessment. Gerodontology, 16;2, 81-84, 1999
15. N. Haviye . Yaşlıda ağız ve diş sağlığı. Turkish Journal of Geriatrics. 2 (1): 14-21, 1999.
16. Natalia Shtereva. Rejuvenation Researchne . june 1, 2006 9(2):355-357
17. Nazlıel H: yaşlıda ağız ve dıs sağlığı. Turkish journal of geriatrics
18. Stamm JW, Banting DW., Comparison of root carries prevalance in elderly adults with a life long residence in fluorided and non-fluorided comminites J. Dent. Res 1980 59:405
19. Uzun H; Nazlıel H : Yaşlıda medikal ve dental hikaye ile ekstraoral, intraoral ve dental muayene bulguları Turkish journal of geriatrics 2000; 3(1):15-21
YASAL UYARI: Bu yazı/haber/makale’nin bütün yayın ve çoğaltma hakları VESTİYER YAYIN GRUBU’na aittir. Kaynak gösterilmeksizin kısmen veya tamamen iktibas edilmesi yasaktır.