Mesleki Sorumluluk Poliçesi Değişikliği ve Hekimlere Avukat Seçme Özgürlüğü

Avukat Tutum Turhan, Dişhekimliği Dergisi’nin 144’üncü sayısı için hazırladığı makalede, “Mesleki Sorumluluk Poliçesi Değişikliği ve Hekimlere Avukat Seçme Özgürlüğü” konusunu ele aldı. Turhan, makalesinde ilgili düzenlemenin hekimlere yansımasının olumlu olacağı kanaatini bildiriyor.
Mesleki Sorumluluk Poliçesi Değişikliği ve Hekimlere Avukat Seçme Özgürlüğü Mesleki Sorumluluk Poliçesi Değişikliği ve Hekimlere Avukat Seçme Özgürlüğü
Mesleki Sorumluluk Poliçesi Değişikliği ve Hekimlere Avukat Seçme Özgürlüğü

Resmî Gazete’de 16.04.2016 tarihinde yayımlanan Tıbbi Kötü Uygulamaya İlişkin Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortasında Kurum Katkısına İlişkin Usul ve Esaslara Dair Tebliğ’de Değişiklik Yapılmasına İlişkin Tebliğ (1) ile hekim ve diş hekimlerine karşı ikame edilen tıbbi kötü uygulama davalarının yürütülmesine ilişkin tüm kontrol ve yönetim, sigorta şirketlerine bırakılmıştı.

2016 yılında yayınlanan “Tıbbi Kötü Uygulamaya İlişkin Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortasında Kurum Katkısına İlişkin Usul ve Esaslara Dair Tebliğ’de Değişiklik Yapılmasına İlişkin Tebliğ”’in (2) ilgili maddesi:

“Dava açılması halinde (idari davalar dahil), sigortalının ihbarı ile sigortacı takip ve idare etmek üzere davaya her aşamada dahil olur. Sigortalı, sigortacının göstereceği avukata gereken vekâletnameyi vermek zorundadır. Sigortacı dava sonucuna göre yargılama giderlerini ve avukatlık ücretlerini genel hükümler çerçevesinde ödemekle yükümlüdür. Şu kadar ki, hükmolunan tazminat sigorta bedelini geçerse, sigortacı bu masrafları sigorta bedelinin tazminata oranı dahilinde öder.

Reklam

Sigortalı aleyhine cezai kovuşturmaya geçilmesi halinde, sanığın izni ile sigortacı da savunmaya iştirak eder. Bu takdirde, sigortacı yalnız seçtiği avukatın giderlerini öder…”

Türkiye Barolar Birliği tarafından, ilgili tebliğ ile yapılan düzenlemenin; “hekimlere karşı açılan davaların tüm kontrolün sigorta şirketlerine verilmiş olduğu ayrıca hekimin avukatını belirleme özgürlüğüne müdahale niteliğinde ve bireylerin avukatını seçme hakkına aykırı olduğu” iddiasıyla yürütmenin durdurulması talepli iptal davası açılmıştır.

Danıştay 15. Dairesi, ilk önce yürütmenin durdurulması için gerekli koşulların gerçekleşmediğine hükmetmiş, sonrasında yürütmenin durdurulmasının reddine ilişkin verilen karara yapılan itiraz neticesinde Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu tarafından yürütmenin durdurulmasına karar verilmişti. Yürütmenin durdurulmasına ilişkin verilen isabetli kararın gerekçesi özetle; sigortalının avukat seçme hakkının sınırlandırılmasının ancak yasal düzenleme ile yapılabileceği, tıbbi kötü uygulama davalarında sigortacı ile sigortalı menfaatlerinin çatışabileceği, bu bakımdan düzenlemenin hukuka aykırı olmasıdır.

Danıştay 10. Dairesi tarafından dosya ele alınmış ve ilgili düzenlemenin iptaline karar verilmiştir. Kararın Cumhurbaşkanlığı ile Hazine ve Maliye Bakanlığı tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya İdari Dava Daireleri Kurulu tarafından incelemeye alınmıştır. Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu 2020/1440 E. ,2021/1177 K. sayılı karar ile temyiz itirazları reddedilerek karar kesinleşmiştir.

Mezkur karar ile özetle;

  • Anayasa uyarınca sözleşme özgürlüğünün sınırlanabilmesinin ancak kanunla mümkün olabilmesi karşısında, anılan Tebliğ düzenlemesi ile sözleşme özgürlüğüne sınırlama getirilmesinin Anayasa'da güvence altına alınan sözleşme hürriyetine aykırı olduğu gibi, kanundan kaynaklı bir hak olan bireyin avukatını serbestçe belirlemesi hakkının Tebliğ ile ortadan kaldırılması sonucunu doğuran düzenlemelerde hukuka aykırılık olduğu,
  • Davanın ihbarı halinde sigorta şirketinin, davayı kazanmasında hukuki yararı bulunan sigortalı yanında ve ona yardımcı olmak amacıyla tahkikat sona erinceye kadar fer'i müdahil olarak davada yer alabileceği, bunun dışında herhangi bir kanuni dayanak olmamasına rağmen müdahilin katılma talebinde bulunduğu davayı “idare” edebileceğine ilişkin ibarenin kanuni dayanağı olmadığından hukuka aykırılık olduğu,
  • Savunma hakkının olmazsa olmazının ise Avrupa İnsan Haklan Sözleşmesi'nin 6. maddesinde de belirtildiği üzere bireyin avukatını serbestçe belirleme hakkı olduğu,
  • Sigorta şirketinin sorumluluğunun poliçe tutarı ile sınırlı olduğu, poliçe tutarını aşan kısım yönünden sigortalı ile sigortacının menfaatlerinin çatışabileceği, sigortalı ile sigorta şirketinin ileride hasım konumunda olmaları ihtimali göz önüne alındığında, sigortalının, sigortacının göstereceği avukata vekâlet vermek zorunda bırakılması ve sadece bu durumda sigortalının avukatına ilişkin giderlerin ödeneceği yolundaki düzenlemelerde hukuka uygunluk bulunmadığı,

gerekçeleri gösterilerek iptal kararının onamasına, temyiz itirazlarının reddine hükmedilmiştir. Böylece kararı ile ilgili düzenlemenin iptali kesinleşmiştir.

Sonuç olarak; sigortalı hekimin avukatlık giderlerinin ödenebilmesini sigortacının göstereceği avukata vekaletname verme zorunluluğu ortadan kalkmıştır.

Sigorta Şirketlerinin Teknik Karşılıklarına İlişkin Yönetmelik Değişikliği

Son yıllarda malpraktis davalarının artışı, yargılama sürelerinin oldukça uzun süren serüvenlere dönüşmesi ve hasar dosyalarının yığılması; gerek sigorta şirketlerini gerekse hekimleri risk altında ve muallakta hissettirmekteydi. Bu muallakta kalan konunun yeni bir düzenlemeye muhtaç olması nedeniyle nihayet bir düzenleme yapıldı ve 10 Kasım 2021 tarihli Resmi Gazete’de (3) “Sigorta ve Reasürans ile Emeklilik Şirketlerinin Teknik Karşılıklarına ve Bu Karşılıkların Yatırılacağı Varlıklara İlişkin Yönetmelikte Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik” yayınlanarak yürürlüğe girdi.

Yönetmelik’te getirilen yeni düzenleme :

MADDE 2 – Aynı Yönetmeliğin 7’nci maddesinin on dördüncü, yirminci ve yirmi birinci fıkraları aşağıdaki şekilde değiştirilmiş ve aynı maddeye aşağıdaki fıkra eklenmiştir. Şirketler aşağıdaki esaslara göre muallak hasar dosyası açar:

a) Zarar sigortası niteliğindeki teminatlar için şirketler ilk hasar ihbarı ile birlikte, muallak tazminat tutarları hesaben kesin olarak tespit edilmemiş ise, branşlar itibarıyla ayırmış oldukları muallak tazminat tutarlarının en az son beş yıllık istatistiklerini kullanarak yapacakları en iyi tahmine göre dosya açarlar ve elde edilen bilgilere bağlı olarak her hesap dönemi sonu itibarıyla güncelleyerek yeterli miktarda karşılık ayrılmamış dosyalar için ilave karşılık ayırırlar veya fazla ayrılan karşılıklar için indirim yaparlar. Kurum, belirli branşlar ve/veya teminatlar için asgari maktu muallak tazminat tutarı belirleyebilir.

Böylece yeni düzenlemeye göre; sigorta şirketleri hasar dosyalarını en az son beş yıllık istatistiklerini kullanarak yapacakları en iyi tahmine göre açabileceklerdir.

“(20) Şirketler dava aşamasında olan hasarlar için aşağıdaki esaslara göre muallak tazminat karşılığı ayırır: a) Kazanma ve kaybetme ihtimali değerlendirilmeksizin, dava aşamasında olan hasarlar için muallak tazminat karşılık tutarı olarak öncelikle dava değeri esas alınır. Diğer taraftan, dava tutarından bağımsız olarak, dava açıldığında şirketin elindeki belgeler yönünden şirket açısından tutarın bilinebilir olduğu durumlarda bu belgelere göre ve her hal ve takdirde dava öncesinde ya da davanın ilerleyen aşamalarında hasar tutarına ilişkin değer tespitini içeren eksper, aktüer veya bilirkişi raporlarına göre farklı bir bedele hükmedilebileceği öngörülen davalarda şirket tarafından ayrılacak karşılık tutarı olarak dava değeri değil, bu belge ve raporlara dayalı en son hesaplanan bedel esas alınır ve buna ilave edilecek faiz ve masraf bedelleriyle birlikte muallak tazminat karşılığı ayrılır.

İlgili düzenleme uyarınca dava aşamasında olan hasarlar için öncelikle dava değeri esas alınacak ve dava açıldığında şirketin elindeki belgeler yönünden tutarın bilinebilir olduğu durumlarda, şirket bu belge ve bilgileri kullanarak hasar tutarına ilişkin değer tespiti yapabilecek ve karşılık ayrılabilecektir.

Bu düzenlemenin özellikle hekim poliçeleri açısından faydalı olduğunu, karşılık ayırmada belirsizliğin düzenleme ile netleşeceğini ve hekimlerimize yansımasının olumlu olacağı kanaatindeyiz.

KAYNAKLAR

1- https://www.resmigazete.gov.tr/eskiler/2016/04/20160416-2.htm (Erişim Tarihi 01.12.2021

2- https://www.mevzuat.gov.tr/anasayfa/MevzuatFihristDetayIframe?MevzuatTur=9&MevzuatNo=14124&MevzuatTertip=5 (Erişim Tarihi 01.12.2021)

3- https://www.resmigazete.gov.tr/eskiler/2021/11/20211110-5.htm (Erişim Tarihi 01.12.2021)

Yazar Hakkında

2010 yılında Yeditepe Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nden mezun olan Av. Tutam Turhan, 2017 yılında Bahçeşehir Üniversitesi Kamu Hukuku bölümünde yüksek lisansını tamamlamıştır. 2011 yılından itibaren İstanbul Barosu’na kayıtlı olarak özellikle Sağlık Hukuku, Ceza Hukuku, İş Hukuku, Ticaret Hukuku, Aile Hukuku, İdare Hukuku, Anayasa Hukuku ve Avrupa İnsan Hakları Hukuku alanlarında avukatlık ve arabuluculuk yapmaya devam etmektedir.

Bu makale, Dişhekimliği Dergisi’nin 144’üncü sayısında yayınlanmıştır. Dergiye buradan abone olabilirsiniz.

Add a comment

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Reklam