İstanbul Üniversitesi Sağlık Hizmetleri MYO Ağız ve Diş Sağlığı Programı 1997 yılından beri faaliyet gösteriyor. Her yıl kız ve erkek olarak 30 öğrencinin kabul edildiği iki yıllık programda birinci dönem teorik, diğer dönemlerde ise staj ağırlıklı eğitim yapılıyor. 2004 yılından bu yana Ağız ve Diş Sağlığı Program Başkanlığını yürüten Prof. Dr. Emel Derviş ile verdikleri eğitimi ve yardımcı personellik mesleğinin bugünkü durumunu konuştuk.
Prof. Dr. Emel Derviş 1968 yılında İstanbulda doğdu. 1989 yılında İstanbul Üniversitesi Dişhekimliği Fakültesini bitiren Derviş, 1990-1996 yılları arasında aynı fakültenin çene-yüz protezi bilim dalında doktor asistan olarak görev yaptı. 2000 yılında doçent, 2006da da profesör olan Emel Derviş, 2004 yılından itibaren İstanbul Üniversitesi Sağlık Hizmetleri MYO Ağız ve Diş Sağlığı Programı Başkanlığını başarıyla sürdürüyor.
İstanbul Üniversitesi Sağlık Hizmetleri MYO Ağız ve Diş Sağlığı Programı hakkında bize bilgi verebilir misiniz?
İstanbul Üniversitesi Sağlık Hizmetleri MYO Ağız ve Diş Sağlığı Programı 1997 yılında açıldı. Her yıl kız ve erkek karma olarak 30 öğrenciyi programa alıyoruz. Öğrencilerimiz sağlık liselerinden direkt geçişle ya da girdikleri üniversite sınavında aldıkları sayısal puan neticesinde programa kayıt yaptırıyorlar. Ancak bu yıl özellikle sağlık liselerinin tıbbi dokümantasyon bölümünden kız öğrenciler programımıza kayıt yaptırdı.Böyle bir tabloya bugüne kadar çok fazla rastlamamıştık.
Diğer ağız ve diş sağlığı programları ile karşılaştırıldığında en yüksek kontenjanı olan program burasıdır. Şu anda birinci sınıfta 29 kız ve 1 erkek öğrenci öğrenim görmektedir. İkinci sınıfta ise kız-erkek öğrenci sayısı yarı yarıyadır. Geçmiş yıllarda kız-erkek öğrenci sayımız genellikle eşitti hatta erkekler sayıca daha fazlaydı. Ancak burada eğitime başladıklarında erkekler başta olmak üzere öğrencilerimizin çoğu demoralize oluyorlar. Erkek öğrencilerimiz açısından bunun en önemli sebeplerinin başında bu mesleğin bayan mesleği olarak görülmesi ve çevredeki kişiler tarafından da bu şekilde lanse edilmesi. Diğer sebeplere gelince, bu programdan dişhekimliği fakültesine geçebileceklerini sanmaları, meslekte bir geleceğin ya da saygınlığın olmadığını düşünmelerini söyleyebiliriz.
Programımızda benimle birlikte öğretim görevlisi kadrosunda Dr. Uğur Ergin bulunuyor. Diğer hocalarımız ise üniversitenin dişhekimliği ve tıp fakültelerinden görevlendirme yoluyla geliyorlar. İki yıl süren programın birinci döneminde teorik dersler verilirken diğer dönemler staj ağırlıklı geçiyor. Programımızın birinci yarıyılında; Dişhekimliğinde Kliniğe Giriş, Anatomi , Diş Morfolojisi, Dişhekimliğinde Madde Bilgisi, Genel Mikrobiyoloji, Fizyoloji, Histoloji , Bilgisayar, İlk Yardım, Kişilerarası İlişkiler, Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi, Türk Dili , Güzel Sanatlar/Beden Eğitimi, Yabancı Dil, ikinci yarıyılda; Klinik Çalışma Yöntemleri I (Periodontoloji), Klinik Çalışma Yöntemleri II (Tedavi.), Tıbbi Mikrobiyoloji, Türk Dili, Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi, Güzel Sanatlar/Beden Eğitimi, Yabancı Dil, 3. Yarıyılda; Klinik Çalışma Yöntemleri III (Cerrahi), Klinik Çalışma Yöntemleri IV (Protez), Koruyucu Dişhekimliği, Muayenehane İdaresi ve Hasta Kayıt, Patoloji, Bulaşıcı Hastalıklar, 4. yarıyılda ise; Klinik Çalışma Yönt.V (Pedodonti), Klinik Çalışma Yönt.VI (Ortodonti), Dişhekimliği Radyolojisi, Dişhekimliği Klinik Laboratuvar, Radyasyondan Korunma ve Deontoloji derslerimiz var
Programdan mezun olan yardımcı personellerin iş bulma durumlarından söz eder misiniz?
Öğrencilerimizi istihdam etmek için çeşitli yerlerden çok fazla talepler geliyor. Özellikle yeni mezun dişhekimleri açtıkları kliniklerinde ya da diş hastanelerinde eğitimli yardımcı personel bulundurmak istiyorlar. Ancak bazı öğrencilerimiz maalesef mesleğe bir türlü alışamadıkları için bazen bu taleplere olumsuz yanıt vermekteyiz. Böyle düşüncelere sahip öğrencilerle konuşmaya çalışıyoruz. Özellikle erkek öğrencilerimizin büyük bir bölümü yardımcı personelliği bir meslek dalı olarak görmüyorlar. Bu durum mesleğin yeterli seviyede tanınmasını engelliyor. Bunların yanı sıra mesleklerini gerçekten seven ve yapan öğrencilerimiz de var. Mezun olduklarında özel muayenehanelerde ya da hastanelerde iş bulabiliyorlar. Ne var ki kamu için aynı şeyleri söylemek biraz güç. Çünkü kamuda ağız ve diş sağlığı programından mezun olan öğrenciler için açılmış bir kadro yok. Bunun sıkıntılarını yaşamaktayız.
Programınızı bitirip İstanbul Üniversitesi Dişhekimliği Fakültesinde çalışan yardımcı personeller var mı?
Fakültenin çeşitli anabilim ve bilim dallarında programımızdan mezun olmuş 14 yardımcı personel arkadaşımız bulunuyor. Bu arkadaşlarımız biri hariç şirkete bağlı olarak sözleşmeli elemanlar olarak çalışıyorlar. Ancak bu sayının yeterli olduğunu düşünmüyorum. Dişhekimliği fakültelerinin hemşire ihtiyacı olduğunda bu okuldan mezun olan öğrencileri de gözönünde bulundurmaları ve yurt dışında olduğu gibi bu okullardan mezun olan öğrencilerin kliniklerde çalışma imkanlarını artırmak için girişimlerde bulunmalarının öğretim üyeleri ve asistanlara çok büyük çalışma kolaylıkları getireceğini düşünüyorum.
Zaman zaman çeşitli etkinliklere katılıyoruz. Örnek vermek gerekirse, Vestiyer Akademi tarafından 2008 yılında birincisi yapılan Asisdent Sempozyumuna programımızda okuyan öğrenci ve dişhekimliği fakültesinde çalışan yardımcı arkadaşlarımız olmak üzere toplam 30 kişi katıldık. Son derece yararlı ve başarılı bir organizasyon olmuştu. 11 Nisan 2010 tarihinde Asisdent Sempozyumunun ikincisi yapılacak. Burada da programımızdan ciddi bir katılımın olacağını düşünüyorum. Ayrıca Türkiyenin ilk yardımcı personel dergisi olan Asisdent Dergisinde dişhekimliği yardımcılarına yönelik makalelerim yayımlanıyor.
Türkiyede yardımcı personellik mesleğinin yaşadığı sıkıntılar nelerdir?
Yardımcı personellerin yeterli eğitime sahip olmamaları büyük bir eksikliktir. Genellikle asistanlar yanlarında çalıştıkları dişhekimleri tarafından eğitilmektedirler. Ülkemiz genelinde 5 üniversitemizde ağız ve diş sağlığı programı var. Eğitim eksikliğinin aşılması konusunda Türk Dişhekimleri Birliği ve Vestiyer Akademi tarafından çeşitli eğitim seminerleri düzenleniyor. Ancak bunlar da sıkıntıyı bir yere kadar çözebiliyorlar.
Yardımcı personelliğin ülkemizde bir meslek dalı olarak kabul edilmemesi bence en önemli sıkıntıdır. Dişhekimleri kadar bu meslekte çalışan insanlar bile yaptıkları işi meslek olarak görmüyorlar. Daha çok para kazanmak amacıyla gelip geçici bir uğraş olarak bakılıyor. Böyle olunca da dişhekimliği içindeki önemi bir türlü belirlenemiyor. Son yıllarda yardımcı personelliğin bir meslek olarak kabul edilmesi amaçlı çalışmalar yapılıyor. Ancak bunlar şu ana kadar çok yeterli olamadı. Daha fazla çabaya ihtiyaç olduğunu düşünüyorum.