Dental sektörde 11. yılına giren ADT Dental, dişhekimleri ve teknisyenlere yönelik ürünler ithal ediyor. Bazı Uzakdoğu Asya ve Avrupa ülkelerinden firmaların distribütörlüğünü yapan firma, kimi ülkelere de ihracat yoluyla ürün satıyor. Yaklaşık bir yıldır sektöre endodonti ürünleri sunduklarını söyleyen ADT Dental Genel Müdürü Ali Çakır, hekimlerin ürünlere olumlu tepkiler verdiklerini ifade ediyor. Firma olarak dişhekimleri ve teknisyenlere yönelik çeşitli eğitim seminerleri düzenlediklerini de dile getiren Çakır, kendileri açısından 2008 yılından ve sonrasından umutlu olduklarını sözlerine ekliyor.
ADT Dentalin kuruluşundan ve çalışmalarından söz eder misiniz?
Dental sektöre 1995 yılında atıldık. O zamanki şirkette hem bilgisayar hem de dental sektöre yönelik çalışmalar yapıyorduk. Çalışmalarımızı tamamıyla dental sektöre kaydırmaya karar verdik ve 1997de ADT Dental kuruldu. Merkezimiz ilk olarak Mecidiyeköyde bulunuyordu. Daha sonra Galatasaraya geçtik. İngiliz Konsolosluğunun karşısında bize ait bir yerimiz vardı. Ne var ki 2003 yılında meydana gelen bombalama olayında bulunduğumuz bina büyük hasar gördü. Bu terör olayından sonra çoğu dental firma Fındıkzade bölgesine taşınmaya başladı. Biz de modaya uyarak Nisan 2007de Fındıkzadedeki yerimize taşındık.
Prensip olarak yetkili dağıtıcısı olduğumuz ürünlerin toptan satışını yapıyoruz. Bayilerimiz üzerinden dişhekimine ulaşıyoruz. Direkt satışımız toplam ciromuzun çok küçük bir kısmıdır. Türkiyeye daha önceleri hiç girmemiş ürünleri sektöre sunuyoruz. Şu ana kadar da bunda başarılı olduğumuzu söyleyebilirim. Firma olarak daha çok dişhekimlerine yönelik ürünler pazarlıyorduk. Ancak son zamanlarda laboratuvar ürünlerine de girdik. Artikülatör ve laboratuvar motorları teknisyenlere yönelik ürünlerin başında geliyor. Hekimlere yönelik ürünlerde ise cihazlar ağırlıktadır.
Ancak sarf malzemeleri anlamında da çalışmalarımız var. Kore, Tayvan, İtalya, Almanya gibi ülkelerden bazı firmaların distribütörlüğünü yapıyoruz. Faaliyetlerimiz ithalatla sınırlı değil, aynı zamanda ihracatla ilgili çalışmalarımız da var. Bunlar diş ünitleri ve laboratuvar masalarıdır. Laboratuvar masalarını bazı Uzakdoğu Asya ülkelerine, ünitleri ise Romanya, Makedonya ve Arnavutluk gibi ülkelere satıyoruz.
Endodonti grubunuzdaki ürünlerden bahsedebilir misiniz?
Uzun yıllardır distribütörlüğünü yaptığımızı Koreli Meta firması son yıllarda büyüme periyoduna girerek yeni ürünler geliştirmeye başladı ve 10-12 çeşitlik endodontiye yönelik ürün hazırladı. Biz de geçen yıl itibariyle bu ürünleri Türkiyeye getirmeye başladık. Çünkü endodonti gün geçtikçe önem kazanan alanlardan biri. Başta üniversiteler olmak üzere dişhekimlerimizin beğenisine sunuyoruz. Ürün yelpazesinde kanal dolgu patı, kanal temizleme ürünü, krem, geçici dolgu ve yapıştırıcılar, rezin siman, bond, fosforik asit, ışınlı dolgu kompoziti bulunuyor. Bu konuda çok iddialılar. Biz de bunu kalite ve fiyat gibi unsurlarla Türkiye pazarına yansıtmayı amaçlıyoruz. Şu ana kadar aldığımız tepkiler olumlu yönde oldu. Tabii ki sektörde endodonti ürünleri grubunda çok güçlü firmalar bulunuyor. ADT Dental olarak biz de güçlü bir alternatif olmak istiyoruz.
Satış ve pazarlama çalışmalarınızdan kısaca söz eder misiniz?
Daha önce de belirttiğim gibi perakende satışlarımız yok denecek kadar azdır. Perakende satışlarımızı sadece artikülatörlerde yapıyoruz. Çünkü artikülatörler birebir çalışılması gerekken bir ürün. Yurt geneline yayılmış bir bayi ağımız mevcut. Yaklaşık 40ın üzerinde firmayla çalışıyoruz. Öncelikle bayilerimize ürünler konusunda eğitim veriyoruz. Daha sonra kongre ve ilanlar aracılığıyla dişhekimlerine ulaşılıyor. Yani doğrudan hekimlere ulaşmak gibi bir çalışma yapmıyoruz.
Dişhekimleri ve teknisyenler için eğitim çalışmalarınız var mı?
Laboratuvarlarda kullanılan artikülatörler konusunda diş teknisyenleri için yılda bir defa kurs düzenliyoruz. Bu yıl da bunu gerçekleştireceğiz. Yine her yıl bir dişhekimliği fakültesinde kurslarımız oluyor. Önümüzdeki Nisan ayında Ege Üniversitesi Dişhekimliği Fakültesinde artikülatör ve yüz arklarıyla ilgili olarak hekimlere yönelik kurs yapacağız. Yeditepe Üniversitesi Dişhekimliği Fakültesi ile çok yararlı çalışmalarımız var. Tabii ki bunlar yavaş giden projeler. İnsanlardan alışkanlıklarını birden bırakmalarını bekleyemezsiniz.
2008 yılında katılmayı düşündüğünüz kongre ve organizasyonlar neler olacak?
Türk dişhekimliği sektörüne genel olarak baktığımızda büyük bir yayın enflasyonuyla karşılaşıyorsunuz. Aynı sıkıntı fuar ve kongreler konusunda da yaşanıyor. Organizasyonların üst üste gelmesi katılımı düşürdüğü gibi başarısını da engelliyor. Sonuçta bu başarısızlık herkesi olumsuz etkiliyor. Bu yıl sadece TDB 100. Yıl Kongresine katılmayı planlıyorum. Dergi konusunda da çok seçici davranarak birkaç yayına reklâm vermeyi düşünüyorum.
Türk dişhekimliği sektörünü nasıl değerlendiriyorsunuz? ADT Dental olarak önümüzdeki dönemden neler bekliyorsunuz?
Türkiye büyük bir ülke. Dişhekimliği sektörü de büyük olmalı. Fakat olması gerekenin çok altında bir çalışma içindeyiz. Bu sektörde yaratılması gereken değerin gerçekleşmediğini sanıyorum. Bu konu sektörün her kesimi tarafından tekrar düşünülmeli ve kesimler üzerine düşen görevleri yerine getirmelidir. Son zamanlarda ülkemizde ağız-diş sağlığı merkezleri gerçeği var. Ülkemizde birçok insanın ağız-diş sağlığı hizmetlerinden yeterince yararlanamadığını hepimiz biliyor ve görüyoruz. Bu açıdan bakıldığında ağız-diş merkezlerinin önemli bir sorunun çözümüne katkı sağladığını yadsıyamayız. Ekonomik yetersizlikler nedeniyle bu hizmeti alamayanların devletçe bu hizmetin verilmesi kadar doğal bir şey olamaz. Ancak bir de başka açıdan baktığımızda, bazı dişhekimlerinin muayenehanelerini kapatarak bu merkezlerde çalışmayı seçtiklerini görüyoruz. Bunun aslında çok önemsenmesi gereken bir durum olduğunu düşünüyorum. Sektörümüzün iki önemli örgütünün bu konuda ne düşündüğünü çok merak ediyorum. İlgili kurumların bu nokta üzerinde durmaları gerektiğini düşünüyorum.
Bizim açımızdan geçen yılın özellikle ikinci yarısı istediğimiz kadar verimli olmadı. Bu durumun 2008de düzeleceğini umuyorum. Ancak genel ekonomik göstergelerdeki kötü değerlerin ekonomik hayata nasıl yansıyacağı konusunda çok iyimser değilim. Planladığımız çalışmaların istediğimiz doğrultuda gerçekleşmesi durumunda 2008 ve sonrasında önümüzün açık olduğunu söyleyebilirim.
