Enstümentasyon Tekniklerinin Değerlendirilmesi

Endodontik rotary eğelerin sürekli olarak geliştirilmesi  ile birlikte kullanımları için önerilen tekniklerde hızla artacak gibi görünmektedir. İstenen kanal şekli hemen hemen her tip enstrümanla sağlanabilecek olsa da,savunucularının bu şeklin sağlanması için birbirinden farklı ve bazen çelişkili yaklaşımlarda bulunması karar vermeyi zorlaştırmaktadır. Bu durumda şu soru akla gelebilir, ‘Hepsi haklı olabilir mi?’
Enstümentasyon Tekniklerinin Değerlendirilmesi Enstümentasyon Tekniklerinin Değerlendirilmesi
Enstümentasyon Tekniklerinin Değerlendirilmesi

Normal
0
21

Reklam

false
false
false

MicrosoftInternetExplorer4

st1:*{behavior:url(#ieooui) }


/* Style Definitions */
table.MsoNormalTable
{mso-style-name:”Normal Tablo”;
mso-tstyle-rowband-size:0;
mso-tstyle-colband-size:0;
mso-style-noshow:yes;
mso-style-parent:””;
mso-padding-alt:0cm 5.4pt 0cm 5.4pt;
mso-para-margin:0cm;
mso-para-margin-bottom:.0001pt;
mso-pagination:widow-orphan;
font-size:10.0pt;
font-family:”Times New Roman”;
mso-ansi-language:#0400;
mso-fareast-language:#0400;
mso-bidi-language:#0400;}

Endodontik
rotary eğelerin sürekli olarak geliştirilmesi 
ile birlikte kullanımları için önerilen tekniklerde hızla artacak gibi
görünmektedir. İstenen kanal şekli hemen hemen her tip enstrümanla
sağlanabilecek olsa da,savunucularının bu şeklin sağlanması için birbirinden
farklı ve bazen çelişkili yaklaşımlarda bulunması karar vermeyi
zorlaştırmaktadır. Bu durumda şu soru akla gelebilir, ‘Hepsi haklı olabilir
mi?’

 Bazı
endodontik eğelerin kullanım teknikleri tam anlamıyla değerlendirilmeden demode
olabilmesi gerçeğiyle birlikte önemli bir soru ortaya çıkmaktadır: ‘Mevcut olan
ve gelecekteki eğelerin hekimin  tedavi
amaçlarına uygun olarak en etkili, verimli ve güvenli şekilde kullanımını
sağlayacak ortak ilkeler var mıdır?Bu sorunun cevabını bulmak için yapılan
araştırmalar, beş yılın üzerine yayılan ve 2,400 ‘ün üzerinde araştırmayı
içeren Niti rotary eğeler ile en büyük ilgili araştırma projelerinden birinde
sonlandırılmıştır. Bu değerlendirmelerin sonuçlarının dinamiğinin anlaşılması
masa başında geçen binlerce saat geçirmeyi gerektirir ve mükemmele hakim
olmanın tatminkarlığını sağlar.

Rotary
enstrümentasyonu günlük pratiklerine dahil edenler anlaşılır şekilde, basit eğe
sistemlerini rutin olarak kullanılacak kolay bir teknik aramaktadır. Bir
kliinisyen daha az enstrüman içeren ve kanal preperasyonunu kolaylaştırdığını
iddia eden tekniklerden etkilenmektedir. Bu nosyonun, rutin olarak her kanal
anatomisine uyan bir eğe öneren tavsiye yada yemek kitabı tarzındaki
talimatlardan ziyade, enstrümentasyonun bilimsel prensiplerinin anlaşılması
için uzmanlığının oluşturulmasını gerekliliği ile yerdeğiştirmesi
gerekmektedir. Bunun anlaşılmasıyla birlikte, tanınmış otörlerin  çelişkili açıklamalarını çözme becerisine
bağlı kalmak gerekmekmemektedir. Aksi halde zaman alıcı ve pahalı ve hatalı
deneyimlere itimat etmek  gerekir. On
yıllık bir deneyime sahip olmanın on yıl gerektirdiğini unutmak kolaydır.

Rotary
enstrümentasyonun prensiplerini kavramanın temeli, fatik ve/veya torsiyon
streslerine bağlı oluşan eğe kırılması riskini hesaba katmak için önemli olan
eğe boyutları arasındaki karşılıklı ilişkilerdir.( Kırılmalar, bir kurvatür
etrafında eğenin rotasyonu sırasında oluşan tekrarlı gerilme ve sıkışmalardan
kaynaklanan artmış stres sonucu oluşur. Torsiyon, eğenin bir kısmı diğer
kısmından farklı derecede dönerken oluşan bükülme anındaki aksiyel kuvvettir.)
fiziğin inkar edilemez açıklamaları olarak belirtilen bazı önemli ilişkiler
aşağıdaki gibidir:

•          Eğenin kırılganlığı eğe çapının karesi
ile birlikte artar

•          Eğenin kırılganlığı kanalın kurvatür
derecesi ve eğenin rotasyon sayısı ile artar

•          Düz bir kanalda eğenin torsiyona
direnme yeteneği eğe çapının karesi ile artar

•          Bir eğeye rotasyon yaptırmak için
gereken tork, kanal içinde eğenin bağlandığı yüzey alanı ile direkt olarak
değişir

•          Daha etkin kesme dizaynına sahip bir
eğe daha az tork, basınç ve kanal genişletmesinin tamamlanması için daha az
zaman gerektirir.

Enstrümantasyon
tekniklerini geliştirmek için parametrelerimizi oluşturmada yukarıda sıralanan
eğe boyutu ilişkilerinin kullanılmasına ek olarak, şimdi bizim 2,400
değerlendirmemiz sırasında bariz hale gelen trendleri kullanabiliriz.
Endodontik enstrüman ve teknikleri değerlendiren araştırma tamamen
sonuçlanamasa da, kapsamlı araştırma enstrümentasyon tekniğini formüle etmek
için kullanılan en bariz kanıtlara dayalı tahmin edilebilirliği sağlar. Eğe
dizaynı ve  ve teknikler için ortaya
atılan iddiaların geçerliliğini test etmek amacıyla, eğe kırılma riskini ve
etkinliği belirlemek için enstrümaların tipleri, boyutları ve taperlarının
öngörülen çeşitli kullanımınları sırasında, 
torku, basıncı ve zamanı simultane olarak ölçmek için kompüterize bir
klinik simülator kurulmuştur (Fig. 1).

Farklı
teknik ve enstrümanların kıyaslanması amacıyla, simülatör bilgisayar klinik
uygulamaları simule etmek için dizayn edilmiş hareketleri doğru şekilde taklit
etmek için yöntemleri sağlar. Operasyon prosedürlerinin uygulanması sırasında
operatör değişikliğini ve subjektifliğini elimine etmek açısından bakıldığında,
bilgisayar programlaması eğe rotasyon hızının yanında eğenin ilerleme ve geri
çekilme hızı ile derinliği için preperasyon parametrelerini kontrol edebilir.
En düşük stresli ve en süratli teknik dizaynının belirlenmesi için, sadece
kendine özgü tipi, boyutu ve taperi olan her bir eğenin değişik koşullarda
ölçülen torsiyonu ve ilerleme kuvvetinin stresi değil, farklı eğe sekansları
kullanımındaki streslerde kayıt edilebilir. Stresin  nasıl ve ne zaman oluştuğunu göstermek için,
tüm öçümler zaman içinde  grafiklendirilmiştir.
Teknik modifikasyonların gerekip gerekmediğini belirlemek için simulasyonlar
farklı kanal boyutları ve kurvatürlerinde uygulanabilir. Kaydedilen veri, hangi
eğenin kırılma riskini minimalize ederken 
aynı zamanda daha etkin şekilde kullanılabileceğini belirlemenin
yöntemlerini belirler. Teknik çözümler hızlıca belirgin hale gelir. Sonuçlar
şaşırtıcı şekilde tavsiye edilenden farklı olabilir. Aslında, yayınlanan eğe
tekniklerinin hiç biri araştırma tarfından önerilen teknik dizaynı için gereken
parametrelerin hepsine uyumlu değildir.

Yukarıda
belirtildiği gibi, araştırma tamamen sonuçlanamamıştır fakat bazı bulgular
özellikle kırılma risklerini minimalize ederken etkinliği sağlamanın kanıtları
haline gelmiştir. Bazı önemli bulgılar şu şekildedir:

1.         Kanal içerisinde eğeyi ileri ve geri
çekme hareketleri ile 1 mm
den fazla  ilerlemeyin

2.         Belli bir eğeyi kanal içine
bağlandıktan sonraki ilk 1 mm’sine ilerletmek için, spesifik bir minimal bazınç
uygulaması gerekmektedir. Eğer bu basıncın daha fazla ilerleme sağlamak şçin
artırılması gerekirse yada negatif bir basınçla karşılaşılırsa (vidalanma
kuvveti)  farklı taperlı bir eğeye geçin
yada bu pozisyonun çevresel olarak koronaline eğeleme yapın.

3.         Kanal içerisinde ilerlemek için basıncı
artırmak zorunda kalmadan, eğenin kanal içinde ilerlemesi saniyede başına en az
½ oranında oluşabilmelidir.

4.         Eğer 0.02’den daha fazla taperlı bir
eğe bir önceki eğenin yaptığı preperasyonun 2 mm’ den daha ilerisine
ilerlemiyorsa eğenin herhangi bir bölümü bir kurvatüre girmiştir.

5.         Kanal içerisind eilerlerken hiçbir
eğeye 1 pounddan daha fazla basınç uygulamayın.

6.         *0.20 mm yada daha küçük çağa sahip
0.02 taperlı eğeler dışında, eğenin herhangi bir parçası kurvatüre girerse
eğenin çalışan yüzeyini 6 mm’den daha fazla ilerletmeyin.

7.         *Kanal kurvatürü noktasının ilerisinde
eğenin çağı şu ölçülerden daha fazla olmamalıdır:

0.02 taper
için 0.60 mm

0.04 taper
için 0.55 mm

0.06 taper
için 0.50 mm

0.08 taper
için 0.35 mm

 

( Bunlar, 8 mm çapa sahip olan 45
derecelik kurvatür için yapılan ve sadece NiTi rotary eğeler için bu boyutlara
uygulanan testlerin sonuçlarıdır. Daha şiddetli kurvatürüler için eğe çapları
daha küçük olmalı ve daha hafif kurvatürlü olanlar için düzenlenebilmelidir.)

Rotary
enstrümanları kullanmada uzmanlaşmak eğe boyutları arasındaki ilişkilerin ve
sunulan araştırma bulgularının tam olarak anlaşılmasına dayanmasına rağmen,
bunların hepsinin beraberce ortaya konulmasındaki ilk girişimler başlangıçta
karışık  ve daha az etkin sonuçları  olan fakat kesin standart sekansı olan
tekniğe geri dönmek için bir neden olarak görünebilir. Bununla birlikte,
yukarıda tartışılan tüm düşünceleri içeren temel prosedürler kolaylıkla
oluşturulabilir, fakat sonuçlanma tekniği yaygın olarak  savunulanlarınkinden muhtemelen çok farklı
olacaktır. Enstrümentasyon için ortaya atılan parametrelerin daha yakından
denenmesiyle birlikte, enstrüman stresine yol açan ve verimlilikle sonuçlanan
konseptler değişebilir. Bu bakale için mevcut olan yer kısıtlaması listelenen
tüm parametrelerin ve tüm eğe tiplerine uygulamalarının tartışılmasına izin
vermemekte fakat yukarıdaki 6*. ve 7*. maddelerin ayrılmalarını göz önünde
bulundurmamıza izin vermektedir. Örnek olarak , pek çok diş hekimi eğe
preperasyonunu kanal içinde 6 mmden daha fazla derine ilerletmeyerek 6*.
maddeye uyabileceğinizi kabul eder. Bu kabul kesinlikle eğe kırılması ile
sonuçlanabilir. 25/0.04 taperlı bir eğenin 25/0.06 lık  eğenin 
preprasyonunun sadece 2 mm’sine ilerlebildiği zaman oluşan 7 mm lik ilerleme sonucunu
(tavsiye edilen 6 mm
lik derinlikten daha fazla) göz önünde bulundurunuz (Fig. 2).

Schafter
ve arkadaşları (JOE, Roentgenographic Investigation of Frequancy and Degree of
Canal Curvatures in Human Permanent Teeth) kurvatür sıklığı ile ilgili bir
araştırmalarında maksiller birinci molarlarda ki mb2 kanalları incelendi ve ,
bukkal cepheden bakıldığında 6.6
mm çap ve ortalama kurvatür açısının 42 derece,
mezeialden bakıldığında 9.2
mm çap ve kurvatür acısının 14 derece olduğunu
belirttiler. Bu kurvatür bizim araştırmamızda test  edilmek için seçilen standarttan oldukça
büyüktür. Aklımızdaki bu bulgularla birlikte, muhtemelen 7*. maddede belirtilen
konsepti tam olarak anlamak enstrümentasyonda uzmanlaşmanın gelişimine
diğerlerinden daha fazla katkı sağlamaktadır.

Bir eğenin
kırılmaya karşı direnç yeteneği çapının karesiyle ters ilişkilidir: Bu nedenle,
ciddi bir apikal kurvatür daha hafif ve daha koronal kurvatürden daha az riskli
olabilir. Eğenin çapı taperı boyunca arttığı için, eğenin ötesine
ilerleyebileceği kanal kurvatürünün lokalizasyonunu belirlemek eğe üzerinde
oluşacak aşırı stresleri önlemek açısından 
oldukça önemlidir. İlk basamak belirgin bir kurvatürün var olup
olmadığını ve apeksten ne kadar uzakta olduğunu belirlenmektir. Çalışma boyuna
ulaşmak için kullanılan eğenin geri çekilmesi ve pasif olarak yeniden
yerleştirilmesi sırasında, çalışma boyunun gerisinde bir dirençle
karşılaşılması burada bir
kurvatür olduğunu gösterir çünkü kanal artık eğenin
boyutundan daha geniştir.kanalın kurvatüre kadar olan koronal bölgesinin
ölçülerek kaydedilmesi çalışma boyunun belirlenmesiyle aynı önemi taşır. Kanal
artık ikiye bölgeye ayrılmıştır, direncin gerisinde kalan kısım  koronal bölgeyi ötesinde kalan kısım ise
apikal bölgeyi tanımlar (Fig.3)

İkinci
bas
amak,kurvatürün etrafına ve ötesine ilerletilebilen farklı taper ve
boyutlara sahip her eğenin mesafesini  ve
apikal bölgede kullanıldığı zaman  hangi
boyuttaki eğenin sonraki eğenin o bölgede bağlanmasını engelleyeceğini
belirlemektir. Başka bir deyişle, total eğe bağlanmasını minimalize etmenin bir
yolu olarak, apikal bölgede kullanılan herhangi bir eğe  koronal bölgede bağlanmamalıdır. Koronal
bölge genişletme için spesifik bir problem çıkarmaz çünkü bu bölge
kanalın düz
kısmıdır. Çap limitasyonları için yukarıda önerilen parametreleri kullanarak
(0.02 taper için 0.60 mm,
0.04 taper için 0.55 mm,
0.06 taper için 0.50 mm,
0.08 taper için 0.35 mm)
, seçilen eğenin çapının limitlerimizi zorlayıp zorlamayacağını
hesaplayabiliriz. Bu belirleme ullanmak istediğimiz eğe için aşağıdaki formülün
kullanılmasıyla hesaplanabilir (Fig.4).

Mesela,
25/0.06 ebatındaki bir eğe ile kurvatür noktasının ne kadar uzağına
ilerleyebileceğimizi bilmek istiyorsak, parametreler çapın 0.05 mm yi geçmemesi
gerektiğini belirtmektedir ki buna eğe kurvatür noktasının 4 mm ötesine ilerlediği zaman
ulaşılır (çap limitasyonu, 0.50, eksi uç boyutu,0.25, taper’ a bölünür,0.06,
eşittir yaklaşık 4 ). Eğer bu 4
mm mesafesi çalışma boyuyla çakışırsa, 25/06’lık eğeyi
çalışma boyunda güvenle kullanabiliriz bununla birlikte , öncelikle koronal
bölgenin eğe çalışma boyuna ilerlediği zaman kanalın koronal kısmında
bağlanmayacak kadar geniş olacak şekilde prepare edilmesi şarttır. Bu,  koronal bölgenin son kısmında 50/0.06 ‘lık
eğeden hafifçe daha fazla genişletme yapılmasını gerektirir. Bu prosedür 6.
Parametreyide doğrular ve şunu belirtir: eğer eğenin herhangi bir kısmı
kurvatüre bağlanmışsa eğenin çalışan yüzeyinin 6 mm’ den fazlasını
ilerletmeyin. Eğer çalışma boyu kurvatür noktasından 4 mm den daha uzakta ise, daha
küçük boyut ve taperda bir eğe kullanılmalıdır.

Bu sürecin
ilk ifadesi karışık görünebilecek olsa da, bu yaklaşıma hakim olmak için az bir
pratik  gereklidir. Avantaj maksimum
verimlilik, fayda ve kırılmanın eliminasyonudur.

Eğer
klinisyen pratik verimliliğinde sabitlik ağır bastığı için rutin bir teknik sekansını
takip etmekte ısrar ederse, o zaman aşağıdaki prosedür, rutin kanallar için
verimli bir prosedür sağlarken enstrüman stresini en aza indirmek için eğelerin
sıralanmasında  bizim tüm
varsayımlarımızı içerir. Elbette her eğenin kullanımı  için diğer parametrelerin izlenmesi
gereklidir.  Bu tekniğin sıralaması şu
şekildedir:

1.         25/0.06 kurvatüre kadar

2.         55/0.06 kurvatüre kadar

3.         25/0.02 çalışma boyuna kadar

4.         24/0.04 çalışma boyuna kadar

5.         25/0.06 çalışma boyunun 1 mm gerisine kadar

6.         0.02 taper yada LightSpeed tipi eğeler 25 in üzerinde istenen apikal
çapa kadar genişletme sağlamak için kullanılmalıdr.

Rutin
haricindeki durumlar, apikal bölgenin 6 mmden büyük apikal bölgeye sahip
kanallar, 45 dereceden daha büyük kurvatürler ve 8 mm den daha az olan
çaplardır.

Kabul
edilen enstrümentasyon tekniklerinin çoğu yukarıda sıralanan parametrelerin bir
kaçını içerse de, parametreler dahilinde çalışmak  etileyici bir verimlilik ile yapıbilir çünkü
minimum eğe stresi ortaya çıkar. Enstrümentasyonun her basamağı tekrarlayan
kazançsız girişimler olmadan çabucak meydana gelebilir. Parametreleri takip
etmek , her eğe yerleştirilmesi ile kanal içinde saniyede en az 0.5 mm ilerleme sağlamak
için bir yol sağlar.  Diğer tekniklerle
kıyaslandığında toplam süre oldukça etkileyici olabilir. Bu prosedürleri takip
ederken, şu akılda tutulmalıdır: aşırı enstrüman stresini veya kırılmasını
elimine ederken kanal boşluğunu genişletmek için verimli ve en faydalı  yolu göstermektir, spesifik bir kanal boyutu
ve taperını savunmak değildir. Son kanal çapları operatörün ve kullanılan
obturasyon tekniğinin gerektirdiklerinin yargılanmasına uygun şekilde
ayarlanmalıdır.

Algılamanın
kapsamını genişlettiği için, yetenek bilimsel kurallar içerisinde gelişir ve
başarı daha beklenir hale gelir. Endodonti sanatı  endodonti bilimi haline ve uzmanlık opratörün
doğası haline gelir.

 




John T. McSpadden:

 

John T.
McSpadden uluslararsı bir yazar, araştırmacı ve konuşmacıdır, bir çok
endodontik enstrümanın yaratıcısı, Fransız Endodonti Topluluğunun onursal üyesi
ve Amerikan Endodonti Derneğinin üyesidir. Cloudland enstitüsü tarafından
yayınlanan Endodontik Enstrümentasyonda Uzmanlaşma’nın (Mastering Endodontic
Instrumentation) yazarıdır. [email protected] adresinden kendisine
ulaşılabilirsiniz.

Fig 1: eğenin istenen dönme hızı başlık
kontrol kutusundan ayarlanır (I). Başlıkseçilen ileri ve geri hareketlerin
doğru şekilde üretilmesi için kullanılan platforma monte edilir (G).  Kök kanalı yada plastik pratik bloğu menteşeli
bir tabla tarafından desteklenir (H). Eğeyi döndürerek uygulanan torsiyon tork
dönüştürücü ile ölçülür (F). Basınç ve tork simultane olarak ekranda görünür
(A). Ölçümleri zamanında sonlandırmak grafik programlamaya dayanmaktadır (B)

Fig 2: Eğer 25/0.04 numaralı eğe 26/0.06
ile yapılan preperasyonun son noktasından sadece 2 mm daha kadar
ilerleyebiliyorsa, eğenin 7 mm
lik kısmı kanala bağlanmış olur.

Fig 3: Dirençle karşılaşılan kısmın
gerisindeki kalan kısım koronal bölge, direncin ilerisinde kalan bölge apikal
bölge olarak tanımlanır.

Fig 4: Bu formül kullanılacak eğenin
belirlenmesinde kullanılabilir.

Normal
0
21

false
false
false

MicrosoftInternetExplorer4

st1:*{behavior:url(#ieooui) }

<!–
/* Font Definitions */
@font-face
{font-family:Wingdings;
panose-1:5 0 0 0 0 0 0 0 0 0;
mso-font-charset:2;
mso-generic-font-family:auto;
mso-font-pitch:variable;
mso-font-signature:0 268435456 0 0 -2147483648 0;}
@font-face
{font-family:Verdana;
panose-1:2 11 6 4 3 5 4 4 2 4;
mso-font-charset:162;
mso-generic-font-family:swiss;
mso-font-pitch:variable;
mso-font-signature:536871559 0 0 0 415 0;}
@font-face
{font-family:Calibri;
mso-font-alt:"Century Gothic";
mso-font-charset:162;
mso-generic-font-family:swiss;
mso-font-pitch:variable;
mso-font-signature:-1610611985 1073750139 0 0 159 0;}
/* Style Definitions */
p.MsoNormal, li.MsoNormal, div.MsoNormal
{mso-style-parent:"";
margin-top:0cm;
margin-right:0cm;
margin-bottom:10.0pt;
margin-left:0cm;
line-height:115%;
mso-pagination:widow-orphan;
font-size:11.0pt;
font-family:Calibri;
mso-fareast-font-family:Calibri;
mso-bidi-font-family:"Times New Roman";
mso-fareast-language:EN-US;}
a:link, span.MsoHyperlink
{color:blue;
text-decoration:underline;
text-underline:single;}
a:visited, span.MsoHyperlinkFollowed
{color:purple;
text-decoration:underline;
text-underline:single;}
p.ListParagraph, li.ListParagraph, div.ListParagraph
{mso-style-name:"List Paragraph";
margin-top:0cm;
margin-right:0cm;
margin-bottom:10.0pt;
margin-left:36.0pt;
mso-add-space:auto;
line-height:115%;
mso-pagination:widow-orphan;
font-size:11.0pt;
font-family:Calibri;
mso-fareast-font-family:Calibri;
mso-bidi-font-family:"Times New Roman";
mso-fareast-language:EN-US;}
p.ListParagraphCxSp

Add a comment

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir