Tıbbi Cihaz Sektörü, 2020 yılını nasıl geçirdi? Konu hakkında değerlendirmeleriniz nelerdir?
Medikal sarf ve tıbbi cihaz tedarikinde büyük oranda yurtdışına bağımlı olan ülkemiz, pandeminin başlarında, tedarik zincirinde yaşanan gelişmelerden çok olumsuz etkilenmiştir. Ayrıca pandemi sebebi ile AB tarafından koruyucu ekipmanlara getirilen ihracat sınırlamasının yanı sıra tıbbi cihazların Türkiye’ye getirilmesinde farklı lojistik sıkıntılar da yaşanmadı değil. Gümrük kapılarında artan kontroller, şoförlerin virüs taşıyıcısı olma riskine karşı bir ülkeden diğerine geçişte başlatılan karantina uygulamaları, ağırlıklı olarak kullanılan karayolu taşımacılığı başta olmak üzere tüm lojistik hizmetlerde aksaklıkların yaşanmasına sebep oldu.
Normal koşullarda, gemi veya karayolu ile yapılan nakliye, bu aksaklıkların yaşanmaması amacıyla ve ürünlere duyulan ihtiyacın acil olması sebebiyle havayolu taşımacılığına kaydı. THY’nın kargo uçaklarının sayısını sınırlandırması nedeniyle bazı tıbbi malzemelerin, hammadde veya yedek parçaların temini son derece güçleşti. Ürün tedarikine ve üretime devam edebilmek için hammadde ve nihai ürün ithalatı yapan tıbbi cihaz sektörü, bu zorlu dönemde artan döviz kurlarından da fazlasıyla olumsuz etkilenmiştir ve etkilenmeye devam etmektedir.
{reklam}
Savunma Sanayii nasıl stratejik bir sektör ise Tıbbi Cihaz sektörü de o kadar stratejiktir. Tıbbi cihaz sektörünün içinde bulunduğumuz pandemi sürecinde sağlık hizmetlerine kesintisiz devam edilebilmesinin önündeki en büyük engellerden biri de kamu ve üniversite hastaneleri tarafından satın alınan tıbbi cihazların ödeme vadelerindeki belirsizliktir. Hem ödemedeki bu belirsizlik hem de finansal kaynaklara ulaşma imkânının giderek azalması, şu sıralarda en çok desteğe ihtiyaç duyan tıbbi cihaz sektörünü içinden çıkılmaz bir darboğaza sokmaktadır.
Finansal Yükün Hafifletilmesi için Desteğe İhtiyacımız Var
Bu nedenle sürdürülebilir bir sağlık ekosistemi için sektörün taşıdığı finansal yükün hafifletilmesi oldukça önemli bir hal almakta ve düzenli bir ödeme sistemine ihtiyaç duyulmaktadır. Sahada bu dönemde fedakârlıkla çalışan personelimiz ile ülkemizin geçtiği bu zor süreçte hizmet devamlılığını sağlamaya çalışırken bir yandan da yaşadığımız finansal yükün hafifletilmesi için desteğe ihtiyacımız var.
Tıbbi cihaz endüstrisi, 650 milyon dolar ihracat ve 2 milyar dolar iç hacim kapasitesine sahiptir. Türkiye’de yaklaşık 2,6 milyar dolarlık bir tıbbi cihaz pazarı söz konusudur diyebiliriz. Bunun yaklaşık yüzde 85’i ithalat, yüzde 15’i ise yerli üretimdir. Teknolojinin yıllar içindeki gelişimiyle birlikte tıbbi teknolojiler de artmakta ve yaygınlaşmaktadır. Bu durum gelecekte pazar büyüklüğüne de etki edecektir. İthalat oranının yüzde 85 civarında olması, tıbbi cihazda dışa bağımlı olduğumuzun ve maliyetlerin döviz endeksli olduğunun göstergesidir. Dünyada tıbbi cihaz pazarı 2020 yılında 550 milyar doları aşmıştır. Pazarın yüzde 72’sine ise ABD, Almanya ve Japonya hâkimdir. Dünyada 30 tıbbi cihaz firması pazarın yüzde 89’una sahipken, kalan yüzde 11’lik payı ise 27 bin firma paylaşmaktadır. Türkiye’nin dünya pazarındaki payı ise sadece yüzde 1’dir. Yıllar içinde kademeli şekilde artış sağlanarak tıbbi cihaz pazarında dışa bağımlılığı azaltma hedefimiz olmalıdır.
Sektörün kamudan alacakları ile ilgili yaşadığı sorunlar ne aşamada?
Kamu ve üniversite hastanelerinde çok uzun vadelerde ödeme alıyoruz. Bu bizi oldukça büyük sıkıntıya sokuyor. Ödemelerimizi çok geç almamıza rağmen hastalara ve topluma karşı sorumluluklarımızı yerine getirmeye devam ediyoruz. Yine aynı süreçte, döviz kurunda, enflasyonda ve diğer tüm girdi maliyetlerindeki ciddi artışlar nedeni ile sektörümüzün üzerinde büyük bir baskı oluşmuştur.
Ülkemizde dental sektörde hizmet veren firmalar ve pazarın büyüklüğü hakkında bilgi alabilir miyiz? Ve 2021 yılı için beklentileriniz nelerdir?
Sektörde 2021 yılı için yüzde 20 büyüme öngörüyoruz. 2021 yılını 800 milyon dolarlık bir işlem hacmiyle kapatacağımızı düşünüyorum. Sektör olarak 2023'e giriş hedefimiz var. 2023'te işlem hacminin 1 milyar doları bulmasını bekliyoruz.
Dental malzeme üreticileri için 2020 yılı nasıl geçti? Pandeminin yerli üreticilere ve firmalara etkileri hakkında neler söylemek istersiniz?
Ağız ve diş sağlığı merkezleri ve üniversiteler pandemi sebebiyle kapalı olmasına rağmen, özel sektörde inanılmaz hız yakaladık. Pandemi sebebiyle oluşan kamudaki açığı özel sektörde kapattık. Yerlilik oranımız yüzde 25'lerde. Yerlilikte artış hala devam ediyor. Pandeminin bu anlamda bize olumlu etkileri oldu.
Dünya ağız-diş sağlığı pazarının durumu nedir?
Küresel ağız-diş sağlığı pazar büyüklüğü, 2019'da 26 milyar USD. 2020-2025 tahmin döneminde ise yüzde 7,94 artış ile 32 milyar USD‘ye ulaşması bekleniyor.
ÜTS ile ilgili kimi tarihler pandemi nedeniyle ileri atılmıştı. ÜTS ile ilgili sektörle paylaşmak istediniz bilgiler var mı?
Öncelikle ÜTS yürürlükte, ileri atılan MDR (Tıbbi Cihaz Tüzüğü). Covid-19 salgını nedeniyle 26 Mayıs 2020 tarihinde yürürlüğe girmesi beklenen AB’nin (AB) 2017/745 sayılı Tıbbi Cihaz Tüzüğü’nün (MDR) uygulama tarihi bir yıl ötelendi.
ÜTS ile tıbbi cihazları ve kozmetik ürünleri kayıt altına alıyoruz, hasta güvenliğinin sağlanması ve halk sağlığının korunmasına katkıda bulunuyoruz. Denetim hizmetlerinin sağlıklı ve etkili şekilde yürütülmesi için alt yapı oluşuyor. Ürünlerin kullanımı sırasında ortaya çıkabilecek tehlikelere karşı hızlı önlem alınmasını sağlıyoruz. Bunların hepsinin insan sağlığına hizmet etmek olduğu çok iyi biliyor ve bu yüzden ÜTS’yi destekliyoruz.
Selami Yaman Kimdir?
1963 Sivas, Suşehri, Gölova’da doğan Selami Yaman, Ankara Atatürk Lisesi’nden mezun olduktan sonra diş hekimliği sektörüne girdi. 1981’den itibaren aile şirketleri Merkez Diş Deposu’nda çalışmaya başlan Yaman, 2013 yılından beri kesintisiz olarak Diş Malzemeleri Sanayici ve İşadamları Derneği (DİŞSİAD) yönetiminde görev alarak tecrübelerini sektöre aktarıyor. Günümüzde DİŞSİAD Yönetim Kurulu Başkan Yardımcılığı görevini yürüten başarılı sektör üyesi, evli ve 3 çocuk babası.
Röportaj: Elvan Genç (VYG)