Ege Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Pelin Güneri her yıl dünyada 300 bin kişiye ağız kanseri teşhisi konulduğunu belirtti. Sigara, alkol, beslenme alışkanlığı gibi çeşitli sebepleri olan ağız kanserinin, geçmişte ağırlıklı olarak 60 yaş üzeri erkeklerde görüldüğünü ancak son yıllarda 30’lu yaşlarda ve kadınlarda da sık rastlandığını ifade eden Güneri, ileri evrelere kadar yakınma kaynaklı belirti vermeyen hastalığa yakalananların teşhis konduktan sonraki 5 yıl içinde yaklaşık yarısının kaybedildiğine dikkat çekti.
İleri evrelerde de sadece yutma güçlüğü, ses kısıklığı, şişlik, dişlerde sallanma gibi yakınmalara ortaya çıkan hastalıkta erken tanının çok önemli olduğuna işaret eden Prof. Dr. Güneri, hastalık ne kadar erken tanılayabilirse tedavinin o kadar başarılı olduğuna işaret etti.
“Mevcut fırçaların da eksiklikleri var. Hücre örneği yeterince derin tabakadan alınmadığında biz onu sağlıklı dokuya benzetebiliyoruz. Aldığımız hücrede bozulma olabilmesi nedeniyle tanısal değeri kalmayabiliyor. Doğru tabakadan örnek toplayabilen, hücrenin tanısal niteliğini koruyan, hızlı, kolay ve güvenilir bir yönteme ihtiyacımız vardı. Doktora yapan arkadaşlarla bir ekip olduk ve üzerinde 2 yıl çalışarak bir prototip elde ettik. İlk prototipin öncü formuyla toplanan örnekleri mevcut yöntemlerle karşılaştırdık. Daha kaliteli örnek topladığımızı, daha güvenilir sonuçlar elde ettiğimizi gördük.”
İleri evrelerde de sadece yutma güçlüğü, ses kısıklığı, şişlik, dişlerde sallanma gibi yakınmalara ortaya çıkan hastalıkta erken tanının çok önemli olduğuna işaret eden Prof. Dr. Güneri, hastalık ne kadar erken tanılayabilirse tedavinin o kadar başarılı olduğuna işaret etti.
Hastalığın teşhisinde biyopsi fırçasının çokça kullanılan araçlardan biri olduğunu, ağız içinden küçük bir şişe fırçasına benzer fırçayla hücre örneği toplayarak değerlendirme yaptıklarına değinen Prof. Dr. Güneri, mevcut fırçaların tanı konusunda önemli eksiklerini saptadıklarını ifade etti.
“Mevcut fırçaların da eksiklikleri var. Hücre örneği yeterince derin tabakadan alınmadığında biz onu sağlıklı dokuya benzetebiliyoruz. Aldığımız hücrede bozulma olabilmesi nedeniyle tanısal değeri kalmayabiliyor. Doğru tabakadan örnek toplayabilen, hücrenin tanısal niteliğini koruyan, hızlı, kolay ve güvenilir bir yönteme ihtiyacımız vardı. Doktora yapan arkadaşlarla bir ekip olduk ve üzerinde 2 yıl çalışarak bir prototip elde ettik. İlk prototipin öncü formuyla toplanan örnekleri mevcut yöntemlerle karşılaştırdık. Daha kaliteli örnek topladığımızı, daha güvenilir sonuçlar elde ettiğimizi gördük.”
Patentini aldılar
Prof. Dr. Güneri, klinikte seçici hastalarda kullanılmaya başlanan ve kısa süre sonra seri üretime hazır hale getirilmesi planlanan biyopsi fırçasının benzerlerinden farklı olarak ağız boşluğunun her yerine rahatlıkla ulaşabilecek şekilde boyunun ayarlanabildiğini, biyopsi alanını aydınlattığını, mukozanın kıvrımlı yapısına uyum sağlayabilecek şekilde hareket edebildiğini, örnek alınması sırasında hücre hasarı yaratmadığını ve epitel dokunun alt (bazal) tabakalarından da hücre toplayabildiğini belirtti. Geliştirdikleri fırçanın mevcut yöntemlere göre daha hızlı, ucuz, güvenilir ve hastanın daha sonraki tedavilerinin planlanmasında hekime yol gösteren bir araç olduğunu vurgulayan Güneri, ulusal ve uluslararası patent veri havuzlarında yaptıkları araştırmada benzer bir aracın olmadığını tespit ettiklerini ve patentini aldıklarını dile getirdi.
Prof. Güneri, fırçanın erken teşhisi kolaylaştıracağını, hastaların ömürlerinin uzatılması ve yaşam kalitesinin bozulmamasında önemli rol oynayacağını da sözlerine ekledi.
Kaynak: Hürriyet