Bilim ve teknolojide insanın hayal bile edemeyeceği değişiklik ve gelişmeler hızla gerçekleşmektedir. Bireyin bu değişim ve gelişim içinde yer alabilmesi ve kendini bunlara adapte edebilmesi için en uygun ve kolay yol eğitimdir. Yeniden yapılandırmacı görüşe göre eğitim şöyle tanımlanmaktadır;Eğitim, daha ileri ve varlıklı bir toplumu desteklemek amacı ile yeni fikir, bilgi ve becerilerin kazandırılması, benimsetilmesi ve uygulanması için okul içinde ve dışında belirli bir program çerçevesinde bilinçli olarak yürütülen çalışmaların tümüdür(2).
Edinburgh Bildirisinde Tıp eğitiminin amacı, bütün toplumun sağlığını yükseltecek hekimler yetiştirmektir şeklinde ifade edilmektedir. Tıp eğitimi, mesleki bilgi ve klinik beceri yanında, hekimlik kimliğine uygun rol ve değerlerin de benimsetildiği, usta-çırak ilişkisinin de yer aldığı uzun ve formal bir eğitimdir. Hekimlik iyi bir tıp bilgisinin yanında, beceri, insan sevgisi, alçak gönüllülük, tıp etiğine uygun davranan, soğukkanlı olabilen bir insan profili de gerektirmektedir(2). Bu nitelikleri taşıyan bir hekimi yetiştirmek için en uygun tıp eğitiminin nasıl olacağı tüm dünyada tartışılan bir konudur. Diş Hekimliği eğitiminde de benzer problemler mevcuttur. Avrupa birliğine üye ülkelerde tıp eğitiminde olduğu gibi diş hekimliği eğitimini standardize etmek için birçok çalışma yapılmaktadır. Tıp ve diş hekimliği dinamik alanlar olup bilimsel ve teknolojik yenilikler hızlı ilerlemektedir. Bu durum uzmanlaşmayı beraberinde getirmektedir.
Avrupa Diş Hekimliği Eğitimi Derneğinin (ADEE/Association for Dental Education in Europe) 2004 yılında Cardiffte yapılan toplantısında Avrupalı Diş Hekiminin Profil ve Yeterlilikleri (Profile and Competences for the European Dentist) belirlenmiştir. Bu doküman 2009 yılında revize edilmiştir. Ülkemizde Yeditepe, Gazi ve Ankara Üniversitesi Diş Hekimliği Fakülteleri ADEE tarafından ziyaret edilmişlerdir.
Avrupa Parlamentosu ve Konseyinin kabul ettiği yönergede diş hekimliği mesleği için şu ifade yer almıştır: Tüm üye ülkeler diş hekimliği mesleğini odontostomatoloji konusunda uzmanlaşmış olsun veya olmasın tıp doktorluğu mesleğinden farklı spesifik bir meslek olarak kabul ederler. Üye ülkeler diş hekimlerini; dişlerin, ağız boşluğunun, çenelerin ve ilgili dokuların hastalıklarını ve anormalliklerini tanıyacak, tedavi edecek ve koruyucu hekimlik önlemlerini alabilecek eğitim ile donattığını garanti eder. Diş hekimliği mesleki faaliyetleri yönetmelikte sözü geçen bu özellikleri taşıyan diş hekimlerince icra edilir.
ABye üye olan ve üye adayı ülkelerdeki eğitim programları ve uygulamaları birbirlerinden oldukça farklı olduğundan ve yeni mezun diş hekiminin mesleğini bağımsız olarak güvenli bir şekilde icra etmesi beklendiğinden uzlaşılan profil ve yeterliliklerin belirlenmesi diş hekimliği mesleği açısından zorluklar ortaya koymaktadır. Mevcut doküman üzerinde yapılacak tartışmaların Avrupadaki diş hekimliği eğitiminin uyumlanması ve ortak bir payda sağlanmasına katkıda bulunacağı hedeflenmektedir.
Diş hekimlerinden ağız sağlığı ile ilgili tedavileri gerçekleştirirken hastalarının genel sağlıklarına katkıda bulunacak şekilde yaklaşımda bulunmaları beklenmektedir. Diş hekimi bu yeteneğini bağımsız olarak kendi başına mesleğini icra etmeye başlayabilmek için mutlaka elde etmesi gereken bir seri yetkinlikleri sağlayarak kazanabilecektir. Bu durum diş hekiminin ilk mesleki derecesini elde ettiği anda mevcut olmalıdır. Yine bu yönergede diş hekimlerinin ana yeterlilikleri de tanımlanmıştır. Bu yeterliliklere göre diş hekimi ağız hastalıkları ve tedavilerini, periodontal tedavileri, çürük ve endodontik tedavileri, cerrahi uygulamaları, ağrı ve anksiyete halinin ortadan kaldırılmasını, restoratif/prostodontik tedavileri, ortodontik tedavileri, acil durumların tedavilerini gerçekleştirebilecek olmalıdırlar. Ana yeterliliklere tüm fakültelerde sıkıca uyulması öngörülmekle birlikte destekleyici yeterliliklerin detaylarını fakültelerin kendilerine bırakmıştır. Bu yeterlilikler incelendiğinde ya ileri tedaviler için uzmana yönlendirilmesi önerilmekte (örneğin ağız hastalıkları, periodontal tedavi, ortodontik tedavi) ya da yapılacak işleri tanımlarken sorunsuz, komplikasyonsuz ibareleri (örneğin cerrahi uygulamalar) kullanılmış, bazı tedavilerden ise hiç bahsedilmemiştir. Protetik diş tedavi uzmanlığı konularından biri olan çene ve yüz protezleri (epitez, obturatör vb.) ve çocuk diş hekimliği (pediatric dentistry) gibi. ADEE yönergesine göre ülkemizde diş hekimliğinde uzmanlık hayata geçtiğinde diş hekimlerinin çalışma alanları kısıtlanmayacaktır(1).
Ülkemizde diş hekimliğinde uzmanlık konusu yıllardır çözüme kavuşturulamamıştır. Bunun birçok nedeni vardır. Bu nedenlerin en önemlisi ise 1219 sayılı Tababet ve Şuabatı Sanatlarının Tarzı İcrasına Dair Kanundur. 1928 yılında yürürlüğe giren kanun diş hekimliği mesleğini Dişçilik sanatı; dişlerin ve diş etleri ile esnanın tedavisi ve dişlerin ikmal ve ıslahına ait ameliyelerin icrasına munhasırdır olarak tanımlamaktadır. Kanunun eski, yetersiz ve günümüz şartlarına uygun olmadığı görülmektedir. Buna karşın Yüksek Öğretim Kurumu Doktorluk, Hemşirelik, Ebelik, Diş Hekimliği, Veterinerlik, Eczacılık ve Mimarlık Eğitim Programlarının Asgari Eğitimi Koşullarının Belirlenmesine Dair Yönetmeliğe (2 Şubat 2008, Sayı: 26775) göre diş hekimlerinin alması geren eğitim Avrupa standartlarındadır. Temel diş hekimliği eğitimi sonunda mezun olan diş hekimleri;
a) Diş Hekimliğinin dayandığı bilimler hakkında yeterli bilgiye sahip olmaları, biyolojik fonksiyonların ölçülmesi, bilimsel olarak kanıtlanmış verilerin değerlendirilmesi ve data analizi prensipleri dahil olmak üzere bilimsel yöntemleri yeterli düzeyde anlayabilmeleri,
b) Sağlıklı ve hasta bireyin yapısı, fizyolojik fonksiyonları ve davranışı ile doğal ve sosyal çevrenin sağlıklı birey üzerindeki etkisi hakkında, diş hekimliğini ilgilendirdiği ölçüde, yeterli bilgiye sahip olmaları,
c) Sağlıklı ve hastalıklı diş, ağız, çene ve komşu dokuların yapı ve fonksiyonları hakkında yeterli bilgiye sahip olmaları ve bunların hastanın genel sağlık durumu ve fiziksel ve sosyal refahı ile ilişkisini yeterli düzeyde anlayabilmeleri,
ç) Diş, ağız, çene ve komşu dokulara ait lezyon, hastalık ve anomalilerin teşhis, tedavi ve koruyucu diş hekimliği uygulamaları ile ilgili bilimsel yöntem ve uygulamalı disiplinler hakkında yeterli bilgiye sahip olmaları,
d) Yetkililer gözetiminde diş, ağız, çene ve çevre dokularla ilgili hastalık ve anomalilerin teşhis, tedavi ve koruyuculuğunu içeren tüm aktivitelerin yürütebileceği düzeyde gerekli becerilerin verileceği uygun klinik eğitimi ile deneyim sahibi olmaları, gerekmektedir. Bu yönetmelik maddeleri Avrupa Birliği 78/687 direktifiyle de birebir benzerlik arz etmektedir. Burada görüldüğü üzere ç maddesi kabul edilebilir diş hekimi tanımını ifade eder.
Ayrıca Yataklı Tedavi Kurumları İşletme Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik (Karar Sayısı: 2005/8720, Resmi Gazete Tarihi: 05/05/2005, Resmi Gazete Sayısı: 25806) Ekli "Yataklı Tedavi Kurumları İşletme Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik"in yürürlüğe konulması; Sağlık Bakanlığının 04/03/2005 tarihli ve 4247 sayılı yazısı üzerine, Bakanlar Kurulu’nca 1/4/2005 tarihinde kararlaştırılmıştır. Bu yönetmeliğe göre;
"Ağız ve Diş Sağlığı Merkezleri: Dişhekimliğinin tüm branşlarında koruyucu ve tedavi edici sağlık hizmetleri ile ayaktan veya gerektiğinde yatarak muayene, tetkik, teşhis ve tedavi hizmetlerinin yanı sıra ileri tetkik ve tedavilerin de uygulandığı, en az 10 ünit kapasiteli, idari ve mali bakımdan kendilerine bağlı diş tedavi ve protez merkezleri ile diş poliklinikleri de açılabilen müstakil sağlık kurumlarıdır."
Burada görüldüğü gibi diş hekimi tanımı ve çalışma alanı konusunda kanun ve yönetmelikler arasında tutarsızlık mevcuttur. Tıpta Uzmanlık Kurulu çalışmalarından sonra Erzurum Milletvekili Prof.Dr. Muzaffer Gülyurt un önderliğinde diğer diş hekimi milletvekilleriyle 1219 nolu kanunun 29. maddesindeki değişiklik teklifini Avrupa Birliği Uyum, esas olarak da Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler komisyonlarına sunmuş ve komisyonda kabul edilerek TBMM de kanunlaşmayı beklemektedir. Kanun değişikliği gerçekleştiği zaman bizlerin çalışması ve uzmanlık uygulamaları daha rahat gerçekleşecektir. Bu geç kalmış kanun revizyonu mesleğimizin gelişmesine destek olacaktır.
Dişhekimliğinde uzmanlığın önündeki engellerden bir tanesi de meslektaşlarımız arasında bir fikir birliğinin oluşmamasıdır.
Dişhekimliğinde uzmanlık dallarının oluşturulmasında bilimsel gerçeklerin sağlam kurulması, ülke ihtiyaçları, uzmanların istihdamı, özlük haklarının elde edilmesi dikkate alınmalıdır. Avrupa Birliği ülkelerine bakıldığında 2 dal uzmanlığında serbest dolaşım hakkı vardır. Bunlar Ortodonti ve Oral ve Maksillofasiyal Cerrahi uzmanlık dallarıdır. Diğer dallarda uzmanlık ise ülkelere göre farklılıklar arz etmektedir. Amerika Birleşik Devletlerinde ise 9 uzmanlık dalı mevcuttur. Bunlar Dental Halk Sağlığı, Endodonti, Oral ve Maksillofasiyal Radyoloji, Oral ve Maksillofasiyal Cerrahi, Ortodonti ve Dentofasiyal Ortopedi, Periodontoloji, Pedodonti, Prostodontidir.
Avrupa Birliğine üyelik için tüm kurumları Avrupa Birliği ülkeleri uygulamaları çerçevesinde uyumlandırma gayreti içinde olan ülkemizin, oldukça geç kaldığı ve bu düzenlemeleri hızla hayata geçirmek zorunda olduğu gerçeği karşımıza çıkmaktadır.
İstanbul Üniversitesi Dişhekimliği Fakültesi Ağız, Diş, Çene Hastalıkları Bilim Dalı
1) http://www.adee.org
2) Çobanoğlu M, Çobanoğlu N. Tıpta Uzmanlık Eğitimi ve Etik Sorunlar. T. Klin Tıbbi Etik 1996;4;110-113.