Çocuk İstismarı ve İhmali I. Dişhekimliği Sempozyumunun yapılış amacından söz eder misiniz?
24- 25 Mayıs tarihleri arasında Marmara Üniversitesi Nişantaşı Kampusu Erdal İnönü Bilim ve Kültür Merkezinde uluslararası konuşmacıların da katılımının olduğu, bu konu ile ilgili gerçekleştireceğimiz toplantıların ilki niteliğinde olan sempozyumumuzun adı, Çocuk İstismarı ve İhmali I. Dişhekimliği Sempozyumu. Çocuk istismarı; çocukluk çağı travmaları içinde yer alan çocuk istismarı tekrarlanabilirliği ve tedavi edilmesi en zor olan travma şekli olması nedeniyle tıbbi, hukuki, sosyal sorumluluğu gerektiren çok ciddi bir sorun olarak karşımıza çıkmaktadır.
Olası istismar olgularını değerlendirmek, belirleyebilmek ve takip edebilmek için mültidisipliner bir yaklaşım, multidisipliner bir birim için gereklilikler; olası olgularda anamnez ve fiziksel, emosyonel belirtilerle tanı konulabilmesi ve hastanın ne şekilde yönlendirilmesi gerekliliği gibi ana başlıklar sempozyumumuzda değerlendirildi. Sempozyumumuzun birinci gününde 2 başlık şeklinde oturumlarımızı oluşturduk. İlk başlığımızı; Dişhekimliğinde Çocuk İstismarı ve İhmalinin Tanısı, öğleden sonraki oturum başlığımızı ise Çocuk istismarı ve ihmali olgularına multidisipliner yaklaşım – ülke deneyimleri şeklinde düzenledik.
Sempozyumda ben, çocuk istismarı şüphesi taşıyan olgularda anamnez ve oral belirtiler konusunda bir konuşma yaptım. Marmara Üniversitesi Çocuk Koruma Uygulama ve Araştırma Merkezi Sorumlu Müdürü Prof. Dr. Tolga Dağlı, Türkiyede çocuk koruma birimleri ve tıp fakültesi acil 1 bölümüne yönlendirilen hastaların istismar yönünden değerlendirilip, koruma altına alınması, Türkiyede diğer çocuk koruma programları ve sosyal hizmetler konusunda bilgilerini paylaştı.
Bürge Akbulut ; UNICEF Türkiye Çocuk Koruma Programı hakında bililer aktarırıken
Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Tıp AD Öğretim Üyesi Prof. Dr. M. Akif İnanıcı, istismar süphesi taşıyan olgularda fiziksel bulgular ve hukuki gereklilikler konusunda yapılan çalışmalardan söz etti. Bilimsel programda yer ala diğer konuşmacı ve konuları şunlardı:
Dr. Sibylle Banaschak, Almanyada çocuk istismarı olgularına yaklaşım ve çocuk koruma mekanizmaları (Köln Üniversitesi-Adli Tıp Enstitüsü), Iowa Üniversitesi Çocuk Hastanesinden Doç. Dr. Resmiye Oral, Amerikada çocuk koruma mekanizmaları, Adli Tıp Kurumu 2. Adli Tıp İhtisas Kurulundan Dr. Elif Günçe, adli dişhekimliği yaklaşımı
Adli Tıp Kurumu 2. Adli Tıp İhtisas Kurulu Başkanı Doç. Dr. Ümit Naci Gündoğmuş, adli dişhekimliğinde kronolojik yaş tayini.
İkinci gün workshop gerçekleştirildi. Workshopta Olgu Yönetiminde Multidisipliner Ekip Çalışması başlığı altında Dr. Banaschak ile birlikte Almanyada karşılaştığı olguların üzerinden olgu değerlendirmleri yapıldı. Olguların, ne zaman kaza ile yaralanma, ne zaman örselenme olarak değerlendirilmesi gerektiği, olgular üzerinde ne tip anamnez alınmasıyla istismar şüphesinin belirginleştiği, bu tip durumlarda izlenmesi gereken yol üzerinde bilgi paylaşımları yapıldı.
Sempozyuma dinleyici olarak kaç kişi katıldı? Katılımcı profilinden söz eder misiniz?
Sempozyumumuza sayısı 50 ile 60 arasında değişen katılımımız oldu. Katılımcıların çoğunluğunu, dişhekimleri ve meslek hayatına yeni atılacak olan, lisans eğitimlerinde de adli tıp dersleri içerisinde bu konunun yeraldığı dişhekimliği öğrencileri oluşturdu. Türkiyede çocuk istismarı ve ihmali tıp alanında yeni dile getirilmeye başlanan bir sorun olup son yıllarda hekimlerin örgün eğitimlerine ve sürekli tıp eğitimi ve dişhekimliği eğitimi programlarına girmeye başladı. Dolayısıyla gelecekte meslektaşımız olacak öğrencilerimizin konuya olan ilgisi ve konuyla ilgili konuşmacılara danıştıkları konular oldukça carpıcı olmasının yanı sıra konuya olan duyarlılıkları da bizleri cesaretlendirdi. Meslektaşlarımız da hukuksal mesuliyeti olan bu olgularda izlenmesi gereken protokol yönünden adli tıp uzmanlarımızdan, ne yönde belgeleme yapılması ve hekimsel sorumluluk konularında bilgi aldılar.
Bilgi, teknoloji ve iletişim çağı olan içinde bulunduğumuz bu yüzyılda, yarınlarımızı tehdit eden bu büyük problemi engelleme ve ortadan kaldırmanın herkesin görevi olduğunu düşünüyorum. Eğitimciler, çocuk bakım kurum çalışanları, hukukçular, emniyet mensupları, psikologlar, sosyal hizmet uzmanları, hastanede çalışan tüm sağlık personeli istismarın önlenebilmesi için eğitilmelidir. Aslında mesleki yaşantısında çocukla temas eden her birey çocuk örselenmesinden kuşkulanmayı ve görünce ne yapması gerektiğini bilmelidir. Bu anlamda özellikle çocuk istismarı ve ihmali konusuna toplumda ilginin artmış olması, hastanelerde söz edilen koruma birimlerine benzer birimler oluşturulmaya başlanması, bu konuda ilgili uzmanların meslek içi eğitimlerinin yapılması ülkemiz için önemli gelişmelerdir. Sempozyumumuzda hekim olarak farkındalığın nasıl oluşabileceği üzerinde tartışmamızın yanı sıra, örseleme şüphesi taşıyan olguların nasıl yönlendirilmesi gerektiği, çocuk koruma birimlerine nasıl ulaşılabileceği gibi bu tip olguların idamesi konusunda da geniş çaplı bilgi alındı.
Pedodontistler olarak bizlerin birebir çocuklarla iletişim halinde olmamız, onların davranışlarını daha rahat ayırt edebilmemize imkan sağlamakta. İstismara uğrayan çocuk profini genel anlamda değerlendirdiğimizde; çocukta belirgin olarak endişe, korku, tedirginlik, zayıf göz teması, konuşurken kendisinden sorumlu kişiye bakamama gibi davranışsal yaşı ile ilgili olmayan bozukluklar şeklinde tespit edilebilmektedir. Çocuk istismarının tanısının konmasında doktorların farkındalığı, bu konuda bilgi birikimi ve motivasyonu önemlidir. Dünyanın birçok ülkesinde ve ülkemizde fiziksel istismar olguları sağlık kayıtlarına girmemektedir. Bunun nedeni, travma nedeniyle sağlık kurumuna getirilen çocukların ebeveynlerinin veya çocuğun bakımı ile ilgili kisilerin olayı gizleme çabalarıdır. Bu açıdan travma geçiren çocuğa yaklaşımda dikkatli olunmalıdır.
Hekimler, ağız hastalıkları ve dişsel travmalar konusunda dişhekimlerine göre nispeten az deneyimlidir, bu nedenle vücudun diğer kısımlarını da içeren istismar olgularını hemen fark edebilirken, oral bulguların tespitinde yetersiz kalabilirler. Bu nedenle bu olguların engellenmesi, tespit edilmesi ve tedavisi için doktor ve dişhekimleri işbirliği içinde olmasının, multidisipliner yaklaşımın bu mağdur çocuklarda oldukça önemli olduğunu birkez daha vurgulamak istiyorum.
Hekimlerin, dişhekimlerinin ve diğer sağlık çalışanlarının bu konuyla ilgili olarak eğitimleri, tüm hastanelerde ve araştırma hastanelerinde bu koruyucu birimlerin kurulmasının, sosyal hizmetler ve adli makamlarla işbirliği içinde çalışılması ve sistematik bir protokol oluşturulabilirse çocuk istismarı ve ihmalinin önlenmesinde önemli adımların atılabileceği kanısındayım.
Bundan sonra bu konu ile ilgili ne tür çalışmaların yapılması bekleniyor?
Bu konuyla ilgili olarak çocuk koruma programlarının geliştirilmesi, tıp, hukuk ve sosyal hizmetlerinin iyi bir iletişim içinde olması gerekmektedir. Biz dişhekimleri olarak, multidisipliner ekibin bir parçası olduğumuzu düşünerek, istismar ve ihmal konularında, tanı ve izlemde ne derece etkili olabileceğimizi düzenlediğimiz bu ilk sempozyumumuzda farklı uzmanlık alanlarından katılan konuşmacılarımızla değerlendirdik. Buna ilişkin olarak düzenlenmesi gereken bir protokol olduğunu, çocuğun ikincil ve üçüncül örselenmelere uğramadan oluşturulacak yetkili birimlerce belirlenip koruma altına alınması gerekliliğini, bu konuyla ilgili düzenlemelerin hızlı bir prosedürle hazırlanması gerektiği düşüncesindeyim.