Nil Hanım kısaca sizi tanıyabilir miyiz?
1961 yılında Lefkoşa Kıbrısta doğdum. 1984 yılında İstanbul Üniversitesi Dişhekimliği Fakültesini bitirerek aynı yıl fakültenin ortodonti anabilim dalında lisansüstü eğitimine başladım. 1996 yılında anabilim dalında doçent, 2002de ise profesörlük unvanını aldım. Kasım 2007den beri İstanbul Üniversitesi Dişhekimliği Fakültesi Ortodonti Anabilim Dalı Başkanlığı görevini yürütmekteyim. 2008 yılından itibaren de Ortho Dergisinde Editörlük yapmaktayım.
İstanbul Üniversitesi Dişhekimliği Fakültesi Ortodonti Anabilim Dalının tarihçesinden bahsederek bugünkü durumu hakkında bilgi verebilir misiniz?
Anabilim dalımız; Türkiyede ortodonti eğitiminin başladığı ilk kurum olmasının yanı sıra sonraları ülkemizde benzer kurumlarda ortodonti biliminin oluşmasında emeği geçen hocalarımızı yetiştiren kurum olarak önemli bir özelliğe sahiptir. Bu nedenle de tarihçemizden bahsederken ülkemizde ortodonti eğitiminin başlangıç dönemlerine ait ilave bilgilerden de izninizle kısaca bahsetmek istiyorum.
Ülkemizin ilk dişhekimliği fakültesi olan fakültemizde ortodonti eğitimi ilk olarak 1928 yılında Dr. Orhan Okyayın verdiği serbest konferanslarla başlamıştır. 1927 yılında Paris Diş Tababeti Mektebinde ortodonti ihtisasını tamamlayan Dr. Orhan Okyay 1928 yılında Darülfünun-u Osman-i Tıp Fakültesi Eczacı ve Dişçi ve Kabile ve Hastabakıcı Mekteplerinde protez asistanı olarak akademik hayatına başlamıştır. 1933 yılındaki Üniversite Reformu sonrasında fakültemizde göreve başlayan Ord. Prof. Dr. Alfred Kantorowicz , Doç. Dr. Orhan Okyay birlikte ortodonti derslerini vermeye başlamışlardır. 1935-49 yılları arasında okulun Tedrisat Müdürlüğü görevini yürüten Kantorowiczin eğitim sisteminde oluşturduğu köklü değişikliklerle Ortodonti Kürsüsünün ders ve laboratuvarıyla bağımsız bir hale geldiğini ve ilk kürsü başkanlığı görevini de bu alanda profesör bulunmadığından vekaleten Ord. Prof. Dr. Alfred Kantorowiczin yaptığını görmekteyiz.1934 yılında Ortodonti Kürsüsü kurulmuştur. 1935-36 eğitim yılında yenilenen ders programına göre ortodonti dersinin eğitimin 3. yılında verildiğini görmekteyiz. 1947de dört yıl olan öğretim süresi Dişhekimliği Öncesi-Klinik Öncesi ve Klinik Öğretimi olarak üç bölüme ayrılmış ve ortodonti dersi Klinik Öğretimi bölümünde Ortodonti Başlangıcı ve Ortodonti olarak iki grup halinde verilmeye başlamıştır. 24 Ocak 1953te Tıp Fakültesi Profesörler Kurulu ortodontiyi ihtisas dalı olarak kabul etmiştir.
Mart 1951de Prof.Dr. Orhan Okyay Ortodonti Kürsü Başkanı olmuş ve bu görevini Temmuz 1973e kadar sürdürmüştür. Ayrıca 1966-70 yılları arasında hocamız fakültemizin dekanlık görevini de yürütmüştür.1973 yılından sonra sırasıyla Prof. Dr. Filiz Perkün, Prof. Dr. Y. Nedret Gürsoy, Prof. Türköz Uğur, Prof. Dr. Yıldız Ö. Ortan, Prof. Dr. Mustafa Ülgen, Prof. Dr. Melek Yıldırım, Prof. Dr. Elif F. Erbay anabilim dalı başkanlık görevinde bulunmuşlardır. Anabilim dalımızın öğretim üyelerinden Doç. Dr. M. Oğuz Baz, 1965-1972 yılları arasında İstanbul Özel Diş Hekimliği Yüksek Okulunun müdürlüğünü yapmıştır.
Bugün anabilim dalımızda 6 profesör, 4 araştırma görevlisi, eğitimlerini sürdüren 23 doktora öğrencisi, 3 klinik hemşiresi, 3 radyoloji teknikeri, 1 laboratuvar teknisyeni, 1 sekreter ve 1 kayıt memuru ile hizmet vermektedir. Mezun olmuş veya halen eğitimlerini sürdüren doktora öğrencilerimiz arasında uluslararası antlaşmalar kapsamında değişik ülkelerden (Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti, Azerbeycan, Bulgaristan, Ürdün, Filistin, Güney Kore vb) gelmiş öğrencilerimiz bulunmaktadır.
Anabilim dalımızın bugün ulaştığı fiziksel özelliklerinden bahsedecek olursak; anabilim dalımızda tam donanımlı 18 ünitli poliklinik ile 2 ünitli öğretim üyesi kliniği; ortodonti laboratuvarı, digital ortamda hizmet verebilen radyoloji bölümü; kütüphane, arşiv, dershane ve öğrenci laboratuvarı bulunmaktadır. Bunlardan özellikle arşiv ve kütüphanemiz üzerinde ayrıca durmak istiyorum. Arşivimiz, tüm öğretim üye ve yardımcılarının katkıları ile oluşturulmuş anabilim dalımızda tedavi gören bireylerin tedavi öncesi ve sonrasına ait kayıtları ile tedavi görmemiş bireylerin kayıtlarını içermektedir. Tüm kayıtlar bilgisayar ortamına taşınarak arşivlenmekte, böylelikle retrospektif çalışma yapacak araştırıcıların kullanımına sunulmaktadır. Şu ana kadar anabilim dalı arşivimizdeki kayıtların kullanılmasıyla gerçekleştirilmiş birçok tez ve bilimsel araştırma bulunmaktadır.
Anabilim dalı kütüphanemiz 2008 yılında yenilenerek Prof. Dr. Filiz Perkün Kütüphanesi adıyla yeniden düzenlenmiştir. Kütüphanemiz özellikle Prof. Dr. Filiz Perkün ile diğer hocalarımızın ve mezunlarımızın katkıları ile Türkiyedeki en kapsamlı ve en eski kaynak kitap ve dergilere sahip bulunmaktadır. Bilgisayar ve internet donanımlı olan kütüphanemiz, merkezi otomasyon ile İ.Ü. Merkez Kütüphanesi otomasyon sistemine kayıtlı olup, bu sayede sadece anabilim dalımız mensuplarına değil tüm akademisyenlere hizmet verebilecek seviyeye getirilmiştir.
Diğer bir öne çıkan özelliğimiz de 2002 yılında fakültemizde başlattığımız Toplam Kalite çalışmalarımızın bir aşaması olarak anabilim dalımızda sunulan hasta hizmetleri ile ilgili olarak 2004 yılında yapılan uluslararası denetim sonucunda ISO 9001:2000 kalite belgesini almaya hak kazanmamızdır. Bu yıldan itibaren her yıl dış denetim firması tarafından hasta hizmetleri ile ilgili periyodik denetimler devam etmekte ve bölümümüz çalışmaları başarılı bulunmaktadır.
Anabilim dalımızda lisans ve doktora eğitimleri yanında İ.Ü.Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksek Okulu Diş Protez ve Ağız Diş Sağlığı Programlarında da dersler verilmektedir. Doktora eğitim programımız batıdaki gelişmiş üniversitelerin ortodonti programları ile uyumludur. Doktora eğitimi dahilinde yürütülen gerek teorik gerekse klinik pratik uygulamalar ise oldukça geniş bir çeşitlilik göstermektedir.
Anabilim dalınızda yapılmakta olan bilimsel faaliyetler hakkında bilgi verebilir misiniz?
Anabilim dalımızın bu alandaki çalışmalarını iki ana başlık altında toplamak mümkündür: Araştırma ve kongre/sempozyum vb. bilimsel faaliyetler. Klinik, deneysel ve temel bilimler alanlarında araştırmalar yapılabilmektedir. Araştırmalar gerek tıp fakültesi gerekse tıp ve dişhekimliği alanları dışındaki diğer disiplinlerle ortak olarak da yapılabilmektedir.
Bu konudaki en önemli avantajlarımız arasında, ülkemizin alanlarındaki ilk kurumları olan fakültemizin ve üniversitemizin farklı disiplinlerden oluşan geniş bir bilimsel yelpazeye sahip olması, tıp fakültesi ile ortak bir kampüs içerisinde ve tabii ki İstanbul gibi gelişmiş ve birçok köklü üniversitenin yer aldığı bir ilde yerleşmiş olmamız sayılabilir. Araştırmalar, anabilim dalı olanakları kullanılarak yapılabildiği gibi; üniversitemizin Bilimsel Araştırma Projeleri Birimi ve TUBİTAK vb üniversite dışı kurumlardan da destek alınarak gerçekleştirilmektedir.
Bilimsel araştırmaların yayına dönüşümünde de son yıllarda ciddi artişlar izlenmektedir. SCI kapsamındaki yurt dışı dergilerde yayınlanan makaleler ve olgu takdimleriyle bu yayınlara yapılan atıflar son derece memnuniyet veren düzeydedir. Hatta anabilim dalımız ve Türkiyedeki diğer üniversitelerin ortodonti bölümlerinden bu dergilerde yayınlanan makalelerin sayısı yurt dışındaki meslektaşlarımız tarafından da büyük bir takdirle karşılanacak düzeye ulaşmıştır. Anabilim dalımızda gerçekleştirilen çalışmalar ayrıca gerek yurt içi gerekse yurt dışında düzenlenen kongre ve sempozyumlarda öğretim üyeleri ve doktora öğrencileri tarafından sunulmaktadır. Öğretim üyelerimiz, düzenledikleri eğitim seminerleri ve konferanslarla mezuniyet sonrası eğitim konusunda da meslektaşlarımıza destek olmaktadırlar.
Anabilim dalındaki hasta yoğunluğundan söz eder misiniz?
Hasta profili olarak baktığınızda sadece Marmara bölgesine değil tüm Türkiye çapında hasta hizmeti vermekte olduğumuzdan dolayı anabilim dalı polikliniğimize ortodontik tedavi için her ay ortalama 500 civarında yeni başvurunun olduğunu ve yaklaşık olarak 300 civarındaki hastanın tedavi listelerine aylık olarak eklendiğini görmekteyiz. Bu sayılarda özellikle tatil dönemlerinde ciddi artışlar olmaktadır. Bu kadar yüksek bir tedavi talebi yanında; ortodontik tedavinin 1,5-2 yıl gibi uzun süreli bir tedavi olması mevcut talebin kısa sürede karşılanabilmesine olanak tanımamaktadır.
Türkiye’de verilen ortodonti eğitimi hakkında neler düşünüyorsunuz?
Ülkemizdeki ortodonti eğitimi gelişmiş ülkelerdeki eğitimle eşdeğer seviyededir. Globalleşen dünyada günümüzde gelişmiş teknolojik olanakların eğitim alanında uygulanabilmesi ve bilgiye ulaşma yolunda elde edilen kolaylıklar sayesinde eğitimde kalite ciddi olarak artmıştır. Yine son yıllarda dünya ile uyumlu olarak ülkemizde de yaşam boyu eğitim konseptinin öne çıkması ve bu kapsamda düzenlenen kongre, sempozyum ve mezuniyet sonrası eğitim faaliyetlerindeki artışlar tüm bilimlerde olduğu gibi ortodontinin de gelişimine olumlu katkıda bulunmaktadır.
Türkiye’deki ortodontistlerin bugünkü durumu hakkında neler düşünüyorsunuz? Sizce yeteri kadar ortodontistimiz var mı?
Sağlık alanında ülkemizde yaşanan sorunlardan ortodontistleri ayrı olarak düşünmemiz elbette ki olası değildir. Son günlerde basında da sıklıkla yer alan sağlıkta dönüşüm projesi kapsamındaki çalışmalardan tüm sağlık çalışanları olduğu gibi ortodontistler de etkilenmektedir. Sayısal anlamda baktığımızda ortodontist sayısının ülke ihtiyacını karşılamaktan uzak olduğu açıktır. Ancak bu konuda ülkemizin ihtiyaçlarının neler olduğu yönünde henüz bir çalışma yapılmamıştır.
Mezuniyet sonrası kendini geliştirmek isteyen ortodontistlere neler söylemek istersiniz?
Bu konuda kolaylıkla erişilebilen birçok kaynak mevcuttur ve bu kaynakların meslektaşlarımızca kullanıldığını görmek bizleri memnun etmektedir. Ancak bu kaynaklardan yararlanırken meslektaşlarımızın kanıta dayalı ortodonti yaklaşımı içerisinde olmaları gerektiğini de önemle vurgulamak istiyorum.
Kısa ve uzun vadeli plan ve projelerinizden bahseder misiniz?
Anabilim dalımızın; eğitim, araştırma ve topluma hizmet fonksiyonlarının en iyi şekilde gerçekleşebileceği bilimsel ve teknolojik donanımla desteklenmiş, uluslararası düzeyde akredite olmuş bir kurum haline gelmesini hedeflemekteyiz.