Kırım Kongo Kanamalı Ateşi hastalığının kesin bir tedavi yöntemi olmaması nedeniyle hastalığın kontrolünde korunma faktörleri büyük önem taşıyor. Uzmanlar piknik sezonunun başlaması sebebiyle son günlerde çocuklarda görülen kene ısırması vakalarında artış olduğuna dikkat çekerek ebeveynleri uyarıyor.
Dünyada ilk kez 1944 yılında Kırımda saptanan ve daha sonra 1956 yılında Kongoda görülen Kırım Kongo Kanamalı Ateşi (KKKA) hastalığına karşı alınabilecek önlemler konusunda Vehbi Koç Vakfı Amerikan Hastanesi Pediatri Bölümü, Kırım Kongo Kanamalı Ateşi hastalığının kene tarafından ısırılma ile Nairovirus adı verilen bir RNA virüsünün vücuda girmesiyle oluştuğunu ifade ediyor.
Uzmanlar, bazı durumlarda virüsü taşıyan canlıların kanı veya vücut salgılarıyla temas sonucu hastalığın bulaşıcı risk taşıyabileceğini de belirtiyor. 30 kadar farklı kene türünün virüs taşıyabildiğini söyleyen uzmanlar, Nairovirus virüsünü çoğunlukla Hyalomma cinsi kenelerin taşıdığını açıklıyor.
Uzmanların verdiği bilgiye göre; kene ısırması sonucu birkaç -en geç 9- gün sonra, virüsü içeren kan veya vücut salgılarıyla temastan genellikle 5-6 -en geç 13- gün sonra hastalık belirtileri görülüyor. Hastalık ateş, üşüme, titreme, yaygın kas ağrıları, iştahsızlıkla başlayıp; bulantı kusma, ishal gibi şikâyetlerle kendini gösteriyor. İlk günlerde yüz boyun ve göğüste cilt içi kanamaları, gözlerde kızarıklık ile kollarda bacaklarda morluklar oluşabiliyor. Hastalık nedeni ile burun idrar ve bağırsaklarda kanamalar da görülebiliyor. Karaciğer yetmezliğinin de gelişebildiği vakaların yaklaşık %30u ölümle sonuçlanıyor. Hastalığın genellikle 2. haftasında ölüm vakaları meydana gelmekle beraber; iyileşme de hastalığın 9. ve 10. günlerinde gerçekleşiyor.
VKV Amerikan Hastanesi Pediatri Bölümü Uzmanı Dr. Gülsemin Güloğlu, kanda virüse karşı oluşan antikorların gösterilmesiyle tanı konduğunu; bu antikorların, virüsün alınmasından sonra 6. günden itibaren kanda belirdiğini ifade ediyor.
Ayrıca diğer laboratuvar tetkiklerinde karaciğer enzimlerinde yükselme ile kanama testlerinde bozukluk görülebileceğini belirtiyor. Uzmanlar, hastalık ile ilgili açıklamalarına şöyle devam ediyor: Hastalığın belirli bir tedavisi yoktur. Kan ve kan ürünlerinin verilmesi gibi destek tedavi yöntemleri uygulanmaktadır. Dr. Gülsemin Güloğlu, kenenin vücuttan çıkartılması için profesyonel yardım gerektiğinin altını çiziyor.
Dr. Gülsemin Güloğlu, Özel pensetler yardımı ile kene bütün olarak vücuttan çıkartılmaya çalışılmalıdır. Eter veya başka bir anestezik madde kullanılarak kenenin çıkartılması tercih edimemelidir. Kene ısırığı sonrasında hemen koruyucu bir antibiyotik kullanılmaya başlanmasına gerek yoktur. Ancak kişi, ısırık sonrası 10 gün süreyle ateş yüksekliği açısından dikkatle izlenmelidir. Ateş yüksekliği veya başka herhangi bir klinik belirti durumunda zaman kaybedilmeden sağlık kuruluşuna başvurulmalıdır. dedi.
Kırım Kongo Kanamalı Ateşi hastalığının kesin bir tedavi yöntemi olmaması nedeniyle hastalığın kontrolünde korunma faktörlerinin büyük önem taşıdığını belirten uzmanlar, korunma yöntemlerini şu şekilde sıralıyor:
Kırsal alanlarda çalışan ve hayvancılıkla uğraşanlar, pantolon paçalarını çoraplarının içine sokmalı,
Böcek uzaklaştırıcı ilaçlar vücuda veya kıyafetlere uygulanmalı,
Hayvandan kene çıkarmaya çalışırken eldiven kullanılmalı,
Kırsal alanlarda bulunduktan sonra vücut, kene açısından dikkatle incelenmeli,