Endodonti alanında çok tanınan bir hekimsiniz. Öncelikle kendinizden bahseder misiniz?
1983 yılında Şişli, İstanbul’da doğdum. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti vatandaşıyım. İlk ve orta öğrenimimi Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde tamamlayıp üniversite için İstanbul’a geldim ve 2005 yılında Yeditepe Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi’nden mezun oldum. Ardından aynı üniversitede endodonti doktora programına katıldım ve 2009 yılında tamamladım. Bu arada ailem Kıbrıs’ta olduğundan orayla olan bağım devam etti. Uzman olduktan sonra gerek İstanbul’da gerekse Kıbrıs’ta çeşitli kliniklerde endodontist olarak çalıştım. 2013 yılında Amsterdam’da “Endodontide Mikroskop Kullanımı ve Ergonomi” üzerine çok detaylı bir eğitim aldım ve aynı merkezin endodonti kliniğinde gözlemci olarak bulundum. O andan itibaren hedefim ve tek arzum, öyle bir klinikte hizmet vermek ve tedavi standartlarını yukarı çekmek üzerine hedefler koymak oldu. Ve nihayetinde 2016’da tamamen endodonti odaklı branş kliniğimi faaliyete geçirdim.
Türkiye’de referans hekimlerden hasta alan branş kliniği çok yaygın değil, özellikle kendi sahamda bir ilke imza attığımı düşünüyorum. Bu da beni gerçekten mutlu ediyor. İyi bir klinisyen olmak elbette bilimsel yönden de donanımlı olmayı gerektiriyor. Çok değerli akademisyen meslektaşlarım gibi bilimsel makaleler için çalışmalara ayıracak vaktim olmasa da, yakından takip ediyorum. Özellikle genç öğrenci arkadaşlarımın ya da meslektaşlarımın endodonti kliniğinde daha az sorun yaşamaları adına, dental ve firmalar aracılığı ile yurt içi ve yurt dışında endodonti seminerleri ve eğitimleri veriyorum. Klinikten arta kalan vaktimi mümkün olduğunca spor yaparak ve ailem ya da yakın arkadaşlarım ile geçirmeye gayret ediyorum.
Farklı ülkelerde de çalışmalar yürütüyorsunuz değil mi?
Pandemi öncesinde bir buçuk yıl kadar İspanya’da yaşadım. İspanya-Madrid’te Ray Juan Carlos Üniversitesi doktora programında lecturer olarak bulundum. Aynı zamanda İspanya-Barselona’da Universidad Catalunya endodonti master programı için online dersler verdim. Bu süre zarfında ayın belirli günlerinde İstanbul’a kliniğime gelerek hastalarımı görmeye devam ettim. Elbette kolay bir süreç olmadı. Aynı zamanda Avrupa Birliği denklik sınavlarına da çalışarak 2021 yılında Avrupa Birliği Denklik Sertifikamı aldım. Güzel bir mesleki tecrübe edindiğimi düşünüyorum.
Endodonti sizin için ne ifade ediyor?
Endodonti benim için bir tutku. Mesleğin hiçbir alanına bu kadar ilgi duymadım. Endodonti benim için, bir dişin çok uzun yıllar hastanın ağzında kalabilmesi için çok ciddi bir emek, sabır ve uğraşı gerektiren ve başarı ile birleştiğinde maddi ölçütü olmayan bambaşka bir manevi mutluluk.
Diş hekimliğinde heyecan verici bulduğunuz yenilikler nelerdir? Teknolojinin endodontistler için sunduğu imkanlar hakkında neler söylemek istersiniz?
Diş hekimliğinde bana göre son dönemde en çok heyecan veren teknolojik yenilik, lazerler, dental volumetrik tomografiler ve ağız içi taratıcı sistemler. Giderek çok daha etkin ve yaygın olacaklarını hatta altın standart olacaklarını düşünüyorum. Biz endodontistler için tabii ki mikroskoplar en başta geliyor. Çok yeni bir teknoloji olmasalar da sundukları yeni aydınlatma, büyütme ve filtre özellikleri ile çok daha etkin tedaviler yapmamıza olanak sağlıyorlar. Yine volumetrik tomografiler teşhis ve tedavi planlaması anlamında biz endodontistlerin elini ciddi anlamda kuvvetlendiriyor.
Yeni ürünleri tecrübe ediyorsunuz. Endodontistlere hangi cihazları kullanmalarını, kliniklerinde bulundurmalarını önerirsiniz?
Endodontistlere cihaz anlamında en önemli önerim, mutlaka ultrasoniklerden faydalanmaları. Gerek daha konservatif olabilmek gerekse endodontik tedavinin hemen her safhasında daha efektif olmayı sağlayabilmek anlamında. Giriş kavitesinden başlayıp, kanal içindeki engellerin uzaklaştırılmasından mikro apikal cerrahiye kadar geniş bir kullanım alanları var. Ve elbette mikroskop. Bence bir endodontistin en etkin silahı. Zor vakaları daha çözülebilir, öngörülebilir yapabilmek için olmazsa olmaz. Genel anlamda bir endodontistin elinde güncel ve bilimsel etkinliği kanıtlanmış cihazların hepsi olmalı kanımca.
Dental mikroskopla çalışmanın avantajları nelerdir?
Dental mikroskop ile çalışmanın en önemli avantajı her şeyden önce ergonomi. Diş hekimliği ve endodonti branşı gerçekten sabır ve süre gerektiren alanlar. Bu nedenle uzun saatler sürebilen zorlu vakalarda hekim bel, boyun ve el bileklerini yormadan çalışabilmeli. Ayrıca bu ergonomi hasta için de gerekli. Elbette diğer ve önemli bir avantajı sahayı 20 kata kadar büyütebilmesi. Aydınlatmasının gücü ve görüntüyü direk olarak kırılmadan göze ulaştırması. Özellikle gözden kaçan kanalların tespiti, daha hermetik kök kanal dolumlarının yapılabilmesi, özellikle basamak ve kırık alet eliminasyonlarında sağladığı görüş alanı avantajı başka bir şey ile mukayese edilemez.
İyi bir endodontist olmayı hedefleyenlere neler tavsiye edersiniz?
Mesleği sevmek ve tutkulu olmak birinci şart. Özverili olmaya hazır olmak ve yenilikleri takip etmek; kullanılan ekipman ve malzemede ucuz olanı değil kaliteli ve vakaya en uygun olanı seçmek; her vakayı ve hasta beklentisini kendi içinde değerlendirebilmek ve limitleri bilerek tedavi yaklaşımında bulunmaya özen göstermek, bunlar son derece önemli. Endodontinin diğer branşlarla ayrılmaz bir bütün olduğunu unutmadan, eğitimlerinin bu yönlerini mutlaka gelişim sürecine dahil etmelerini öneririm. Endodonti gerçekten zor bir branş. Klinikte iyi günler kadar komplikasyon ve zorlukların olabileceğini de hatırlayarak en iyiye odaklanmalarını tavsiye ederim. Yurtdışında ve ülkemizdeki kendini kanıtlamış endodontistleri takip etmek de son derece yararlı. Bu sayede olduğumuz yerde saymaz güncel tedavi yaklaşımlarını takip edebiliriz.
Röportaj: Elvan Genç (VYG)
Bu röportaj, Roots Dergisi’nin 28’inci sayısında yayınlanmıştır. E-dergiye buradan abone olabilirsiniz.